1 Aralık 2018 Cumartesi

Frekans ve vücut

Vücut bizim mabedimizdir.Her hücresi farklı titreşir.Midenin frekansı farklı beynin farklı kalbin frekans farklı gözün titreşimi ise çok daha farklıdır.Hepsinin birleşme uyumu vucudumuzun frektal alanına bağlıdır..Çinliler ruhu tanımlarlarken arının gülüşünü kullanırlar. Bu bir semboldür ve aslında kastedilen gözdür, gözün arıya benzeyen gözbebeğidir; diğer değişle ruhun tabiatı, gözün tabiatı incelenerek anlaşılınır. Gözün gördüğü herşey çevresindekilerin bir anlık yansımasıdır ve göz kendisini başka yöne çevirdiğinde artık o yansımalar gözde değildir, onlar kaybolur. Yansıma sadece bir anlık algılamadır.
İlk etapta “dış varlığımız mı zihin dünyamızı yaratır yoksa iç dünyamız mı vücudumuza şekil verir?” sorusuna cevap vermek zordur. Gerçekte her ikisininde etkisi vardır; Vücut zihni yapar, zihinde vücudu yapar. Zihnin vücut üzerine büyük bir etkisi vardır ve vücutta zihin üzerine çok açık bir şekilde etki yaratır. Hastalık düşüncesi, hastalık getirir; gençlik ve güzellik düşüncesi de benzeri kaliteleri oluşturur; vücudun temizliği zihnede temizlik getirir, vücudun kuvvetli olması ise zihine cesaret verir.

Vücudumuzun her değişikliği zihni etkiler. Diğer bir değişle zihin vücudun resmini gösterir. Ruhun kendisi herşeye nüfuz eden bilinçten başka birşey değildir. Fakat bu bilinç çevresindeki elementler vasıtasıyla sınırlı, kısıtlı hale getirilirse, işte bilincin bu hapis haline ruh deriz.
Ruh ve zihin suyla tuz gibidir. Zihin ruhtan gelir, tuzunda sudan gelişi gibi; ve bir an gelir ki zihin ruhta erir, tıpkı tuzun suda erimesi gibi. Zihin ruhtan kaynaklanan bir oluşumdur, tuzda sudan. Ruh zihinsiz yaşar, fakat zihin ruhsuz yaşayamaz. Ruh zihinsiz daha saftır ve zihin onu kaplar, perdeler.

Ruhu kaplayan zihin ampül gibidir: Günahkar bir zihin ruhu günahkar, erdemli bir zihin ise ruhu erdemli yapar. Ama tabiatı itibariyle değil, sadece etki olarak, kırmızı ampülün, lambanın ışığını kızrmızılaştırması, yeşilin yeşilleştirmesi gibi. Aslında ışık ne yeşil, ne de kırmızıdır; o renksizdir, renk onun elbisesi, vücududur.


30 Kasım 2018 Cuma

Ses tonu..

Herkesin ses tonu kendi kan grubu gibidir.Şahsa mahsus yaratmıştır yaradan.Frekans ve frektal alanda bozulma başladıysa sağlıkta düşmeler başlıyor..Düşünceler ve sağlıkta bulaşıcıdır.Kainat yanılmadı ve yanılmayacak.Bilim yeni yeni bunu ıspatlıyor ama kainat varolduğundan bu yana bu böyle çalışıyor.Her frekans kendi yapısına uygunu çeker.Misafir (hastalık) veya başka unsurkar da olabilir.
Kendi sesinin anahtar tonunu kim bulursa, o zaman kendi varlığını kurtarabilir ve başkalarına yardım edebilir. 

Pek çok bilge bir de sessizlikten bahseder ki titreşimlerin düzenli yayılması için dinlemek, işitmek çok önemlidir. Boşluk, hiçlik. Titreşimlerin kaynağa döndüğü mutlak sessizlik, yeni yaratımın başladığı yer..
Ses olmadan sessizlik olmaz, ikisinin dengede olması armoniyi yaratır. Rezonansın yükselmesi ve yayılması ile diğer titreşim boyutlarına ulaşabiliriz, bu uyanış gücünü hem kendi içimizde hem de diğer tüm canlılarla birleşerek, Bir olarak gerçekleştirebiliriz. 
Sonra bu müthiş ruhsal boyuttan çıkıyorsun, ölmediğine göre dünya alemi boyutuna geri dönüyorsun. Kapıdan çıktığında sokak kedisini tekmeliyorsan, durduk yere sinirlenip birisine kızıyorsan, yediğin şeylerin plastiklerini doğaya atıyorsan, suları kirletiyorsan, ağaçları kesiyorsan, ormanları yakıyorsan, diğer canlıları öldürüyorsan, korkuların varsa, hem kendine hem de diğer insanlara yalan söyleyerek koca dilini tutamıyorsan, ah ben müthiş aydınlandım ama ne olacak bu insanlığın hali çok cahiller diyorsan, çekirdek ailen hariç diğer toplulukları önemsemiyorsan, hatta toplumlara vaaz verecek bir pozisyona gelmiş ve sadece ayrımcılığa, bölücülüğe, savaşlara, öfkeye, endişeye ve sevgisizliğe yol açacak sözler sarf ediyorsan Samsara ‘ nın büyük tuzağına hoş geldin. Ana tondan çıktın. Ne nirvana kaldı, ne aydınlanma ne de hurilerle dolu cennet köşeleri. Ağzından alevler çıkan ejderha yedi seni düştün cehennem ateşine. Tabii bu şeytan olmalı yoksa düşmezdin bu tuzağa.
Evrene yayılan titreşimler güçlenir, yayılırlar, birlik şarkıları söylenir, kuşlar cıvıldar, sular şakırdar, dalgalar coşar, çiçekler tohumcuklar, meltemler fısıldar, yıldızlar ışıldar, Ay şarkılar söyler, sen yoksan ben de yokum. Bir ‘ lik evrensel uyanışın şarkılarını söylüyor.
Üstadlar boşuna dememişler ne yersen ve söylersen sen o'sun..

Aşk..

Aşkı aramana gerek yok,aşkın kendisi sensin.Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız; ya kendisi ya da yedeğini ararsınız. Yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine âşık olduğunuz hissine kapılabilirsin. Sahtesi bile keyiflidir. Eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın; o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştüremezsin o zaman sevgili değiştirirsin. İki olasılık var; bu aşkın sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin, sahte aşkı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin. Diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir ve değişmendir.. Aklın seçtiği yol budur.

 


28 Kasım 2018 Çarşamba

Şifreli buluşma.😀

Kabil'de kitap satan bir kız sevgilisinin geldiğini gördü, bu sırada babası da yanında duruyordu.

Kız sevgilisine, "Alman yazar Yorg Daniel'in " Baban evde mi? " kitabını almaya geldin galiba?"

Arkadaşı, "hayır ben ingiliz yazar Tomas Munis'in "Seni nerde gorebilirim " kitabını almaya gelmiştim."

Kiz; "o kitap yok ama ABD'li yazar, Patrice Olfer in "Elma ağaçlarının altında " kitabını önerebilirim."

Arkadaşı; "Çok güzel! Belçika'lı yazar Jean Barner in "5 dakika sonra ararım " kitabını yarın getirebilir misin?"
Kız; "Memnuniyetle. Ayrıca Fransız yazar Mishel Daniel'in "Asla yanlız bırakmam " kitabını da öneririm."

Bu konuşmadan sonra babası, "bunca kitap çok değil mi? Bunların hepsini okuyor mu?"

Kız "evet baba, o çok zeki çocuk hepsini okur."

"Benim çok güzel ve sevimli kızım öyleyse ona Hollandalı yazar, Frank Martinis'in "Ben geri zekalı değilim " kitabını da öner onu da okusun ,ayrıca sen de oku. 

Kitap okuma haftası, kitap aşıklarına kutlu olsun!🤓


Bilginin perdesi..

Anana Papirüsü
"Ey insanoğlu; bu parşömende yazılı olanları iyi oku. Oku; burada var olmadığın günleri bulacaksın, eğer tanrıların bahşettiği bilgeliğe sahipsen.
Oku çocuğum; çok uzaklardan sana henüz ulasan geçmişin ve geleceğin sırlarını oku.
İnsanoğlu ebediyetten bu güne; sadece burada yaşamadı; birçok yerde, birçok zamanda, birçok dünyada yaşadı; her birinin arasında karanlıklar perdesi vardı;
Ve simdi kapılar açılacak ve başlangıçtan beri varolan tüm karanlık tüneller aydınlanıp, görünecekler; inancımız bize sonsuz yaşamı öğretti; simdi ebediyeti, sonun ve başlangıcın olmadığım anladık; Bu bir sonsuz daire. Bu nedenle; çember yasasına göre; eğer bir tek şey doğruysa öteki her şey doğrudur; öyle ki; bizler daima yaşadık. Yaratıcı, insanoğlunun gözlerine birçok yüzünü, çeşitli ahitlerle gösterdi; aslında O birdir; O istedi ki; tek bir tanrı olarak bilinsin; çünkü henüz her şey yanlıştı, her şeyin doğru olması için.
Özümüz; ki o bizim ruhsal benimizdir; kendisin! bize çeşitli yollarla gösterir. Bilginin perdesi sonsuzluktan gelir ve bu perde herkeste gizlidir; mucizelerin.gücü ile bize gerçeğin bir an için görünmesi özellikle yapılanmıştır. Mısırlılar arasında bilinen kara böcek tanrı değildir, sadece onun sembolüdür.
Çünkü o böcek ayaklarıyla çamurları yuvarlar ve yumurtalarını yaptığı topların içine koyar; aynen Yaratıcı'nın dünyaları yuvarlayıp üzerine yaşamı koyduğu gibi.
Bütün tanrılar; bir olarak sevgi ödülünü dünyaya verdiler hiçbir kesinti, duraklama olmaksızın. Inançlar bize açıkça öğretti, belki sizlere de; yasam ölümle son bulmuyor ve bilin ki, sevgi tüm yaşamın ruhudur. Sonsuzluk boyunca sürdürülmelidir. Görünmeyen zamanların kudreti, ruhların tümünü bağlayacak; dünya öldüğünde; sona gelindiğinde ve bu arada bütün ayrı geçmişler onlara açıklanmış olacak."

ANANA; 

Firavun Leti 11'nin Başyazmanı ve arkadaşı�M.Ö. 3500


Ego..


Düş kırıklığı


25 Kasım 2018 Pazar

Beyinde yeni çığır..

İnsan beyninde yeni bir bölüm bulundu

Avustralyalı bilim insanları, beyinde ince motor hareketlerini kontrol ettiği düşünülen yeni bir bölgeyi keşfettiğini duyurdu.

Daha önce fark edilmeyen bölgenin hayvanlarda olmadığı, bu sebeple insanları hayvanlardan ayıran ince motor beceriler için kullanılıyor olabileceği düşünülüyor. İnce motor becerileri örneğin bir müzik aleti çalmak, yazı yazmak veya spor yapmak gibi insanları hayvanlardan ayıran becerilere deniyor.

Profesör George Paxinos, beyindeki söz konusu bölgeyi 30 yıl önce yaptığı araştırmalar sırasında da gördüğünü, ancak çok üzerinde durmadığını söylüyor. Buradaki hücrelerin işlevinin daha önce hiç incelenmediğini fark eden araştırmacı, yeni yayımladığı kitabında bölgenin özelliği konusunda teorilerini ortaya koydu.

YENİ KEŞİF ALZHEİMER’A ÇARE OLABİLİR

Euronews’in haberin göre, bulunduğu konum bakımından “Endorestiform Çekirdek” (Endorestiform nucleus) adı verilen bölgenin incelenen maymun beyinlerinde bulunmadığına dikkat çekiliyor. Söz konusu hücre topluluğunun önemli bir işleve sahip olduğu düşünülse de konu üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

Dünyanın en saygın beyin kartograflarından biri olan Paxinos, beynin farklı bölgelerinin işlevlerini ortaya koyan ‘beyin atlasları’ oluşturarak bu alanda araştırma yapan doktorlara ve bilim insanlarına öncülük ediyor. Yeni keşfedilen bölge, Alzheimer gibi beyin hastalıklarında yeni tedaviler bulmak için kullanılabilir.