27 Ekim 2018 Cumartesi

Durumu kavramak.

Sufi Mistikler der ki: hoşa gitsin veya gitmesin, içinde bulunduğunuz durumu anlamaya, o durumdan azami fayda sağlamaya çalışın. Bu anlayışa sahip olmadığımız bir hayat, istediklerinizi barındıran karanlık bir odaya benzer. İstediğiniz her şey oradadır ama ışık yok

Acı ve haz..

İnsan hazdaki acıyı ve acıdaki hazzı, kayıptaki kazancı ve kazançtaki kaybı görebilmelidir.

26 Ekim 2018 Cuma

Yordunuz beni..😀


Mankurtlaşmak,bilinç kaybı.

Bir Kırgız efsanesine göre ; bozkırı işgal eden Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek "mankurt" haline getirirmiş.. Bunu nasıl mı yaparmış, işin o yönü gerçekten barbar işi !..
Tutsak kişinin saçları iyice kazınıyor, kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçiriliyor. Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanıyor, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde, güneş altında, 4-5 gün aç susuz bırakılıyor. Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülüyor ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırıyor. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlıyor. Fakat, deri kafaya o kadar yapışıyor ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşiyor ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemiyor. Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlıyor. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle birlikte tutsak büyük acılar çekiyor.. 5. gün sonunda tutsakların çoğu ölüyor. Sağ kalan tutsak ise zamanla kendine geliyor, yiyip içerek gücünü toparlıyor. Ama o artık bir insan değildir ; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan "mankurt" olmuştur. Artık hafızası yoktur.. Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını babasını ve çocukluğunu bilmez hale geliyor.. Düşünememektedir, insan olduğunun farkında değildir. Ağzı var dili yoktur. Kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece.. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle..
Akıl yoksunluğunu ifade eden "mankurtlaşma" artık bir kavram olarak kullanılmaktadır. Anadolu'da "mankafa" derler..
(SONER YALÇIN, "Galat-ı Meşhur")


24 Ekim 2018 Çarşamba

Sevişirken kadın mı yoksa erkek mi daha çok zevk alır.

Haz almak ..Sevişirken kadınlarmı daha fazla zevk alır yoksa erkeklermi? Sorusuna Homeros sonrası döneminde yazılanlara göre gelin antik Yunan'da cevap bulalım. 

Tiresias Yunan mitolojisinde ki en ünlü kahin. Gençliğinde çiftleşirken gördüğü iki yılana sopasıyla vurarak dişi yılanı öldürür. Bunu gören Zeus'un resmi eşi Hera çok sinirlenir ve kahini kadına çevirir. Uzun yıllar kadın olarak yaşayan Tiresias yine bir gün iki yılanı çiftleşirken görür ve bu sefer sopasıyla erkek olanı öldürür. Eski cinsiyetine geri döner. 

Aradan yıllar geçer bir gün Zeus ile Hera kendi aralarında sohbetleşirken konu kadınınmı yoksa erkeğinmi daha çok zevk aldığı tartışmasına girerler. Hera erkeklerin derken Zeus kesinlikle kadınlar daha çok zevk alıyor der. 
Bunu bilse bilse her iki cinsiyetide yaşamış olan kahin Tiresias bilir diyip yanlarına getirtirler ve sorarlar. 
Kahin hiç düşünmeden cevap verir: zevk almayı yüzdeye vurursak, erkekler %10 zevk alırken, kadınlar %90 der.


Alış-veriş vampirliği

Doyumsuz bir ruh  hiç bir zaman kendini yeterli saymaz..İşte buna bir örnekte,18. yüzyıl aydınlanma çağı düşünürlerinden Fransız yazar ve filozof Denis Diderot’nun borç içinde olduğunu duyan Rus imparatoriçesi Büyük Katerina Diderot’nun kütüphanesini satın alıp 25 yıllık maaşını da peşin ödeyerek onu zor durumdan kurtarır. Maddi durumu düzelen Diderot'ya bir arkadaşı çok şık bir kadife sabahlık hediye eder. Giydiği yeni sabahlığın verdiği keyifle çalışma masasına oturan Diderot bu eski masanın yeni ve gösterişli sabahlığına hiç uymadığını fark eder. Aldığı yüklü miktar paranın verdiği rahatlıkla yeni bir çalışma masası alır. Ancak bu kez yerdeki eski halı sabahlığına ve masasına yakışmamaktadır. Yeni bir halı alır. Bu şekilde eski resimlerini, koltuğunu, duvar halısını, sandalyelerini derken evindeki her şeyi tamamen yeniler. Sonunda bütün parası biter ve yine borçlanır. Ancak o zaman aklı başına gelir ve kendisini nasıl bir tüketim çılgınlığına kaptırdığını anlattığı "Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık" adlı bir yazı yazar. Bilinçli bir alışveriş düşüncesiyle yapılmayan ve ihtiyaç olmadığı halde alınan şeyleri açıklayan bu tüketim sarmalından bahseden ilk kişi olduğu için anlattığı kavrama “Diderot Etkisi” denmektedir.
Diderot şöyle der: "Eski sabahlığımın efendisi idim, yeni sabahlığımın kölesi oldum."

Bozulanlar..


22 Ekim 2018 Pazartesi

İnsancıklar..


Rahmanın evi kalptir.

Eviniz (vücudunuz) size verilmiş bir hediyedir.Onu ve içindeki varlığı ne kadar temiz tutarsanız o kadar Rahmana yakın olursunuz.Bütün ruhsal yeteneklerniz ortaya çıkar..