Bir Kırgız efsanesine göre ; bozkırı işgal eden Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek "mankurt" haline getirirmiş.. Bunu nasıl mı yaparmış, işin o yönü gerçekten barbar işi !..
Tutsak kişinin saçları iyice kazınıyor, kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçiriliyor. Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanıyor, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde, güneş altında, 4-5 gün aç susuz bırakılıyor. Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülüyor ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırıyor. Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlıyor. Fakat, deri kafaya o kadar yapışıyor ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşiyor ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemiyor. Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlıyor. Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle birlikte tutsak büyük acılar çekiyor.. 5. gün sonunda tutsakların çoğu ölüyor. Sağ kalan tutsak ise zamanla kendine geliyor, yiyip içerek gücünü toparlıyor. Ama o artık bir insan değildir ; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan "mankurt" olmuştur. Artık hafızası yoktur.. Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını babasını ve çocukluğunu bilmez hale geliyor.. Düşünememektedir, insan olduğunun farkında değildir. Ağzı var dili yoktur. Kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece.. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle..
Akıl yoksunluğunu ifade eden "mankurtlaşma" artık bir kavram olarak kullanılmaktadır. Anadolu'da "mankafa" derler..
(SONER YALÇIN, "Galat-ı Meşhur")
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder