1 Ocak 2019 Salı

---2

Güneşi simgeleyen, bilimsel ve aynı zamanda dinsel bir eser olarak dini törenlerde de kullanıldığı düşünülen Hitit Güneş Kursu, baş tanrı olan Fırtına Tanrısının heykeli, testiler, vazolar ve belki de en önemlisi Bitik Vazosu... Kutsal evlenme tasvirinin dünya tarihindeki en eski örneği olan vazo,1937'de Ankara'nın Bitik Höyügünde bulunmuş ve tam da M.Ö 1600 e yani Hitit İmparatorluğu'nun tarih sahnesine ilk adımını attığı yıllara tarihlenmiştir. Kabartmalarla bezeli vazo çok renkli astar üzerine bezenmekle birlikte süslü şeritlerle 3 kısım içerisinde sinematografik bir özellikle bir imparatorluğun doğuşunu müjdelemektedir. 

Vazonun en alt bölümünde insan başları, ortasında yiyecek ve içecek ikramında bulunan erkek figürleri vardır ki bunun devamı olan sahne kayıptır. Kayıp olan bölümün ziyafet sahnesinin devamı olduğu sinemafografik özelliği sayesinde tahmin edilebilmektedir. Vazonun en üst 
kısmında ise baş sahne ve başrol oyuncuları bulunmaktadır. Hititli erkek Baş Tanrısı ve Hattili Ana Tanrıça bu evliliğin baş aktörlerini oluşturur. 
Alçak tabureler üzerine karşılıklı oturan bir erkek ve kadın betimlemesi bu bölümde yer almaktadır. Yüz görümlüğü sahnesinin betimlendiği bu bölümde, uzun saçlı, altın küpeli ve başlıklı olan Hitit Tanrısı, duvaklı bir gelin olan Hattili ana tanrıçanın duvağını açar ve ona bir içki sunar, tanrıça olan gelin de içki kabını kavrayarak konumunu kocasına terk eder. Vazo ayrıca üzerindeki figürlerle dönemin mobilyaları, giysileri ve Hitit müzik sanatında kullanılan aletler hakkında bilgiler verir. Hatti-Hitit evliliğini temsil eden, "kutsal evlilik"sahnesinin müjdelediği Hitit İmpartorluğu'nun doğuşunu simgeleyen, Anadolu'nun antik dönemine ışık tutan Bitik Vazosu, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir. 


Hititler ve Tanrı..-1

KADİM HİTİT MEDENİYETİ ve BİN TANRI
"Ninda an ezzatani watarra ekusten" "Ekmeği yiyeceksin suyu da içeceksin"

ANTİK ÇAĞIN GÖLGESİNDE KUTSAL EVLİLİK
BİR VAZODAN DOĞAN İMPARATORLUK 
"Ninda an ezzatani watarra ekusteni" , "Ekmeği yiyeceksin suyu da içeceksin"
1915 yılında Çek Profesör Bedrich Hrozny tarafından ilk okunabilinen Hititçe cümleler bunlardı. Adı Hattuşili anlamına gelen Kral I.Hatuşili'nin M.Ö 1650'de ölüm döşeğindeyken oğlu Murşili'ye verdiği nasihatlar zincirinin en önemli halkası çözülürken bize de Antik çağ Anadolu'sunda gelişip büyüyecek Hitit imparatorluğunun haberini veriyordu. 
"Bugüne kadar ailemden kimse benim isteklerimi kabul etmedi. Ama sen, Murşili, şimdi benim oğlumsun ve sen kabul etmelisin. Babanın 
sözünü dinle. Babanın sözünü dinlediğin sürece, ekmeği yiyeceksin, suyu da içmeye devam edeceksin. Ben sana sözlerimi aktardım. Sözlerim ve bilgeliğim kalbine iyice yerleşsin diye bu tableti sana her ay okusunlar. Tebaamın ve soylularımın üzerinde adaletle hüküm sür." 

Ölen kralların tanrı olduğu, bin tanrılı Hatti Ülkesi ve kendilerine 'Nesice dili konuşan Nesiceliler' diyen Hititlerin ilgi çekici öyküsü... M.Ö 2000'li yıllarda Kafkaslardan, Anadolu'ya gelerek yerleştikleri tahmin edilen Hititler, Anadolu'nun yerli halkı olan Hattiler'in dil ve kültüründen etkilenerek onlarla kaynaşıyordu. M.Ö 1600'lü yıllara gelindiğinde ise "Bin tanrılı Hatti ülkesi" olarak adlandırdıkları Anadolu'da, başkenti bugünkü Çorum ilinin Boğazköy kırsalı olan Hattuşaş'ta Hitit imparatorluğunun temelini atıyorlardı.

Hitit göçleriyle beraber Anadolu sanatı da Mezopotamyalı unsurları terk ederek tarihte ilk kez yerli bir sanat unsuruna kavuşuyordu. Bu o kadar ihtişamlı bir sanat anlayışıydı ki kısa süre içinde Anadolu'nun da sınırlarını aşarak Suriye'den, Filistin'e kadar etkilerini gösteriyordu. İnsanları gördükleri gibi değil de tasarladıkları gibi betimliyorlar, Hattiler'den de etkilenerek artık insan kılıklı tanrılar yaratıyorlardı. Tanrılar kutsal sayılan hayvanların üzerinde, silah kullanan, kanatlı, boynuzlarla süslü, sivri külahlı ve gücü temsil eden tunçtan boğa figürleriyle tasvir ediliyordu. Mimaride de ileri bir sanat tarzı oluşturan Hititler mabetler,saraylar,sosyal yapılar oluştururken bina cephelerinin alt kısımlarında kabartmalı taşlar kullanıyorlardı. Bundan başka, düşmanlarına karşı ani saldırılar düzenleme amacıyla hazırlanmış Potern adı verilen gizli tüneller de Hititlerin askeri dehasına örnek olan eşsiz sanat eserleri arasında yer alıyordu. Edebi sanat eserleri olarak da kil, tahta, gümüş ya da bronz üzerine yazılı tabletler göz kamaştırıcı bir medeniyetin izini sürmemizi sağlamaktadır. Bu tabletlerde insan ve hakları odaklı olarak düzenlenmiş Hitit kanunları, devletlerarası antlaşma ve yazışmalar, kralların tanrıya hesap verirken olan biteni objektif olarak anlattıkları anallar, tanrılarla konuşma yöntemiyle oluşturdukları fallar, edebi metin ve mektuplarla eşsiz Hitit sanatının yazılı örneklerini gözler önüne 
sermektedir.