Hızır Meşrep..
21 Temmuz 2018 Cumartesi
Göz kırpmak.
Hızır Meşrep..
20 Temmuz 2018 Cuma
----- 2
– “Bekle ve çalışmana devam et . . . “
Bu sözü her duyuşunda, içinde aniden başkaldırma arzusu, üzüntü ve şüphe uyanıveriyordu.
“Büyük ümitlerle geldiği bu mabette yoksa kara maji ehlinin kulu kölesi mi olmuştu?!…”
“İradesine hükmederek meçhul bir felâkete doğru mu sürükleniyordu?” “Yoksa… Bütün bunlar sadece birer saçmalıktan mı ibaretti?…”
Bu bize bağlı bir şey değil. Hakikat kendisini teslim etmez. İnsan onu ya kendinde bulur yada hiç bulamaz. Biz seni adept yapamayız. Onu kendi kendine elde etmek zorundasın. Lotüs suyun dibinde yeşerir ama suyun yüzeyine ulaşması çok uzun bir zamanı gerektirir. İlahi çiçeği açtıracağım diye acele etme. Olacağı varsa bir gün elbette olacaktır. Çalış ve dua et.
Mabedin aurası tüm benliğini kuşâtıyor. Bu cevap, adayda buruk bir sevinçle karşılanmış ve tekrar derslerine geri dönmüştü. Rüyaları da değişmekteydi demiştik… Evet… Artık rüyaları bile Mısır İnisiyasyonunu oluşturan sembollerle dolmuştu. “İsis’in Gülü”m bir gün koklayabilecek miyim diye düşündüğü o günün gecesinde garip bir rüya görmüştü. Bir ağacın içinden çıkan ISİS, sağ elinde tuttuğu kupadaki suyu kendisine uzatıyor ve bu sudan kana kana içiriyordu. Hemen aşağıda ise kendisini görüyordu. Başı kendi sinin başıydı ama vücudu büyük bir kuşu andırıyordu. Isis’in sol elinden akan suyu da, bu kuş içiyordu. Demek ki, kendisi farketmese de İsis sürekli yanındaydı. Ve enerjileriyle kendisini besliyordu. İsis’in elinden rüyasında su içmek bu anlama geliyordu. Kendisine ruhsal konularda bilgi veren rahipler, kuşun astral bedeni sembolize ettiğini daha önce söylemişlerdi. O halde hem fiziksel hem de astral bir arınmayla karşı karşıyaydı. Bunu artık o kadar iyi içinde farkediyordu ki, ruhsal bir yıkanmadan çıkmış gibi kendisini hissediyor ve İsis’in kendisini dört bir yandan kuşattığını nerdeyse görür gibi oluyordu. Mabedin aurası tüm benliğini kuşatmıştı… Görmüş olduğu rüya bunu anlatıyordu. İşte bu düşüncelerle uyandığında uzun bir süre derin bir sessizliğe gömülmüş ve tek bir söz bile söyleyememişti.
Oğlum!… Hakikatin sana açıklanacağı zaman yakındır. Sen onu kendi benliğinin derinliklerine indiğin ve orada ilahi yaşamı yaşadığın zaman zaten perde arkasından hissetmiştin. İnisiyelere ait Yüce Meclise kalbinin temizliği, hakikate olan aşkın ve terk yolundaki başarın sayesinde bunu haketmiş durumdasın. Ama ölmeden ve ardından da tekrar doğmadan Osiris’in eşiğinden kimse içeri girememiştir. Mahzende sana yardım edeceğiz. Sakın korkma, zira sen artık bizim kardeşimizsin.
İnisinasyon -İsis ve Mu kıtası. -----1
Atlantis-Mu kıtası -Mayalar-Mısır -Agarta ve şambala..
Bu konuda bazı açıklamalar yapabilen ender yazarlardan biri Jacques Bergier’dir. “Les Livres Maudits” isimli kitabında bu konuyla ilgili olarak Jacques Bergier, Şambala’nın uzantılarına “Kam Tarikat Üyeleri” tanımlamasını getirmişve bu tarikatın amacını şöyle açıklamıştır:
İnsanları bilgelikten uzak tutmak, cahil bırakmak ve bir takım sırlarla insanların karşılaşmalarını önlemek amacıyla büyük bir organizasyon kurulmuştur. Bu organizasyonun üyeleri tüm dünyaya yayılmış durumdadır. Bu tarikat ezoterik bilgileri ve belgeleri yöntemlice yok etme konusunda büyük bir başarıya ulaşmışlardır. Bu kara cüppelilerin uygarlık kadar eski olduklarıyla ilgili elimizde ciddi deliller bulunmaktadır. Evet, gerçekten de, “Kara Tarikat Üyeleri”nin uygarlık tarihi kadar eski olduklarıyla ilgili elde ciddi deliller bulunmaktadır. Elimizdeki bulgular, “Kara Tarikat Üyeleri “nin bizim devremize ait uygarlık tarihi içindeki her dönemde etkin bir rol oynadıklarını göstermektedir. Bunları maddeler halinde aktarmak bile birkaç kitap konusu olacak kadar çoktur. Şambala’nın tarih içinde; geçmişten günümüze kadar yaptığı inanılmaz komploları ve dünyadaki hangi grup, kurum ve kuruluşlarla hatta devlet yöneticileriyle irtibata girdiklerini belgeleriyle ortaya koymak mümkündür. Bunların birçoğu bilinmektedir. Ancak bunların çok küçük bir kısmı kamuoyuna duyurulmuş durumdadır.
19 Temmuz 2018 Perşembe
Fesleğen veya reyhan bitkisinin faydaları..
Enerji verir, iştah açıcıdır, öksürüğü keser, ağız içindeki yaralara karşı faydalıdır. Arı sokmasında zehrin etkisini azaltır. Cildi rahatlatır. Fesleğen (reyhan) yağı selülit şikayetlerini azaltır. Yatıştırıcı, idrar artırıcı ve gaz söktürücü etkilere sahiptir. Diğer besinlerle alındığında kanın terkibini iyileştirir, idrar yolları iltihabını ortadan kaldırır. Kalp sağlığı açısından önemlidir. Kırmızı kan hücrelerindeki bir bileşen olan trombositi daha az yapışkan – kanın pıhtılaşmasını azaltacak bir duruma getirir. Anti bakteriyeldir.
Ölüm ve yaşam.
Başka bir yaşamdır veya farklı boyutlarda hayattır derler,üstadlar .Ölüm genelde insanları korkutur. Sevdiklerinizi bırakıp gitmek, yapmak istediklerinizi tamamlayamamak ya da bilinmeyene doğru bir yolculuk yapmak biraz ürkütücü gelebilir. Peki, ölüm hakkında ne biliyorsunuz? Mesela ölümün aslında anlık olmayıp, üç ay önceden başlayabileceğini biliyor muydunuz?
Ölüm, her birey için özel, benzersiz, kişisel bir yolculuktur. Birisi ölüme doğru yaklaşır ve bilinen bir dünyadan bilinmeyen bir dünyaya doğru yolculuğu başlar.Bu süreçte kişi ölümü kavrar ve kendi ölümüne inanarak, zihinsel yolda bir keşfe başlar. Bazılarının varış noktasına ulaşması aylar sürebilirken bazılarının yolculuğu ise birkaç gün sürer.
Vücut daha zor bir şekilde kendini koruma altına alır. Vücutta bu süre zarfında bazı işaretler görülür:
* Vücut sıcaklığı düşüktür
* Kan basıncı düşüktür
* Nabız düzensizdir; yavaştır ya da hızlıdır
* Terlemede artış görülür
Dolaşım nedeniyle deride renk değişiklikleri olur. Soluk ve mavimsi bir renk hakimdir, özellikle dudaklarda ve tırnak yataklarında daha belirgindir.Solunum değişiklikleri söz konusudur. Genellikle solunum daha hızlı ve yorucu haldedir. Tıkanıklık meydana gelebilir ve bu da öksürüğe yol açabilir. Konuşma azalır ve sonunda tamamen durur.
Ölüme birkaç gün kala veya birkaç saat kala
Kişi artık ölüme doğru yaklaşmaktadır. Ölüm yaklaştıkça enerji dalgası ortaya çıkabilir. Yataktan kalkıp, yakınlarla konuşmak, iştahsız geçen günlerden sonra bir şeyler yemek isteyebilirler. Bu enerji dalgalanması kişiye göre değişiklik gösterse de ölen bir kişinin son fiziksel ifadeleri bunlardır.Nefes daha düzensiz ve genellikle daha yavaştır. (Cheyne Stokes solunumu) Hızlı hızlı nefes almanın ardından nefes tamamen durabilir. Eller ve ayaklar morumsu ve lekeli (benekli) olabilir. Bu benekler yavaş yavaş kollara ve bacaklara yayılabilir. Dudaklar ve tırnak yatakları mavimsi ya da mor olabilir. Kişi genellikle yanıt vermemeye başlar ve gözleri açık veya yarı açık olmakla beraber çevreyi göremezler.İnanışa göre bu anlarda ölmek üzere olan kişinin yanına sevdiği kişilerin oturup onunla konuşması tavsiye edilir.Sonunda nefes tamamen sona erer, kalp durur. Ve ölüm artık meydana gelmiştir.
Öldükten Sonra O Ses Neden Çıkıyor?
Öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde, vücutta refleks diye bir şey kalmıyor. Gevşeyen kaslar dolayısıyla ağız ve göz kapakları açık kalıyor. Boşaltım sistemi tamamen gevşiyor, idrar ve sperm akıntısı oluşuyor.Ölümden itibaren ortalama 10 saat içerisinde vücut kaskatı oluyor. Adrenalin salgılanılan bir anda; yani heyecanlı veya mücadele verildiği sırada ölüm gerçekleşmişse, vücut aynı anda katılaşmaya başlıyor.
Savaşta ölen insanların vuruldukları şekilde katılaşmaları da bu yüzden oluyor.Ölüm anından sonra ceset, her saat ortalama 1 derece soğuyor.Kiloluların iç organları daha geç soğuyor. Çocukların ve zayıfların vücudu ortalamadan daha çabuk soğuyor.
Ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra vücut çürümeye başlıyor. Solunumun durması bakteriler için işaret oluyor ve çalışmaya başlıyorlar.İlk çürüyen organ ise göz, beyin, mide ve bağırsaklar. Ceset şişman ise daha çabuk çürürken, bebekler ve tuzlu suda boğulanlar daha geç çürüyor. En geç çürüyen kısımlar ise kalp, mesane, böbrek ve rahim. Rahmin çürümesi aylarca sürüyor. İlk çürüyen yer olan mide ve bağırsaklarda bakteriler yoğun çalıştıkları için hızla gaz ortaya çıkıyor. Bu gaz, karın bölgesinin şişmesine sebep oluyor. Derinin üstü yanık gibi su toplarken, vücutta biriken sülfür yüzünden renk siyaha dönmeye başlıyor.
Derinin çekilmesi ve çürüme yüzünden tırnaklar ortaya çıktığı için uzadığı sanılıyor. Vücudun ölmesiyle tüm eylemler bittiği için tırnak ve saç uzaması söz konusu değil.
Mezardan gelen sesler çürüme sürecinin bir sonucu. Günden güne şişen karın patlıyor ve göğüs çöküyor. Bu olay mezar üstünden duyulabilecek kadar sesli olabiliyor.Kasların kemiklerden sıyrılıp dökülmeye başlama zamanı 40. güne rastladığı için, halk arasında ızdırabın azalması inancıyla hayır amaçlı yemek veriliyor.Vücut çürürken tam bir takım çalışması yapılıyor.Bakteriler içten yok ederken, dışarıdan da et sineği göze ve burna larva bırakıyor. Bu sinekler yiyecekleri bitene kadar burada kalıyor ve ölüyor.Daha sonra ölen bu sinekleri yemek için başka böcekler geliyor. Geriye kemikler kalana kadar bu istila devam ediyor.
Düşünce gücüyle kendimizi yenilemek.Hatta bütün bedenimiziyenileriz.Sadece odaklanın.Kendimde ve eş dost arkadaşlarmın üzerindedeniyorum.
18 Temmuz 2018 Çarşamba
Ruhsal güçleri geliştirme.
- Duygularının esiridir.
- Kalıplar içinde sıkışıp kalmıştı
- Gurur-kibir iç
- Dünya ile özdeşleşmiş
- Gerçek bilgiden uzak, sadece kulaktan dolma bazı dinsel bilgileri ve terkedemedikleri kendisine sürekli olarak engel olmaktadı
- Bireysellik iç Dilinden “ben” sözcüğü düşme
mektedir. - Aç gözlüdür
- İçgüdüsel yaşar
- Kendini ve kendi çıkarlarına hizmet edenleri sever.
- Suni olarak yarattığı bir sürü icaplar içine kendini sıkıştırmıştır.
- Ruhsal Güçleri’nden yararlanamamakta, buna bağlı olarak ileri görüşlülüğü kısıtlanmakta ve sezgileri körlenmektedir. Bunun doğal sonucu olarak da, yeniliklere oldukça zor uyum sağlayabilmektedir.
Geçmiş yaşam tekrar yaşamak.:Ekminezi.
Kendi başınıza yapmayın tehlikeli olabilir.Ekminezi, geçmiş yaşamı tekrar yaşamak demektir. Kişi hangi yaşa getirilirse o yaşın ruh halini canlandırmakta ve yaşamaktadır. ” Ekminezi ” tabirini Prof. Dr. Pitre ortaya koymuştur. Hipnotizma ile uyuttuğu süjesinin 10-20 sene önceki hayatını en ince ayrıntısına kadar tekrar yaşamaya başladığını görünce hayret etmiş ve bunu incelemeye koyulmuştur.
Ekminezi hadisesi hatırlamadan farklıdır. Hatırlamada geçmişten bahsederken, o hadiselerin geçmişte olduğunu biliriz ve bizim hakiki hayatımızı şimdi yaşadığımız olaylar teşkil eder. Halbuki, ekminezide şimdiki zaman henüz gelecekte bulunan bir zamandır ve hipnoz halindeki şahış için mevcut değildir.
Ekminezi iki yolla uygulanır. İlki hipnotik ve manyetik uyku, ikincisi psikolojik ayrışımdır. Hipnotik ve manyetik uyku yolu ile yapılan ekminezi uygulamaları daha çok rağbet görmekle beraber, herkesçe bilinemeyen ve oldukça incelik ve maharet isteyen psikolojik ayrışım yoluyla yapılanlar daha verimli ve kolay olmaktadır. Psikolojik ayrışım, bir insanın etrafından alakasını keserek kendi ruhsal bilgilerinin içine dalması ve bu durumda dışarıdan gelecek ruhi etkileri kolaylıkla alabilmesi halidir.
Psikolojik ayrışım yoluyla ruhlarla konuşulduğu gibi, süjenin veya medyumun kendi ruhundaki hatıralarla da irtibata geçilebilir. Psikolojik ayrışımda, hipnozun aksine süje’nin şuuru kaybolmamıştır.
Ekmineziyi ilk deneyenler C. De Rochas, Dr. Pitre ve Dr. Azzam’ dır. Ekminezi ismini doktor Pitre icat etmiş olmakla birlikte, bu psikolojik olay Pitre’den önce ” hafızanın gerilere gitmesi ” diye isimlendirilmişti. Fakat her iki kelimeye veya deyime verilen anlam, Neo-spiritüalist görüş noktasından eksiktir. Zira bu olayın bildiğimiz anlamdaki bellekle alakası yoktur. Kişi, bedene bağlı olan ruhun geçmişteki olaylarını seans sırasında tekrar ve aynen “yaşar”.
Apor:Işınlanma olayı.
Tayyi mekan tayyi zamandan farklı veya Astral syehat diyelim.Apor olayları, tarih boyunca, insanlığın evrimsel ilerleyişine katkıda bulunan peygamberlik kurumu ve diğer mistik ekoller tarafından bir vasıta olarak kullanılmış bulunan, kendine özgü bir ışınlama biçimidir. Bu olayların çok çeşitli oluş teknikleri ve yapıcıları varsa da, genel olarak belirli bir astral plana bağlı enerji ve o planın yasaları ile ortaya çıkan fenomenlerdir. Bu söz konusu astral plan enerjilerini ve yasalarını kullanan bedenli ve bedensiz varlıklar, çok çeşitli hallerde ve niteliklerde apor olayları gerçekleştirebilirler.
Apor, aynı zamanda fizik yetenekli medyumların celselerinde, önceden mevcut bulunmayan eşyanın meydana çıkışıdır. Deney sırasında elde edilebildiği gibi, farkında olunmadan da görülebilen olaylardandır. Ancak bu şekilde psişik olaylar günlük hayatta sık görünmediğinden doğaüstü olaylar olarak yorumlanmaktadır.
Fransızca ” apporter ” (getirmek) kelimesinden türetilmiş olan ” Apor ” , celse odasına sanki duvarlardan, kapalı kapı ve pencerelerden geçerek giren objelerin maddeye nüfuz etmesi şeklinde tezahür eder.
Bazen binlerce kilometre ötedeki bir yere taşınan bu objelerin, bulundukları yerden kaybolarak, aradaki tüm fizik engelleri aşıp, aktarıldıkları yerde tekrar ortaya çıktıkları görülür. Sharwood Eddy, ” Ölümden Sonra Yaşayacaksınız ” adlı kitabında, 1941 yılında kendisinin de bulunduğu bir celse sırasında, dökme demirden yapılma ağır bir kül tablasının Chicago’daki bir apartman katında ortadan kaybolarak hemen hemen aynı anda New York’ taki celse odasında belirdiğini anlatmaktadır.
Aspor ise ters yönde tezahür eden bir apor olayıdır. Celse odasında kaybolan bir obje başka bir yerde ortaya çıkar.
Diğer ruhi olaylarda olduğu gibi, aporların meydana getirilişinde de muhtemelen bir kaç metot kullanılmaktadır. Cisimlerin çoğu kez ılık, hatta sıcak vaziyette gelmeleri, bunların ya atomlar ya da moleküller halinde taşındığı ihtimalini akla getirmektedir. Bu kereler alınan cisimler tamamen soğuk olmaktadır ki, bu da olayda başka bir metodun kullanıldığını göstermektedir.
Spiritüalistler, apor fenomenini “ruhsal varlıkların objeleri bulundukları yerden demateryalize etmeleri ve celse odasında tekrar bir araya getirmeleri” şeklinde açıklarlar. Maurice Barbanell ” Bu Spiritüalizmdir ” adlı kitabında, White Hawk ismiyle anılan bir ruhsal varlığın, celse odasında ortaya çıkan taşlarla ilgili bir apor olayı hakkında şu tebliği verdiğinden bahseder: ” Bu olayı ancak şu şekilde açıklayabilirim ki, taşlar entegre olana kadar atomik vibrasyonlarını hızlandırırım. Sonra buraya taşır ve tekrar katı cisim haline gelene kadar vibrasyonlarını yavaşlatırım. “
Objelerin kapalı odaların içerisine ya da dışarısına taşınmaları psikokinezi ( zihnin madde üzerinde tasarruf gücü ) ile ilgili olduğu sanılan bazı ” tekinsiz ev ” ( poltergeist ) olaylarında da görülen bir fenomendir.
Apor olaylarında konu olan objeler yerine, bir celse sırasında odada bir insanın ortaya çıktığı da görülmüştür. S. Edmund’un ” Spiritüalizm, Çözümsel Bir Bakış ” adlı kitabında anlattığına göre, apordan ziyade mükemmel bir ışınlanma olayı olarak değerlendirilmesi gereken bu olay, 19. yy.’ da tanınmış İngiliz apor medyumu Samuel Guppy’nin başından geçmiştir. S. Guppy, kendi celseleri sırasında odada, adeta boşluktan çıkarmışcasına canlı istakozlar, yılan balıkları ve taze çiçekler, meyve ve sebzeler tezahür ettirmekle tanınmıştı. Londra, Highbury’ deki evinde hesap işlerine dalmışken kendisini birden Lambs Conduit Street, 69 numaraya taşıyan ruhsal varlıklar tarafından çatı ve tavanların içerisinden geçirilip celse odasındaki masanın üzerine bırakılmıştı.