Güneş Sistemi
Güneş sistemi ruh için bir deneyimler döngüsüdür. Gezegenlere karşılık gelecek şekilde bunun tam sekiz boyutu vardır: Gezegenler, bu boyutlar için birer odak noktasını temsil ediyorlar. Bir başka deyişle, her boyutun maddi alemdeki görüntüsü farklı olsa da boyutlar kendilerini bu şekilde ifade eden ve gerçekleşen çevre ortamlarıdır. Biz üçüncü boyutta bulunuyoruz ve burası tüm sistem için adeta bir laboratuar gibidir. Çünkü özgür irade sadece burada tam anlamıyla belirleyici olmaktadır. Diğer gezegen ya da boyutlarda, ruhun uygun dersleri alıp almadığını görmek için ruh üzerine uygulanan belirli denetim düzeni bulunuyor.
Eğer yeterince gelişmişse ruh bu denetimi kendisi yapar. Çünkü bu boyutta beden terk edildikten ve bilinçli yaşamın bilgisi bilinçaltına kaydedildikten sonra ikisi arasında bulunan peçe kalkmaktadır.
Gördüğünüz gibi bilinçaltı bu sistemde ve yıldızları da kapsayan diğer tüm sistemlerde ruh tarafından yaşanmış tüm kayıtları içeriyor. Bu, bizim Kayıt Meleği tarafından tutulduğunu düşündüğümüz kayıtlardır. Bu, bizim ruh olarak yaşadıklarımızın öyküsüdür. Tanrı’nın bir parçası olan ve bize yaşam boyu bireyliğimizle birlikte armağan edilen ruh, bir bakıma Tanrı’dan ayrı olan varoluşumuz demektir. Bizim sorunumuz bireyliğimizi kusursuz duruma getirerek Tanrı’ya geri dönmektir. Ruh ve can ya da bireyliğimiz Tanrıyla işte böyle bağlantılıdır.”
Yaşadığımız diğer gezegen ya da boyutlardan kaynaklanan astrolojik etkiler, oralarda edindiğimiz deneyime ve sorunlarımızla nasıl başa çıktığımıza bağlı olarak iyi ya da kötü, zayıf ya da güçlü olabiliyor.
Yıldızlar bizim yaşayacağımız şeyleri değil, ruhun yaşam kalıplarını simgeliyor. On iki zodyak burcu, ruhun yeryüzüne girerken seçtiği on iki yaşam kalıbını göstermektedir.
Edgar Cayce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder