TARAFTARI KALMAYAN DİNLERDE BUGÜN 🙂
BABİL DİNİ
Babil , Sümer ve Sami inançlarını bir potada karıştırmış , bir senteze ulaşmış ve günümüz uygarlığına kadar etkili olmuştur. Babil, Sümer inançlarının isim değiştirerek devam etmesi gibi farklı inançların da birleştiği, geliştiği bir yer olmuştur. Eski tanrılara olan inançlar isimler değişse de devam etmiş, günlük yaşama ait inançlar da gelişmiştir.
Gökyüzü tanrısı Anu, hava tanrısı Enlil ve yeryüzü tanrısı Ha gibi en büyük üç Sümer tanrısı, Babil ilahları arasında da yer almışlardır. Daha sonra Marduk, hem Ea'nın oğlu olduğundan doğuştan gelen haklara, hem de onun olağanüstü yeteneklerine sahip olarak doğdu. Marduk, tanrılar meclisine girer girmez, tanrılar ona yeryüzünde Enlil'in rolünü verdiler, böylece Enlil güç ve eylemden yoksun, sadece addan ibaret kalan bir tanrı haline geldi. Marduk en üstün tanrı mertebesine ulaştı.
Büyücülük ve falcılık Babil'de de büyük önem kazanmış, geliştirdikleri yöntemlerle Babil'li kâhin ve büyücüler İlk Çağ boyunca popüler olmuşlardır. Örneğin kehanet yöntemi olarak, kurbanın ciğerine bakmak, su üzerinde yağa bakmak, tütsü dumanından anlam çıkarmak, kuşların hareketlerini izlemek gibi yöntemler Babil'de kullanılmıştır.
Mircea Eliade, Mezopotamya büyülerinde Lapis Lazuli'nin önemli bir yeri olduğunu belirtmektedir. Özellikle de koyu mavi ve "yıldızlı" görüntüsü ile bu taş gökyüzünün ufak bir modeli olup, gökyüzü güçlerini barındırmaktadır. Bunun gibi - günümüzde olduğu şekliyle- bir çok taşın gizli güçleri olduğuna inanılıyordu. Bu taşlar ayrıca ölü armağanı da olarak mezarlara konmaktaydı. Bunlara arasında en ilginçlerinden biride lapis lazuli balıktır. Bazı ritüellerde balık kıyafeti giyildiği ve bunun Marduk ile alakalı olduğu düşünülürse balık biçimli bu taşın ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
Bu tür inançlar günlük hayatta da büyük rol oynamış ve Babilliler, kötü ruhlardan korunmak ve şans elde etmek için tanrı ve tanrıçalara karşı olan görevlerini ihmal etmemişlerdir. Hatta sıradan insanların tapınağın özel bölümlerine girmesi yasak olduğu halde , büyük coşku ile özel törenleri izlemişlerdir.
Babil'de, Sümer'de olduğu gibi, yeni yıl bayramı çok önemliydi. Akitu diye adlandırılan bu bayram, Babil'de çeşitli dönemlere bağlı olarak çeşitli zamanlarda kutlanmıştır. Bu bayramın hem sonbaharda hem de ilkbaharda da kutlandığı görülmüştür.
Hammurabi zamanında yeni yıl bayramı Nisan'da kutlanmıştır. On iki günlük bir törenle kutlanan bu bayram bazı şehirlerde Marduk adına kutlandığı gibi Borsippa gibi şehirlerde de Marduk'un oğlu Nabu adına kutlanmıştır.
On iki günlük kutlamalar sırasında çeşitli törenler yapılmaktaydı. İkinci gün başrahip erken kalkıp, Fırat nehri sularında yıkanmaktaydı, sonra da giyinerek Marduk tapınağına gitmekte, burada dua etmekteydi.
Törenlerin en önemli bölümlerinden biri de tanrı Bel-Marduk'un ölüm ve yeniden dirilme ritüeliydi. Bu, bir çok kültürde ortak olan , tanrının ölmesi ve yeniden dirilmesi ya da yeraltı dünyasına inmesi ve yeniden yeryüzüne çıkması ritüelinin bir versiyonudur ve mevsimlerin döngüsü ile alakalıdır. Törenlerin yedinci gününde Marduk kaybolmakta ve sekizinci günde tekrar ortaya çıkmaktadır.
Alıntı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder