11 Şubat 2020 Salı

İlginç evlenme teklifleri ve savaş..

.Ö. 1323' te Mısır firavunu Tutankamun ölür. Mısır töreleri icabı da dul eşi Anchesenamun'un tekrar evlenme hakkı vardır, zira firavunluk soyunu devam ettirmek artık onun tekelindedir. Kraliçe karanını verir ve bugünün şartlarında bile delice sayılabilecek bir şekilde, düşmanları olan Hitit kralı Şuppililuima'ya bir mektup gönderir. ''benim kocam öldü, duydum ki senin bir çok oğlun varmış. Bana oğullarından birini gönder ki onunla evleneyim ve o da Mısır'ın yeni firavunu olsun. Kendi tebaamdan kimse ile evlenemem, bana yakışmaz'' der. Kraliçe, eşi Tutankamon'un ülkede hüküm süren dini - politik kargaşalar sebebiyle öldürüldüğünü düşünmektedir, ölüm sebebi belli değildir ve kendine güçlü bir müttefik aramaktadır. Hitit kralının oğlundan daha uygun aday düşünemezdi.


Mısır'da o dönem çok tanrılı ve eski dinleri 'Amun' ve yeni dinleri 'Aton' un tarafları sebebiyle bir iç savaş çıkmıştı. Çok tanrılı eski dinin tarafı olan kesim daha geniş kitleli ve güçlü idi ve hem ölmüş olan firavun Tutankamon'u, hem de dul eşini düşmanı olarak kabul etmişti. Hitit kralı ise, oğlunun Mısır'ın başına geçmesi durumunda, zaten hakim olduğu Anadolu dışında, günümüz Suriye ve Irak topraklarına denk düşen bir alanda ticareti ve askeri gücü kontrol edebileceğini düşünerek, bu teklife razı olur ve oğullarından birini bir heyet ile Mısır'a doğru yola çıkarır.

Ancak oğlu hiç bir zaman Mısır topraklarına ayak basamayacaktı. Bu evlilik planından haber alan Mısır içi muhalefet, onların yolunu keser ve hitit prensini öldürür. Onların endişesi, firavunun dul eşinin, evlilik sonrası Hitit'lerin de desteğini arkasına alarak, güçlenmiş bir şekilde ülkeyi yönetmeye devam etmesi ve eski dinlerinin hepten elden gitmesi yönündedir. Hitit kralı olayı duyunca elbette fevkalade öfkelenir, ama salt intikam almak uğruna, ülkesinin kaderi ile oynamayacak kadar da diplomattır. Yine de bu cinayet, Mısır'a savaş açacak kadar güçlü bir argümandır. Zaten yıllardır aralarında, iki ülke arasında kalan günümüz Suriye, İsrail ve Lübnan toprakları için mücadele irili ufaklı çatışmalar şeklinde sürmekteydi, şimdi ama oralara egemen olup, kendi ülkesi ile Mısır arasında bir 'tampon bölge' oluşturmak için çok uygun bir zamandı. Günümüz askeri stratejistlerinin kullandığı bu terim ta o zamandan beri geçerli bir kavramdı ve politik bir ihtiyaçtı.

Kargaşa bitmek bilmiyor, bu esnada damat adayı öldürülen Tutankamun'un dul eşi de ölür. Nasıl öldüğü bilinmese de, entrikalar sonucu ve istenmeyen kadın olması zehirlenmiş olması bir ihtimal. Aton, tek tanrı ve güneş tanrısı inancının son varisi de ölmüştür ve Mısır toplumu rahiplerin de baskısı ve yönlendirmeleri ile (binlerce Amun rahibi tek tanrılı ve 'aracısız' sistemde aç kalacağından endişelidir) halk tekrar eski, çok tanrılı Amun inancına geri döner, Mısır iç barışı sağladığı bir döneme girer, ama bu Hititler'le olan husumete engel değildir elbette.

Bu arada, Hitit kralı Şuppişililuima 1321'de ölür, ancak çarpışmada değil. Esir aldıkları bir takım Mısır'lıyı başkenti Hattuşa'ye getirirler, ancak bu askerlerin veba virüsü taşıdığı bilinmez. Kralın da öldüğü gibi, bu tehlikeli bulaşıcı hastalıktan dolayı Anadolu'da Hitit topraklarında bir çok insan buna yenik düşer, ve ölür.

Torun'u Hattuşili III yeni Hitit kralı olur, Mısır'da ise 1290 da Ramses II. göreve gelir.

Uzun yıllar sürecek irili ufaklı sınır çatışmaları devam eder, ta ki büyük Kadeş çarpışmasına ve orada yenişemeyen iki halkın, ileride tarihin ilk barış anlaşması olarak anılacak antlaşmayı yapana dek. M.Ö. 1259. Ramses'in bu pat durumunu zafer olarak niteleyip ona uygun rölyefler yaptırması da ayrı bir konu.

Kıssadan ve tarihten hisse çıkarmak gerekirse eğer, zor duruma düşen bir insanın vereceği kararların ne kadar radikal olabileceğini göstermek açısından çok çarpıcı bir yaşanmışlıktır. Tarihi değeri olduğu kadar, eğitici-öğretici bir yanı olduğu fikrindeyim.
Alıntı..

7 Şubat 2020 Cuma

Yokluk..

Küçük kız babasına "Baba muz alır mıyız?" diye sordu. "Söz kızım paramız kalırsa bu hafta alacağız" diye geçiştirdi babası fakat hemen arkasında duran beni fark etmedi. Pazarcıya döndüm ve "Bu baba ve kızına iyi bak. Şimdi 2 kilo Muz tart. Birazdan buradan geçerlerken adama seslenip 'Hani geçen hafta bozuk yok diye para üstü verememiştim ya, al bu muzu helalleşelim' diyeceksin. O baba çocuğunun yanında rencide olmasın, ufaklığın canı çekmiş. Söz 4-5 kilo da ben alacağım, hem sevaptır, bereketlenirsin. Şimdi ben hemen arkadan sizi seyredeceğim" deyip biraz uzaklaştım... Biraz sonra gelirken göründüler. Adam, muz tezgahını görmesin diye kızını diğer tarafa almıştı. Derken pazarcı abi tam dediklerimi yaptı ve muzları verdi. Küçük kız poşeti babasına bırakmadı, kendi taşıdı. Fakat babası durumu anlamıştı. Başı önde yürüdü gitti. Giderken de geriye dönüp gözleriyle pazarcıya teşekkür eder gibi baktı. Pazarcı abinin yanına gidip parasını uzattım, almadı. Gözleri dolmuştu, yutkundu. İşte birini utandırmadan mutlu etmek bu kadar kolaydı. Aslında 7 liraydı kilosu, fakat olmayınca olmuyordu. Ama beni en çok etkileyen, poşetin içinden alıp bir tanesini yemek isteyen kızına "Evde yersin kızım belki alamayan vardır olur mu?" diyen o baba oldu...



(alıntıdır ve gerçek)

5 Şubat 2020 Çarşamba

Bilge kadın olmak..

Yaşamdan yani hayattan olumlu dersler çıkartmalıyız.. Yörük Kadını yaşlanıp iyice deneyim kazanınca Kezbence olur adı. O oymağın bilge kişisi, akıl danışılanıdır artık. Göçebe yörüklüğünün kadınlarına tanıdığı yüce bir haktır mor cepken. Erkeklerin ise korkulu rüyasıdır. "Mor Cepken", Karacaoğlan türkülerinde geçer. Günümüzde Ege, Muğla, Antalya ve Toros yörüklüğünde yaşlı kadınlar tarafından hâlâ bilinir.Yörük kızlarının çeyiz bohçasına önce "Mor Cepken" konur. Kenarları sarı simgelerle işlenmiş, yelek biçiminde, mor renkli bir giysidir. Yörük kızları sevdikleriyle evlenirlerdi. Başlık parası gibi alışkanlıkları yoktu. "Mor Cepken" evlilikte yeri, zamanı geldiğinde, darda kalan yörük kadınının erkeğine karşı kullandığı bir boşanma özgürlüğünün simgesidir. Mor renk ihanete uğramış, aldatılmış, aşkın rengidir. “Mor Çatı” adı oradan gelir. Bizler dünyaya Mor Cepken’i yeterince tanıtabilseydik 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü “Mor Cepken Günü” olarak kutlardık. Evli yörük kadını, ihanete uğrayınca ya da kocası tarafından aşağılanıp dövülünce, bir şekilde Mor Cepken’i giyip herkesin görebileceği bir yere otururdu. Bu “Ben bu herifi boşadım” demektir. O zaman akan sular durur, herkes işini gücünü bırakır. Masal anaları ile doğum ebeleri "Mor Cepken" giyen kadının çevresini alırlar. Boşadığı kocası ise evinden dışarı çıkamaz, kahveye gidemez, kimse yüzüne bakmaz. Büyük ödün verip de karısına Mor Cepken’i çıkartamazsa ömür ömüre dul kalacaktır. Kimse ona dul-şaşı kızını bile vermez. Körocak olarak kalır. Göçebe yörüklüğünün kadınına tanıdığı hakka, özgürlüğe bakın siz! 1800 yılların sonlarında Nazilli kasabasının Aydın dağlarında, dağa çıkarak kadın hakları için savaşan “Gizemli Kadın Efe” de bunlardan biridir. Ege yöresinin unutulmaz bir eridir.
Mor cepken Ege efelerinin giydiği bir giysidir. Buralarda efelik kadın erkek işi değil yürek işidir. Kybele, Artemis, Tahtacı yörüklerinden bu yana kadın baştacıdır bu topraklarda.🙏🏻
🙏🏻🙏🏻🙏🏻🙏🏻
(Görsel ;CANAN BERBER’e aittir .)

23 Ocak 2020 Perşembe

Şamanın nefesi...

Bir şamanın yaşam reçetesi
Kalbinizden Nefes Alıp Verin
Nefes alıp vermek, enerjiyi dönüştürmenin en basit yollarından biridir. Bu alıştırmayı, gün boyunca yapabilirsiniz: Ellerinizi kalbinizin üstüne koyun ve nefes alıp verirken kalbinizin hareketini hissedin. Bu, sakinleştiricidir ve dünyaya sevgi, huzur ve uyum enerjisi yollar.
Aynaya Bakın
Mücadele gerektiren bir duruma tepki vermeden önce bir aynadaki yansımanıza bakarak duygu ayarı yapın. Hiç kimse kendini zehirli bir tarzda hareket ederken görmek istemez.
Size aptalca gelebilir ama bu düşüncenin sizi durdurmasına izin vermeyin. Kendimizi fazla ciddiye almak, negatif düşüncenin nedenlerinden biridir.
İfade Edin; Yollamayın
Stres, daha sonra pişman olabileceğimiz tarzda davranmamıza yol açabilir. Sorunlu duygulara sahip olmak normaldir ve hislerinizi tanıyıp kabullenmek önemlidir. Yalnızca enerjiyi kendinize, başkalarına ve dünyaya bir “zehirli ok” gibi göndermemeye dikkat ediniz.
Sevdiğiniz Birinin Yüzünü Düşünün
Duygularınızın ardındaki enerji tüm canlılara yayılır. Duygularınızın ardındaki enerji tüm canlı varlıklara yayılır. Sizin için sorunlu olan duyguları tetikleyen biriyle karşılaştıysanız, sevdiğiniz birini düşünün ve size meydan okuyan kişinin siması yerine sevdiğiniz kişinin simasını koymaya çalışın. Örneğin, bir küçük yavru kedinin siması veya sevdiğiniz bir çiçeğin imgesi ile de çalışabilirsiniz.
Sözlerinize Dikkat Edin
Düşünceleriniz ve duygularınız gibi sözleriniz de içinde yaşadığımız dünyayı ve deneyimlerinizi değiştirme gücüne sahiptir. Bu, yüksek sesle başkalarına söylediğiniz sözler kadar sessizce kendinize söyledikleriniz için de geçerlidir.
Kendinize iyi bir insan olmadığınızı söylemekteyseniz bu gerçekliği tezahür ettirmeye başlarsınız. Zihninizi olumlu sözcüklerle doldurun ki hayatınız da olumlu yönde açılıp genişlesin. “Abrakadabra” kelimesi, Arami dilinde “Konuştuğum üzere yaratacağım” anlamına gelen “Abraq ad habra” cümlesidir. Çocukken, ne anlama geldiğini bilmeksizin, kim bilir ne kadar sık söylemişizdir bu cümleyi.
Başkalarında ruhsallığı Görün
Istırap çektiğini algıladığınız kişilere acımayınız; bu, onları yalnızca daha da derin bir ıstıraba sevk eder. İnsanları kendi ilahi ışıkları ve kusursuzlukları içinde gördüğünüzde, zorluklarıyla başa çıkmak için ihtiyaçları olan kuvveti onlara vermeye yardımcı olursunuz. Algılamanın gerçekliğinizi yarattığını unutmayın.
Doğayla Bağlantı Kurun
Bizler doğanın birer parçasıyız. Stres durumunda olduğumuzda doğanın temel unsurlarından –toprak, hava, su ve ateş (güneşteki gibi)– beslenmemiz kesilir ve gerçekten hastalanabiliriz. Doğa, en büyük şifacıdır. Sık sık zaman yaratıp doğal dünya ile bağlantıya geçin.
Suyla İyileşin
Suyun yaşam gücü acılarınızı yıkayıp götürebilir ve en basit faaliyetlerin bile şifa verici bir etkisi vardır. Ellerinizi yıkarken, duş alırken veya yağmur altında ıslanırken negatif enerjinin sizden uzaklaştığını ve ışığa dönüştüğünü imgeleyin.
Kendinizi Işıkla Koruyun
Birinin size psişik açıdan saldırdığını veya enerjetik açıdan düşmanca davrandığını hissederseniz, etrafınızı saran koruyucu bir ışık imgeleyin. Bazıları bunu beyaz bir enerji alanı olarak düşünmektedir; ben ise şeffaf ve mavi bir yumurtanın içinde olmak şeklinde imgeliyorum. Size uygun rengi bulmaya çalışın. Bu sizi, size doğru yollanan zararlı enerjilerden koruyacaktır.
Sevgiyle Yanıt Verin
Başkalarından gelen negatif ve zehirli enerjilerin alıcısı olmanız gerekmez. Sevgiyle almak istemediğiniz enerjiyi geri çevirebilirsiniz. Sevgiyle yanıt vermek ise bir saldırı pozisyonu almanızı ve daha çok negatif enerji yaratmanızı önleyecektir.Şifa veren tek şey sevgidir.
Şifa veren tek şey sevgidir.
Alıntı..

6 Ocak 2020 Pazartesi

Yaşamın sınırsız tohumu ..

Şifa ve öte aleme açılan bir bitki ;ÜZERLİK TOHUMU
Bazı bitkiler kendilerini saklar bazıları da günü geldiğinde bir Elin kendisine değmesini bekler.İşte bu otlardan bir tanesi de üzerlik tohumudur,Hangi faydasını anlatayım ki...
İşin manevî boyutu var ki anlatmaya kalksam bitmez. Hem zahirî hem batınî hastalıklara şifadır üzerlik tohumu.
İçteki hastalıkları temizler. Bakteri virüs parazit vs...
Bedene kuvvet verir süper bir enerji verir. Mutluluk iksiridir bu.
Serotonin ihtiva eder yani mutluluk hormonu. Vücudumuz üretemiyor her zaman. Ama üzerlikte dolu dolu var, varsın üretmesin vücut.
Üçüncü göz dediğimiz kalp gözünü açıyor.
Resulullah efendimiz sav övmüş üzerliği..
Evliyalar evlatlarına tavsiye etmişler.
"Sabahlari aç karnına 40 gün 5 er Gr üzerlik tohumu yutanların kalbinde hikmet pınarları kaynar" buyurmuş efendimiz.
Hz Mevlana :" her yer karanlık oldu. Üzerlik tohumu karanlığı dağıttı ortalık apaydınlık oldu" demiş. Hikmet ehli zatlar bilirler üzerligin kadrini kıymetini..
Psikolojik hastalıkların cümlesine tek başına yeter üzerlik tohumu. Başka ilaç kullanmasınlar. Tabi zahirî ilaç olarak. Manevî ilaç Kur'andır, namazdır, zikrullahtır.
Ama size bişey söyleyeyim mi namaz kılmayan, Kur'an okuyamayan, zikrullaha devam edemeyenler kırk gün üzerlige devam etsinler. İlahi aşkın meczupları gibi her an her saniye ilahi duygularla nuraniyet kesbedecekler. Kötü enerjiler dağılıp gidince ibadet aşkı ve şevkiyle mutluluğun doruklarında olacaklar. Yerde yaşamayacaklar. Her yer bir tefekkür ufkunda Rahman'ın tecelligâhı olacak. Kur'an'ın o şerefli yakınlığına ve feyizlerine mazhar olacaklar. O zaman ibadetiin kadrini kıymetini bilecekler, hakikati görecekler.
Bizim batınımızdan gaflet perdesi kalkmamış ki. Bir açılsa...
Bir an bir saniye Rabbimizden uzak olmaya tahammül edemeyeceğiz.
Bizim basiretimizi haram gıdalarla kör ettiler. Doymadilar diş macunlarındaki florürle, sudaki klorla direk epifiz bezimize saldırdılar. Nedir epifiz bezi?
Ruh ile bedeni birleştiren, üçüncü gözün görmesini sağlayan hormonu üreten epifiz bezidir. O bez kireçleşmis bizde. Hak'tan hakikatten uzağız.
Hele üzerlik tohumu için bir göresiniz.. O bezin ürettiği maddeyi size direk olarak veriyor. Ve o bezi aktif ediyor.
Bedende zararlı ne varsa üzerlik hepsini bedenden tardediyor, kovuyor. Haramları, zehirleri, kimyasalları hepsini...
Ruh iksiridir bu. Hangisini anlatayım kurban üzerlik tohumu dedin mi bütün sular coşar.
Ne mübarek bitkidir ki nazar girmiş bedenden habis nazarı yakıyor yok ediyor. Manevî hastalara üzerliği yak tütsüsünü ver. Nazar değmişse iyileşir, cin musallat olmuşsa bedeni terkeder anında, büyünün ağırlıklarını alır atar.
Allerjik astım bronşit olmuşsa biri, kaynat tohumu buharını içine çeksin hemen nefes yolları açılır. Bu mübarek bitki mistik bir bitkidir. Eski şamanların Kam dedikleri din adamları bile kullanırlardı habis ruhları kovuyor diye. Astral seyahatlere çıkarlardı. Neyse bunları boşverin. Resulullah efendimiz sav tavsiye etmiş muhakkak ki hikmetleri vardır.