Bize temiz dostlar, iyi dostlar, bağdaş dostlar,yeryüzünde de var gökyüzünde de var,der üstad..
İşte biz de gökyüzünde de dostluk kurduk yeryüzünde de..
Tatil yaptığım yerde dağdan gelen billur gibi temiz kokan havada her iki günde bir astral seyahat ettim.
Denizlerinde balıklarla birlikte yüzdüm.Düşünce gücüyle onlarla anlaşmaya çalıştım.O an utandım balık tuttuğumdan dolayı.Yarım metreye kadar yaklaşan farklı balık sürüleryle hele Zargana adlı balık sürüsüyle gezdik, her sabah mekanlarına konuk olduk Nasıl da güzel bakıyorlardı.Frekansımızı düşürdük ve iyice yaklaşmalarını sağladık.Uzaklaşıklarında bekledik, yaklaşmalarıyla sevindik. Bütün deniz varlıklarıyla bir olmak ne güzel.Hem Şifa verdik hem de şifalandık.
Bir başka güzellik ise geçen seneden bu yana beklenen bir misafirimiz vardı.Küçük lamayı bekliyorduk.Geçen sene yoldaydı annesinin karnında bu sene bedenlendi ve sureten tanıştık.Başka gülüyordu bu güzel varlık.Annesine şifa verirken (hamilelik döneminde) ikimizde çok heyecanlanırdık, sessiz konuşurduk, şifa sonrası sakinleşirdi ve annesi rahat nefes almaya başlardı.Bir çok kere bu varlığa gittim ve yanağından (astral anlamda )öptüm. Onlar başka kokar. Büyüdükce kaybederiz bu kokuyu hem ego gelişir hem de davranışlar dünyasallaşır. Kalıba girer ve öyle şekil alır. Neyse uzun lafın kısası bu kez sureten tanışıp çokca oynaştık.Daha sonra onların tatili bittiği için ayrıldılar.
Asıl anlatmak istediğim başka bir konu ayrıca da bir sitemim var.Çadır tatili başkadır.Can varlıklar çadır tatili o yöreye ve çevreye maksimum bir zararla olmalıdır.Aslında arkada bizlerden kalan sadece düşünce güzelliği olmalı,bedensel atıklar,çöpler olmamalıdır. Bayramın araya girdiği bu tatilde her yerde insan dışkısı vardı.Ve idrar kokusu her yeri sarmıştı.Tarihi amfitiyatro çevresinde yüzlerce çadır vardı.Etrafta malum tuvalet olmadığı gibi şehir merkezine de uzaktı.Çocuk pedleri yollardaydı. O güzelim tarihi yollar idrar kokusundan geçilmiyordu.Yer olmadığından oteller ve pansiyonlarda, altı aylık bebekler ve çocuklar o aşırı sıcaklarda ya arabalarda veya boş mat'ın üstünde toprakta veya eskiden çöplük olarak kullanılmış betonların üzerinde uyudular.Kendilerinden geçmişcesine sel gibi geliyorlardı.Ama çoğu hasta olarak geri gittiler.Denizde de insan dışkısı vardı.Bir çok insan denizin içinde bunlardan habersiz yüzdüler.
Yemek konusuna gelirsem.lokantaların mutfakları pislik içinde.Akşam sokaklar çöplükten geçilmiyor.Bir tarafta şık güzel giyinmiş insanlar ve diğer tarfta çöplükten gelen kokular eşliğinde yenilen yemekler.Burasını ucuz zannetmeyin.Bodrum'un geleceği.Yani küçük bodrum.Eski yabancı kaliteli turistlerin olmadığı gibi yerli turistlerde de bir gerileme var..Öyleki çocuğuna parası olmadığı için dondurma alamayan babalar gördük. Belliki biz de buraya geldik demek için gelmişler.Çorbacılar hınca hınç dolu.En ucuzu o.Çünkü bir tabak kuru ve pilav 40 lira.4 kişilik bir aile ise azami 200 liradan aşağı çıkılmayan bir yer.Ben en ucuzunu yazdım.Bazı yerlerde otel fiyatları gecelik 2 bin liradan başlıyormuş. Yani uzatmayayım.Pansiyondan lüks otellerine kadar hepsi ucuz ve basit sunumlarla ( bu yemekte olur kahvaltıda her şey var) 8 aylık yatmalarını 4 ay da çıkartmaya çalışan esnaf denilemez üç kağıtcılarla dolu bir yöre.Yerel pazarları da böyle bunların.Tereyağın içine patates koyarlar hakiki sızma zeytin yağı derler içinde ayçicek yağı ve başka yağların karşımından yapılanları gerçek diye kazıklarlar.Balları sahtedir çoğunlukla ve yiyeceklerin üstünde etiket öylesine konur.Senin tipine göre fiyat söyleyip kazık atmaya çalışırlar.Ve buranın adı KAŞ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder