23 Nisan 2018 Pazartesi

KAHRAMANIN YOLCULUĞU.

Kabile topluluklarında ergen çocuklar annelerinin yanından alınıp topumdan koparılarak onları erkekliğe hazırlamak üzere tasarlanmış çilelerden geçirirlerdi. Şamanların yolculuğu gibi bu da ölüm ve yeniden doğuş sürecidir aslında.

Ergen çocukluğunu öldürüp yetişkinlere özgü sorumluluklar dünyasına adım atmalıdır. Ergenlik çağındakiler toprağın altına ya da mezara gömülür: bir canavarın kendilerini parçalayıp yiyeceği ya da bir ruhun canlarını alacağı söylenilir. Yoğun fiziksel acıya ve karanlığa maruz kalırlar; genellikle sünnet edilir ya da derilerine dövme yapılır. Yaşadıkları öyle yoğun ve sarsıcı bir deneyimdir ki, ergen genç bir daha geri dönmemek üzere değişir.

Psikologlar bize böyle bir başına ve yoksun bırakılmanın kişiliğin bastırılmış karışıklığına sebep olabileceği gibi eğer uygun biçimde denetlenirse kişinin içindeki derin güçlerin yapıcı oluşumunu destekleyeceğini söylüyorlar.

Çile çekme süresi bitince, çocuk ölümün yeni bir başlangıç olduğunu öğrenir. Kabilesine döndüğünde erkek ruhu ve bedeni taşıyordur. Ölümü ensesinde hissetmiş olan ve onun yeni bir varoluş biçimine geçiş töreninden başka bir şey olmadığını öğrenen genç, bir avcı, ya da savaşçı olup halkı uğruna canını tehlikeye atmaya hazırdır artık.

Yaşamımızın bir döneminde her birimizin kahraman olması gerekir. Her bebek masal dünyasındaki labirentleri aratmayan daracık doğum kanalından geçmek, güvenli rahim ortamını bırakıp hiç bilmediği dünyaya çıkmanın sarsıcı deneyimini yaşamak zorundadır.

Doğum yaparken, her anne kendi ve çocuğunun canını tehlikeye atan bir kahramandır. Her şeyden vazgeçmeye hazır değilseniz kahraman olmazsınız; önce karanlığa inmeden yükseklere çıkış, ölümün bir biçimi olmaksızın yeni bir yaşam söz konusu değildir.

Yaşamımız boyunca bilinmeyenle yüzleştiğimiz durumlarla karşılaşırız, kahramanlık miti de bize nasıl davranmamız gerektiğini öğretir. Sonunda hepimiz kendimizi adına ölüm denen son ayinde buluruz.

Kimi Paleolitik kahramanlar daha sonraki mitos edebiyatında da görülür. Örneğin Yunanlıların kahramanı Herakles’in avcılık döneminden kaldığı neredeyse kesindir. Mağara adamları gibi hayvan postuna bürünür, elinde sopa taşır. Herakles hayvanlarla başa çıkmakta ustadır ve bu yönüyle bir şamandır; yer altı dünyasına gider, ölümsüzlük meyvesini arar ve Olimpos dağı, tanrılar âlemine çıkar.

Yunanlıların ‘’Hayvanlar Tanrıçası’’ avcı ve yaban hayatın efendisi diye bilinen tanrıça Artemis de Paleolitik bir figür olabilir.

Avcılık salt erkeklere özgü bir etkinlikti, ancak Paleolitik çağın en güçlü avcılarından biri dişiydi. 



Aydınlanmış Kalbin uyanışı Merkaba ve Kuran'ı Kerimde Nur Suresi..

Mer – Işık ve sevgi enerjisi, Ka – Ruh, Ba – Vücut anlamına gelir yani bu şeklin anlamı vücut ve ruhumuzun ışık ve sevgiyle çevrelenmiş olduğu geometrik şekildir.Merkaba bilgisi bize yaşam çiçeğinden gelmiştir.Yaşam çiçeği kainattaki tüm geometrik şekilleri içerisinde barındıran temel kutsal geometrik şekildir başka bir anlamda yaratanın imzasıdır.Yaşam çiçeği içerisinde iç içe geçen iki piramit(yıldız tetrahetronlar) davut yıldızını oluşturur.

Her insanın etrafında merkaba alanı bulunur fakat bu alanın aktifleştirilmesi bilgisi tarihin belirli bir döneminde kaybolmuştur.Merkaba alanın aktifleştirilmesi için kapsamlı bir eğitimden geçilmesi gerekmektedir.Merkaba meditasyonu adım adım özetleyecek olursak

  • İlk önce mesih çakrası açılır.(Çakra ağacında kalp çakrası)
  • İmgeleme ile meditasyon yapan üstünde kendisini içine alan bir piramit oluşturur.Bu piramit enerji ile dolar
  • Aynı şekilde meditasyon yapan altında kendisini içine alan bir piramit oluşturur.Bu piramit beyaz ışıkla dolar
  • Bu iki piramit mesih çakrasında iç içe geçerek üç boyutlu bir yıldız oluşturur
  • üst piramitten başlayarak alt piramite kadar inen bir tüp imgelenir bu tüp flüorasan ampül tüpüne benzer
  • Prana(kutsal ışık) iki uçtan bu tüpe yayılmaya başlar
  • İki prana akımı buluştuğu an greyfurt büyüklüğünde bir beyaz ışık küresi tüpün tam merkezinde giderek parlamaya başlar.
  • en son olarak yıldız oluşturan piramitler sağlı sollu dönmeye başlarlar.

Gelelim Nur suresi 35. ayete

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili,  içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen  mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı,nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle)misal verir; Allah her şeyi bilir.

Verilen örnek merkaba olabilir mi?

 


Savaşcı Amazon Kadınları..


AMAZON KADINLARI

Amazonlar M.Ö 1200 Yıllarında yaşamış efsanevi kadın savasçılardır. Thermedon (Terme çayı) kıyısında kurmuş oldukları Themiskyra kentinde yaşamışlardır.


Oklarının yaylarını iyi çekebilmeleri için kadınların çocukken sağ göğüslerini
kestiklerini ve bundan dolayı kendilerine "memesiz" demek olan "Amazon" adının
verildiği söylenir.Acımasız en iyi savaşçılardır 


Yunan mitolojisinde Amazonlardan savaş tanrısı"Ares" ile iyilik sever
"Harmonia" nin (Afrodit) çocukları olarak bahsedilir. Göçebeliğin hakim olduğu
avcı ve toplayıcı yaşam tarzından yerleşik hayata geçilmesi ve tarımın başlamasıyla
ortaya çıkan artı ürün toplumlara bolluk ve bereketi getirmiştir. Bereket ise, kadınla
simgelenmiş böylece Bereket Tanrıçası"Kybele" ortaya çıkmıştır.


Yerleşik hayata geçiş kadınların toplumdaki yerini etkilemiş, kadının saygınlığını ve
etkinliğini arttırmıştır.
Kadının statüsünün yükselmesi zaman içerisinde bazı toplumlarda
ana erkil yaşam tarzı ortaya çıkmıştır. Amazonlar ise bu anaerkilliğin
savaşçı şekline
bürünmüş Anadolu'daki temsilcileridir. Kadınlara verilen önemi simgelediği
içindir ki
Ana Tanrıça Kybele'ye tapmaktadirlar. M.Ö. 1200 yıllarında
yaşayan Amazonları, dünya TV'lerinde Zeyna isimli dizi filmle günümüzde
görmekteyiz.
Böylece bu dizi ile
Samsun coğrafyasında yaşayan Amazonlar hakkında çok geniş bilgi edinme
fırsatını da
bulmaktayız.


Amazonların ilginç yaşam felsefeleri çeşitli kaynaklarda çarpıcı olarak tekrarlanmıştır.
Günlük yaşamlarında erkekleri yanlarında işçi ve uşak olarak bulundurdukları, nesillerini
devam ettirebilmek için savaşlarda esir aldıkları erkeklerle beraber oldukları, ve sonrada
onları öldürdükleri rivayet edilmektedir. Törelerinde bir erkekle beraber olabilmeleri için
en az üç erkeği öldürmüş olmaları ve bu
ilişkilerden doğan erkek çocukları sakatladıkları, öldürdükleri ya da babalarına verdikleri,
kız çocuklarını
ise at sütü ve kudret helvası ile besledikleri ve güçlü yetiştirdikleri bilinmektedir.


Dünya'nın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı ile ilişkili oldukları ve tapınağı
Amazonların yaptıkları ya da orada rahibelik yaptıkları, tapınağı adak olarak kestikleri
göğüsleri ile süsledikleri efsanelerde anlatılmaktadır. Amazonların Yunan güzel sanatlarında
yer alan figürlerinde sağ omuzlarından aşağı doıru indirip, kalça üzerinden bir şeritle
bağladıkları hafif bir gömlek giydikleri,
başlarına yunan miğferi taktıkları, kol, bacak ve ayaklarını çıplak bıraktıkları görülmektedir.
Asyalılar gibi giyindiklerinde ise vücutlarını boyunlarına kadar sıkı sıkıya örtüp,
bacaklarına ise bir çesit mayo giydikleri, başlarına ise Frigya başlığı giydikleri
ifade edilmektedir. 


Amazonlar atların üzerinde semer yerine sadece bir örtü örtmekteydiler.
Atın üzerinde çok güzel ok atıp, mızrak fırlatırlardı. Tarihin ilginç ve çekici
savasçı kadınları olan Amazonlar tarih boyunca güzel sanatlara konu olmuştur.

M.Ö. 5. YY'da bir Amazon heykeli dikmesi için Efes'te yarışma açılmıştır.
Bu yarışmaya katılmış olan sanatçıların yapmış oldukları Amazon Kadını Heykelleri
günümüze kadar ulaşmıştır. Bu eserlerin en meşhurları Berlin ve Roma Copitolune
Müzelerinde yer alan "Yaralı Amazon" heykeli ile Vatikan'daki "Amasone Mattei" heykelleridir.
Ayrıca Rubens'in ünlü "Amazon Savaşçısı" tablosu da
en tanınmış eserlerden birisidir.


22 Nisan 2018 Pazar

Dünyanın kaderini değiştiren adam.Hitleri vurmayarak tarihi değiştirdi.

I. Dünya Savaşı'nda Yaralı Hitler'i Vurmayarak Dünyanın Kaderini Değiştiren Adam: Henry Tandey

I. Dünya Savaşı'nın en şiddetli çatışmalarının yaşandığı Fransa'nın Calais kentinde dünya tarihini değiştiren çok ilginç bir olay yaşanmış.

Bu ilginç olayı tarihteki ilginç bağlantılarıyla Sözlük yazarı ''ufuri'' anlatmış.

ülke dediğinin bir adı bir bayrağı olur ne güzel herkes onu kullanır. ama bu öyle değil. kimisi ingiltere diyor, kimisi birleşik krallık, kimisi büyük britanya. aynı şey değil bunlar elbet, farkları var şöyle. 

birleşik krallık: ingiltere, iskoçya, galler ve kuzey irlanda ülkelerinden meydana gelen bir ülkedir. büyük britanya ise üzerinde ingiltere, iskoçya ve galler'in yer aldığı, britanya adaları içinde en büyüğüne verilen isimdir. yani adanın ismi. ingiltere ise büyük britanya adası'ndaki en büyük ülkenin ismidir. birleşik krallık ingiltereden yönetilir evet, ama birleşik krallık içerisindeki diğer ülkeler kendi bağımsız parlamento sistemlerine sahiptirler. birleşik krallık'ın bayrağı da ingiltere, kuzey irlanda ve iskoçya'nın bayraklarının birleşiminden oluşur.

bu britanya adaları son buz devrinin bitiminden hemen sonra, yani yaklaşık 10 bin yıl önce, avrupa kıtasının bir parçasıydı. 

ısınmayla birlikte kilometrelerce kalınlıktaki buz eriyip su baskınları yaratarak manş denizinin oluşmasına yol açar. deniz 130 metre kadar yükselir ve büyük britanya adalarının avrupa kıtasından kopmasına neden olur. o güne kadar ingiltere'den fransa'ya yürüyerek gidilirken artık gidilemez olur. oluşan manş denizi savaşlarda ingiltere'yi karadan gelebilecek tehlikelere karşı koruyarak ingiltere'nin yükselişine yardımcı olmuştur. ikinci dünya savaşında dünya'nın en iyi donanmasına sahip olan ingiltere böylece almanlar'dan kendilerini koruyabilmiştir. birçok alman savaş uçağı da manş denizini geçerken yakıtı bitip denize çakılmıştır.

bundan yıllar sonra buraya denizin altından bir tünel inşa edilmiştir. aslında ilk tünel projesi 1802 yılında fransız bir maden mühendisinden gelmiştir. 

daha ortada doğru dürüst motorlu araç yok, hep at arabası, ama ona rağmen böyle bir tünel projesiyle çıkagelmiş bir amcamız. fakat savaşlar yüzünden ertelenmiş proje. ta ki 1986 yılına kadar. sonunda proje yapımına başlanmış. bir taraftan ingilizler bir taraftan fransızlar denizin altında kaza kaza birbirlerine ulaşmışlar. tünel 1994 yılında kullanıma açıldı ve ingiltere'nin dover kenti ile fransa'nın calais kentini birbirine bağladı.

calais'in marcoing kasabası, bundan yıllar önce 1918'de birinci dünya savaşı'nın en şiddetli çatışmalarından birine sahne olur. henry tandey adında bir ingiliz askeri burada savaşırken yaralı bir alman askerini görür. hemen silahına davranır ama niyeyse ateş etmez, duraklar. aslında o sıralar esir alma gibi bir durum yok yaralı yarasız görülen bütün alman askerler öldürülüyor. ama tandey o gün yeterince insan öldürdüğüne karar verip silahını indirir. askere gitmesini söyler ve alman askeri teşekkür ederek orayı terk eder. bu yaralı alman askerinin adı adlof hitler'dir. 

bir insanın yaralı birine duyduğu merhamet ve bunun milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanması... tandey elbette bunu bilemezdi, o an doğru düşündüğü şeyi yaptı. ama geriye dönüp baktığımızda aslında küçücük şeylerin ne kadar fazla insanın hayatını etkilediğini görmek ürpertici oluyor

bundan yıllar sonra 1938'de ingiltere başbakanı chamberlain, avrupa'daki olası bir savaşın önüne geçmek için hitler ile görüşmeye almanya'ya gider. başbakan hitler tarafından bavaria'da ağırlanır. burada hitler, ressam fortunino matania'nın şu tablosunu göstererek şöyle der başbakana: "bu adam beni öldürmeye o kadar yaklaşmıştı ki bir daha almanya'yı göremeyeceğimi düşünmüştüm." der.



Kendi içinden doğmak tertemiz.Ölmeden önce ölmek..

Budist öğretilerine göre saflığın sembolüdür Lotus çiçeği..Bedir Savaşı ve Lotus Çiçeği 

Lotus Çiçeği hem özellikleri ile hemde bu özellikleri anlamlandıran inanışlar ile saflığın sembollerinden en önemlisidir.Budizm’in ise kutsal sembollerindendir.Bin yapraklı lotus cennetin krallığını temsil eder.
  • Lotus çiçeği bataklığın içinden yukarılara doğru çıkarken kökleri ile yaşar, çiçek haline geldiğinde de köksüz yaşayan bir çiçektir. Ölü iken diri diri iken ölüdür…Ölmeden önce ölünüz’ün yansıması gibi
  • Lotus Çiçeği bataklıktan çıkan ama kendi kendini temizleyebilen bir çiçektir ki suyun temizlenmesine de aracı olur.Mum olmak kolay değil ışık saçmak için önce yanmak gerek’in yansıması gibi
  • Lotus Çiçeği solduğunda tekrar köklerine döner beslenir ve yukarıya çıkar.Kökü yerde başı gökte’nin yansımasıdır
  • Lotus Çiçeği kendi kendini temizleme özelliğindedir ve bu yağmur ile mümkündür.Yağmur çiçeğin üstündeki tozu kiri temizleyen bir nimettir.
Ya bu ne anlatıyor diyebilirsiniz.Bedir Savaşı 305 kişilik peygamber ordusu ile 950 kişilik kureyşlilerin arasında geçen bir savaştır lotus çiçeği ile ilgisi nedir diye merak edenler için ayetleri paylaşalım (enfal suresi)
  • 9 – O vakit siz Rabbinizden yardım diliyordunuz. O da: “Ben işte ardarda bin melekle size yardım ediyorum” diye duanızı kabul buyurmuştu.
  • 10 – Bunu da Allah size sırf bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer ancak Allah katındandır. Gerçekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.
  • 11 – O sırada size, yine katından bir güven ve esenlik olmak üzere bir uyku sardırıyordu, sizi temizlemek, şeytanın vesvesesini sizden gidermek, yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarınızı sağlam durdurmak için gökten üzerinize yağmur indiriyordu.
  • 12 – İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun”. 
Ayetlerde 1000 tane meleğin yardımından bahsediliyor.Bu melekler kalpleri yatıştırıyor ve peşi sıra bir uyku hali meydana getiriyordu. Temizlemek ve şeytanın vesvesesinden kurtarmak içinde yağmur indiriyordu…
yani ayetlerde sizinle birlikte savaşsın diye 1000 melek gönderdi gibi bir ifade siz görebiliyor musunuz? İşte Kuran’a arkasını dönenler genelde bu yorumlar yüzünden arkalarını dönüyorlar.Ayrıca son kitap olma iddiasında olan Kuran bir sayı veriyorsa onun öylesine bir sayı olduğunu düşünmekte kitaba haksızlıktır düşüncesindeyim..
1000 yapraklı lotus çiçeği Sahashara Çakra yani Kuran’da Sakar Cehennemi olarak geçen başın üst kısmında olan enerji merkezidir.Epifiz bezini etkileyen bu çakra açıldığında iç huzur ve birlik hissi sağlanır kalp korkudan arınıp sevgi ile dolar ayrıca epifiz bezinden salgılanan melatonin hormonu insanın uykusunu getirir.
Bu çakranın çalışmaması durumunda herşeyden önce ölmekten korkulur parmak uçları yani mudralarla da yakından ilgili olan bu durum parmaklarına parmaklarına vurun ayeti ile ilgilidir.
Lotus çiçeğinin temizlenmesi bahsettiğimiz gibi yağmurla sağlanır ki ayetler o durumu da es geçmeden anlatmıştır.
Sahashara’nızı açmanız dileğimle yazımı sonlandırıyorum…Unutmayın birkez açılırsa bir daha kapanmaz