Varoluş ‘bir’dir, ona analiz yoluyla yaklaşırsan, maddesel ve ölü görünür. Ona paylaşım yoluyla yaklaşırsan, yaşam ilahi bir bilinç olarak görülür.
İçinde aynı anda var olan iki âlem ya da iki boyut var. Sen ikisisin… Daima değişen bir değişen ve hep değişmeden kalan değişmeyen…
Bir şey hep aynıysa dikkat etmek için sebep yoktur. Bir şey değiştiği zaman zihnin dikkat etmesi gerekir. Bu bir boşluk yaratır ve düzen titreşir.
Bedenin farkına varıyorsun, zihnin farkına varıyorsun, çünkü onlar değişiyor. Ve sen onların farkına vardığında, onların sen olduğunu düşünmeye başlıyorsun. Onları tanıyorsun. Onlarla özdeşleşiyorsun.
Tüm tinsel çaba farklının ortasındaki aynıyı bulmak içindir. Değişenin içindeki ebediyi bulmak için, hep aynı olanı bulmak için… O senin merkezindir ve eğer o merkezi hatırlayabilirsen ancak o zaman bu teknik kolay olur.
İlk önce dostuna yabancıymış gibi bak, ancak o zaman yabancıya da dostunmuş gibi bakabilirsin. Bu ikisi ilişkidir.
Senin beklentilerini karşılayacak hiç kimse yoktur. Herkes gibi beklentilerini karşılama peşindesin.
Biri sana saygı duyuyor, bunu onun sana saygı duyduğu biçiminde anlarsan güçlük çekersin. O içindeki belli bir tezahüre saygı duyuyor, sana değil. Seni nasıl tanıyabilir ki? Sen bile kendini tanımıyorsun.
Diğerleri seninle değil, senin değişik parçalarınla iletişime geçiyor.
Merkez uzaktır. Hep öyle olmuştur. O aşkındır, o hep ötededir. Aşağıda ne olursa olsun, ona asla olmaz.
Ve bir kez doğal uzaklık duygusunu öğrenince, hiçbir şey seni rahatsız edemez. Sessiz kalırsın. Dünyada ne olursa olsun, sen etkilenmeden kalırsın. Biri seni öldürüyor bile olsa, yalnızca bedenin etkilenir. Etkilenen sen değilsin. Sen ötede kalırsın. Bu ötedelik seni varoluşa, mutluluğa, ebedi olana, doğru olana, daimi olana, ölümsüz olana, yaşamın kendisine götürür. Sen ona Tanrı diyebilirsin, Nirvana diyebilirsin. Ne dilersen… Ama çeperden merkeze gitmediğin sürece, içinde ebedi ve ezeli olanın farkına varmadığın sürece, din başına gelmemiş olur. Yaşam başına gelmemiş olur.
....
Ben açım deme. Hep içten içe bedenimin aç olduğunu biliyorum de. Bilişi vurgula. O zaman ayrım orada olur. Yaşlanıyorsun, asla yaşlanıyorum deme. Yalnızca bedenim yaşlanıyor de. O zaman ölüm anında bilebileceksin. Ben ölmüyorum. Bedenim ölüyor. Ben beden değiştiriyorum. Yalnızca evi değiştiriyorum. Bu yanım derinleşirse bir gün aniden aydınlanma olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder