---1---
Muhyiddin İbni Arabi Hazret ten Den Uzay,Uzayda seyahat ,Hz Süleyman , gemisi ve Zülkayneyn Hakkında
"Gün gelecek insanoğlu kainatta seyahat edecektir. Merih'e (Mars'a) uğradıklarında onlar için bıraktığım iz ve işaretleri göreceklerdir."
Orada bembeyaz kafûrdan bir yere girdim içinde çeşitli mekânlar vardı. Birisi, ateşten daha sıcaktı. İnsan, onun içine girer ve o ateş, insanı yakmaz. Orada bazı mekanlar ılık bazı mekanlar soğuktu…
Muhyiddîn-i Arâbî, Allah’ın (c.c) izniyle kainatta izin verilen yerlere kadar Tayy-ı Mekânla gezen kutuplardan biridir. Gezip gördüğü yerlerde geleceğin insanlarına Mars’ta olduğu gibi Selam ve benzeri izler bırakmıştır. Hatta gezdiği yerlerin tamamını “Hakikat Arzı” olarak nitelendirmiştir. Futuhat-ı Mekkiye adlı eserinin 1.cilt 8.bölümünde bu gezilerinden bahsetmiştir. [13]
Muhyiddin İbni Arabi
Mehdi Ali Resul zamanında ilim çok ilerleyecek, yıldızlar arası seyahat olacak, araba ve taşıtlar havada uçacak aynı Süleyman (as)’ın koltuğu ile havada gittiği gibi.
Abdullah Gürbüz Baba
Aşağıda yer alan Arabi´nin "Dürr-i Meknûn" adlı eserinden alınarak yorumlandı. Ama bu yorumlar günümüz çizgisine uyularak yapılmıştır.
Ulu Tanrı 18.000 alem yarattı. Birçok mahluk ile doldurdu. Kiminde melekler, kiminde türlü türlü mahluk vardır. O alemlerin birisi Zümrüd alemiydi. Onlar uça uça kendi alemlerinin hududuna geldiler ve başka bir aleme geçmeye karar verdiler. Havaya aktılar, süzüldüler, küreleri geçtiler ve geri dönmediler.
Yorum: Galaktik yolculuk daha iyi anlatılabilir mi? Kimbilir ne zaman geri dönecekler. Kimler mi? Bilmiyoruz ama belki de geldiler..
Süleyman´ın tahtı bir acayipti. Uzunluğu üç mildi. Sağ ve sol yanlarında 12.000´er kürsü vardı, buralardaki kızıl altın ve gümüş sandalyelere bilginler otururdu. Süleyman´ın bulunduğu kürsü, dört arşın (2.72 m.) büyüklüğündeydi. Kürsüde altından ve gümüşten yapılmış kutsal kitaplardan dersler veren oniki hoca vardı. Seslerini Süleyman´ın kulağına rüzgar ***ürürdü. Tahtı da rüzgar ***ürürdü. Rüzgar dört tarafından eser, tahtı ağır ağır kaldırırdı. Tahtın üzerinde sırçadan bir ev vardı ve daha onun üzerinde iki altın aslan duruyordu. Süleyman ne zaman ayağını tahta bassa, taht çevrilirdi. Aslanlar ayağa kalkar, pençelerini açarlar, kuyruklarını yere vururlardı. Süleyman ne zaman kürsüye binse, güneş yüzlüler inciler ve ateşler saçarlardı.
Yorum: Tüm anlatılanları elektromanyetik aygıtlara dönüştürün. Altın ve gümüşleri de titanyum veya diğer elementler olarak kabul edin. Ne görüyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder