Allah’ın hiçbir benzerinin olmadığı Kur’anla sabittir. (Şura, 42/11; İhlâs, 112/1-5) Nur vasfı da Allah’ın sıfatı olduğu zaman hiçbir yaratılmış nura benzemez.
مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ
Güneşin ışığı nurdur, ayın ışığı nurdur, gündüzün aydınlığı nurdur, meleklerin hamuru nurdur. Elbette Allah’ın ezeli nuru, bu nurlardan hiçbirine benzemez.
“Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nur, 24/35)
mealindeki ayette söz konusu edilen nur ifadesi gösteriyor ki, Evrendeki güneş gibi maddi; akıl ve hidayet gibi manevî bütün nurların munevviri Allah’tır.
Allah’ın mahiyeti ne cevherdir ne cisimdir ne arazdır. Dolayısyla Allah maddî nur olmaktan münezzehtir.
Manevî ve mecaz olarak “İlim nurdur, akıl nurdur, şuur nurdur, fikir nurdur, hidayet nurdur” denildiği gibi, Allah’ın sıfatları da nurdur, nuranîdir, denilir. Görmesi, işitmesi, ilmi, kudreti bizimkine benzemediği gibi, nurlu sıfatları da hiçbir şeye benzemez.
Kur'an'da Allah Teala hem nurundan, hem kendisinin nur olduğundan hem de ruhundan söz ediyor. Allah'ın nuru "Allah'ın dini, İslam" manasında kullanılıyor (Tevbe, 9/32; Saff, 61/8),
Buhari'de geçen bir hadiste de Allah'ı görmekten bahsedilirken "O nurdur, onu nasıl görebilirim" deniyor (Nur, ışık, aydınlık görülmez, o başka şeylerin görülmesini sağlar).
Ragıb el-İsfehânî'nin beyanına göre Allah'ın sıfat olarak nur; "münevvir" yani nurlandırıcı, aydınlık ve ışık verici demektir. el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde Allah'ın sıfatları arasında "nur" ile birlikte "münîr" kelimesi de geçmiştir, (İbn Mace, Dua, 10). Münir de aydınlatan demektir. Yeri, gökleri ve içindekileri nurlandıran, aydınlatan Allah'tır.
"Yer Rabb'inin nuru ile parladı." (Zümer, 39/69),
"Görmediniz mi Allah nasıl yeri, göğü birbiri üstünde tabaka tabaka yarattı ve ayı bunların içinde nur yaptı, güneşi de bir lamba yaptı." (Nuh, 71/15-16)
âyetleri bu gerçeği ifâde eder.
Allah'ın kendisini "nûr" olarak isimlendirmesi ışık verme ve aydınlatma fiilinin çokluğunu ifade etmesi içindir. Allah'ın "nûr" sıfatı, zatının nur = ışık olduğu anlamına gelmez. Çünkü nuru ve zulümâtı var eden Allah'tır (En'am, 6/1).
Maddenin en küçük parçası olan atom, pozitif ve negatif elektrik yüklüdür. Bu, bütün varlıkların, Allah'ın nurunun bir tecellisi olduğunu ifade eder. Allah, göklerin ve yerin nurlandırıcısıdır demektir.
Her şeyin zuhuru, ortaya çıkışı Allah'ın ızharıyla, maddî veya mecâzî anlamda nurlandırmasıyladır. Nurun yokluğu karanlık demektir. Kur'ân'da nûr, zulumâtın, karanlıkların zıddı olarak kullanılmıştır (En'am, 6/1). Varlıklarda nurun yokluğu, o varlığın yokluğu demektir. Varlıklara nurunu veren nurlandırıcı olan Allah'tır.
"Işığı kendinden olana [ Allaha ] hürmeten ondan önce tazimen uyanık olanlarin gunes bâtininda doguyor"
(Safagi uyandirmak nosyonu)
(Safagi uyandirmak nosyonu)
- "Allah, göklerin ve yerin nurudur,.." diye başlayan Nur Suresi 35. ayette anlatılmak istenen nedir?
- Allah'ta ruh ne demektir? Rûhî = ruhum, rûhih = ruhu, ruhuna/ruhana/ruhina = ruhumuz, Ruhullah, Ruhumuzdan üfledik, ondan bir ruh, gibi ifadeler nasıl anlaşılmalıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder