18 Ekim 2018 Perşembe

Yıldız tozu..

Kainat ve biz..Evrende hangi cevher varsa bizde de o var..Yıldızlardan Dünya’mıza ve Vücudumuza “İndirilen” Elementler
Yıldızların yapısının anlaşılmasıyla birlikte, evrende en çok bulunan element olan hidrojenin dışındaki elementlerin nasıl oluştuğu da açıklığa kavuşmuştur. Evren’deki, hidrojenden ağır, demire kadar olan bütün elementler, yıldızların içerisinde oluşmaktadır. Yani yıldızları gezegenimiz için üretim yapan birer devasa maden ocağı gibi düşünebilirsiniz.
Demirden ağır olanlar ise, bu yıldızların patlamalarıyla oluşan süpernovaların ortaya çıkardıkları çok büyük enerji sayesinde oluşmaktadır. Süpernova; enerjisi biten büyük kütleli yıldızların şiddetle patlamasıdır.

Yaşlı Büyük Kütleli Bir Yıldızın Yapısı; En içteki iki katmandaki madde miktarı, tüm Güneş’teki maddenin 10 katı kadar olabilmektedir.
Peki, bu devasa maden ocaklarında üretim nasıl gerçekleşiyor? Yıldızlara maden ocağı dedi isek madenlerin yıldızın bir yerinde zaten var olduğunu ve oradan uzaya salındığını düşünmeyin.
Yıldızlar uzaya saldıkları her şeyi kendileri üretirler, yani bir maden ocağından daha çok üretim merkezi ya da fabrikalardır aslında.
Ancak bildiğiniz fabrikalara da pek benzemezler. Fabrikalar malzeme üretebilmek için çok sayıda hammadde kullanırlar. Yıldızlarda ise ana hammadde hidrojendir. Evet, dünyanın en sade atom yapısına sahip bu element çeşitli safhalardan geçerek farklı elementlere dönüşür. En hafif gazlardan biri olan hidrojenden demir gibi ağır metallerin üretildiğini söylersek yıldızları ne kadar şaşırtıcı olduğunu fark edersiniz.
Yıldızlardaki üretimde bir fabrikadaki gibi aşama aşama zamana bağlı olarak gelişir. Aslında oldukça karmaşık peş peşe gelen kimyasal reaksiyonlardır bunlar. Biz yine de basitçe ifade etmeye çalışalım: Hidrojenler kaynaşarak (yanıp) helyumu, helyumlar kaynaşıp karbonu ve en sonunda da yanma reaksiyonları sonucu demir elementi oluşur. Her fabrikada olduğu gibi yıldızlarda da üretilen malzemeler istiflenir. Söz gelimi demirin yeri yıldızın en derinlerinde çekirdeğindedir.

Bir süpernova patlamasından açığa çıkan enerjinin zayıflaması birkaç hafta ile birkaç ay arası süre alır. Bu süre içinde yaydığı enerji, güneşin 10 milyar yılda yayacağı enerjiden daha fazladır. Süpernova patlaması, maddenin evrende bir noktadan başka noktalara taşınması işine yarar.
En içte bulunan, yanmayı tamamlamış demirce zengin çekirdek, yıldızın yaklaşan ömrünün habercisidir. Yaşam sürecinin bu aşamasındaki bir yıldız, eğer kütlesi yeterli ise patlayıp parçalanarak bir süpernova haline gelmek üzeredir. Burada ‘yanma’ diye bahsettiğimiz nükleer reaksiyonların her biri çok yüksek sıcaklık, basınç ve enerji gerektirir. Her anı planlanmış olan bu reaksiyonlar zinciri Allah’ın sonsuz kudreti ile gerçekleşmektedir.
Bu elementler yıldızlarda oluştuktan sonra uzaya dağıtılır. Yaşam için özel olarak yaratılmış ve yıldızlardan yeryüzüne indirilmiş olan elementlerin oluşumunda Allah’ın sonsuz bilgi, akıl ve kudretini görmekteyiz.
Evrende, yıldızlarda gerçekleşen ve yıldızlardan Dünya’mıza ulaşan elementlerin oranı milyarlarca yıldır Dünya atmosferinde ve Dünya’nın diğer katmanlarında sabittir ve canlı yaşamına en uygun orandadır. Vücudumuzu ve etrafımızdaki her şeyi, soluduğumuz havadaki maddenin çoğunu, yıldızlarda ve süpernovalarda oluşan elementler ve gazlar meydana getirir.Dünya’mızın en dış tabakası olan atmosferimiz; azot, oksijen, karbon ve diğer bazı gazların oluşturduğu soluduğumuz hava tabakasıdır. Soluduğumuz havada, elementler belli bir orandadır. Bu oran yaklaşık olarak % 78 Azot, % 21 Oksijen, % 0,9 Argon, % 0,034 Karbondioksit ile diğer element ve gazlardan oluşmaktadır. Milyarlarca yıldır atmosferdeki bu oranın değişmemiş olması her an Allah’ın koruması altında olduğunun delilidir. Havadaki bu elementlerin, insanların ve diğer tüm canlıların yaşamı için gerekli oranda düzenlenmiş ve yıldızlardan tam da canlı yaşamı için gereken oranda indirilmiş olması çok büyük bir mucizedir. Ayrıca, evrende Dünya atmosferinin bir başka benzerinin bulunmaması Yüce Rabbimiz’in üstün aklının ve kudretinin delillerinden sadece biridir.
Vücudumuzu oluşturan elementlerin sayıca % 62’si hidrojen, % 24′ü oksijen, % 12’si karbon ve %1’i azottan oluşmaktadır. Bu oranları topladığımızda, vücudumuzun %99′unu oluşturan elementlerin çoğunun yıldızlarda oluştuğunu söyleyebiliriz. Peki, geriye kalan %1’lik oran nelerden oluşmaktadır? Bu %1’lik oran çok küçük gibi görünse de, yaşamın olabilmesi için olmazsa olmaz yapıtaşlarıdır. Aslında sayıca % 1’i oluştursalar da, kütleleri hidrojene göre çok daha büyük olduğundan, ağırlığımızın % 1’den daha fazlasını oluşturmaktadırlar. Bu elementlerin bazısı evrende çok az miktarlarda bulunur. Günlük yaşamda da gıdalardan farkında olmadan aldıklarımız dışında pek karşımıza çıkmazlar.
Örneğin; molibden elementi, Güneş Sistemi’nin yalnızca 10 milyarda birini oluşturmaktadır. Ancak çok az miktarlarda da olsa, vücudumuzun çeşitli işlevlerini yerine getirebilmesi için gereksinim duyduğumuz bir elementtir. Bu element, Güneş’ten daha büyük kütleli yıldızların yaşamının son aşamalarında, yani yıldız ölürken oluşmaktadır. Vücudumuzda eser miktarda bulunan magnezyum elementi ise, çok daha büyük kütleli yıldızlarda meydana gelmektedir. Magnezyum, protein sentezi, kasların kasılması ve sinirler arası iletişimin gerçekleşebilmesi için hayati öneme sahip bir başka elementtir.Vücudumuzdaki molibdenin çoğu, ayrıca stronsiyum, itriyum, baryum, lantan, seryum ve kurşunun tamamına yakını, bizim yıldızımız olan Güneş’ten önce yaşamış olan yıldızların içinde oluşmuştur. Güneş Sistemimiz de, bu yıldızların küllerinden var olmuş ve bu elementler insanlara ve diğer tüm canlılara yaşam vermiştir. Şuursuz atomlardan oluşan elementleri yaşam için kusursuz bir şekilde muazzam bir dengede yaratan ve düzenleyen üstün akıl sahibi olan Rabbimiz’dir.
Allah’ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca “Ol!” demesi yeterlidir. Bir ayette şöyle buyurulmaktadır:
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)

Otomatik alternatif metin yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder