Türkiye'de Ege kıyılarında, Marmara Bölgesi'nde ve Akdeniz Bölgesi'nde deniz kıyısında binlerce yıldan bu yana zeytin yetiştiriliyor, incir yetiştiriliyor. Ve bu iki ürün çok eski zamanlarda, bazen aynı bahçe içinde, bazen de birbirine çok yakın bahçelerde ekilirdi...
Bu işlemin çok mantıklı ve çok faydalı bir yöntem olduğunu Anadolu topraklarında çok uzun yıllar yaşamış olan çiftçiler çok iyi biliyorlardı. Fakat, ne olduysa, bu ülkede yeni nesil, tecrübesi çok olan eski bilgili ve donanımlı nesille konuşmadılar.
Sormadılar, öğrenmediler, daha iyisi var mı diye merak etmediler...
Zeytin ağacı ile incir ağaçları aynı dönemde meyve veriyor...
Bu dönem, zeytin ağaçları meyve vermeye başladığı zamanda, zeytin sineğinin üremeye başladığı zamanlardır.
Zeytin sineğinin, zeytin ağaçları ve zeytin meyvesine zarar vereceği dönemlerde, iyice olgunlaşan incir ağaçlarının meyveleri bal dökmeye başlar...
İncirin balı, zeytin sineğine o kadar cazip gelir ki, bu sinekler, İncir balının yoğun kokusundan dolayı, zeytin yerine incir meyvesini tercih ederler.
Zeytinliklerdeki incir ağaçları tıpkı yüzlerce sayıda etkili paratonerler gibi zeytin sineklerini üzerine çeker.
İncir balını büyük bir iştahla yiyen zeytin sinekleri, bir süre sonra zehirlenerek ölürler. Çünkü, incir balı yemenin ayarını bir türlü tutturamazlar, yedikçe daha çok yemek isterler...
1924- 1926 yılları arasında yapılan ''Mübadele'' öncesinde Anadolu’nun Ege kıyılarında yaşayan Rumların her zeytin tarlasına mutlaka 8-10 tane incir ağacı dikmiş olmalarının nedeni de budur...
Oysa bizim ülkemizde, özellikle yeni nesil zeytin üreticilerimizin bir çoğu bu eko sistem döngüsünü ve doğal tarım gerçeğini bilmedikleri için, zeytin bahçelerindeki yüzlerce incir ağacını sinek topluyor diye kesmişler ve odun yapmışlardır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder