6 Mart 2018 Salı

Biraz da nefes doğru nefes alalım.

P2-6 NEFES ÇALIŞMASI
Adından da anlaşıldığı gibi, ikiye kadar sayarak nefes alırsınız, altıya kadar sayarak nefes verirsiniz. Bu teknikte nefes tutulmaz. Her sayı bir saniyedir. Biraz çaba gerektiren bir tekniktir. İki saniye içinde ciğerlerinizi dolduracak kadar havayı içinize çekiniz. Nefesinizi altıya kadar sayarak yumuşak ve rahat bir şekilde veriniz.
IŞIK TOPU İLE ÇAKRA ÇALIŞMASI VE ŞİFA
* Birinci çakra= Bütün dikkatinizi (omurganın tabanına) anüs ile genital organlar arasındaki bölgeye toplayın ve orada kırmızı bir ışık topunun olduğunu hayal edin.Hayalinizde canlandırma temel olarak bedensel algının ortaya çıkması için gereklidir. 2-6 nefes tekniğini kullanın, nefes vererek altıya kadar sayarken, dikkatinizi kök çakraya odaklanın.
Bu bölgede bir his algıladığınızda kırmızı "ışık topunu" (ister saat yönde, ister ters yönde) rahat ettiğiniz şekilde döndürmeye başlayın. Enerji düşünceyi izlediğinden, niyetiniz ve dikkatiniz ne kadar güçlüyse algıladığınız his de o kadar güçlüdür.
Birkaç dakika boyunca çalışın ve birinci çakranızı olabildiğince güçlü hissedin.
* İkinci Çakra= Bütün dikkatinizi göbek deliğinizin iki parmak aşağısına odaklanın. Parlak turuncu bir ışık topu düşünün. Bu çakraya enerji göndermek için 2-6 nefes tekniğini kullanın ve rahat ettiğiniz yönde ışık topunu döndürün. İkinci çakranızda mümkün olduğunca güçlü hisler algılamak için bir kaç dakika çalışın.
* Üçüncü Çakra= Bu çakra göbek deliğinizin hemen gerisinde bulunur ve buraya odaklanın . Parlak gün ışığı sarısı bir ışık topu hayal edin ve 2-6 nefes tekniğini kullanarak rahat hissettiğiniz yönde döndürmeye başlayın. Mümkün oldukça güçlü hisler algılamak için bir kaç dakika çalışın.
* Dördüncü Çakra= Dikkatinizi kalbinizin olduğu yere yönlendirin ve orada parlak, zümrüt yeşili bir ışık topu olduğunu hayal edin. 2-6 nefes tekniğini kullanın ve mümkün oldukca güçlü hisler algılamak için zaman ayırın.
* Beşinci Çakra= Boğaz bölgenizde küçük ama yoğun gök mavisi renkte bir ışık topu olduğunu hissedin. Bu topu istediğiniz yönde 2-6 nefes tekniğini kullanarak döndürün. Mümkün olduğunca güçlü hisler algılamak için zaman ayırın
* Altıncı Çakra= Bu çakra alnınızın tam ortasında bulunur ve üçüncü göz olarak anılır. Kırmızımsı mor, (Ametist rengi) küçük ve parlak bir ışık topu hayal edin. 2-6 nefes tekniği kullanarak istediğiniz yönde döndürün. Algılandığınız hissiyatı yoğunlaştırmak için birkaç dakika bu alana odaklanın.
*Yedinci Çakra= Başınızın taç bölgesinde mor bir ışık topu olduğunu düşünün. 2-6 nefes tekniği kullanarak bu bölgeye enerji gönderin ve istediğiniz yönde bu topu döndürün. Algılarınızın yoğunlaşması için birkaç dakika ayırın.
* Sekizinci Çakra= Sembolik olarak deneyimlediğiniz illüzyonun ötesindeki hakikati temsil eder. Sekizinci çakra yedinci çakranın 20 cm. kadar üzerindedir. 
Parlak beyaz bir ışık topu olduğunu düşünün. Topu 2-6 nefes tekniği kullanarak istediğiniz yönde döndüğünü hayal edin.
* Dokuzuncu Çakra= Sembolik olarak olası gerçeklikleri ve yüksek benliğinizin evini temsil eden bu çakra başımızın hemen üzerinde bulunur. Başınızın 20-25 cm. üzerinde çok parlak beyaz ışıktan bir top olduğunu düşünün. Bu topu 2-6 nefes tekniği kullanarak istediğiniz yönde döndürün. Döndürürken hayal etmekle kalmayın, bedeninizde hissedin.
* Onuncu Çakra= Bu çakra sembolik olarak olası gerceklikleri ve astral düzlemini temsil eder.Ayaklarınızın altında 20-25 cm. altında parlak beyaz bir ışık topu olduğunu düşünün. Topu 2-6 nefes tekniği kullanarak istediğiniz yönde döndüğünü hayal edin. 
* On Birinci Çakra= On birinci çakra canı ve ruhu temsil eder. On birinci çakra, sekizinci çakranın 20-25 cm. üzerindedir. 2-6 nefes tekniği kullanılarak çalışılır. (Beyaz ışık topu ile çalışılır)
* On İkinci Çakra= On ikinci çakra ise sizin Allah,Tanrı, Evren, Her Şey Olan, Yüce Ruh veya nasıl isimlendiriyorsanız onunla kişisel ilişkinizi temsil eder. On ikinci çakra isi on birinci çakranın 20-25 cm. üzerinde bulunur. 2-6 nefes tekniği kullanırken beyaz ışık topu ile aynı şekilde çalışma yapılır.
Şifa Olsun Sevgiler


Kendini zindana atmaktır bağımlı olmak.İç sesini kalbini dinle..

Her neye bağımlı yaşıyorsan özgürlüğünü kısıtlıyorsun demektir. Tüm bağımlılıklar, seni kaybetme korkusuna yaklaştırır. Bağımlılıklarından kurtulduğun vakit kaybetme korkunda kalmayacaktır. İnsanlar bilinçaltındaki bazı yoksunluklardan dolayı bir çok şeye bağımlı hale gelirler. Uyuşturucu yada yüksek dozda alkol kullanımının kendilerini daha yüksek bir boyuta taşıyacağına inanırlar. Evet bilinç değişir belki ama bu farkındalıklı bir bilinç hali değildir maalesef. Seks yada internet bağımlılığı yada bir kişiye olan bağımlılık özgürleşmenin önünde büyük bir engeldir. Özgürleşmeden kast ettiğim ise kişinin, benlik bilincidir. Hep bir şeylere tutunma ihtiyacı içerisindedir bazıları. Tutundukları şey kendilerini bilinçli farkındalıktan uzaklaştırır. Televizyona had safhada bağımlıyız. Sadece bir ses olsun diye açılır ancak özünde belki de yalnızlık ihtiyacı bile söz konusu olabilir. Her bağımlılığın özünde mutlaka bilinçaltı vardır. Bilinçaltındaki yanlış kodlar sizi yanlış eğilimlere sokar. Farkında olmadan sizi esir edebilir. Bağımlılıklar, algısal sapmalardır. Zihniniz size diretir. Çünkü algılanan şey aşırı güdülenen duygulardır. Buna sebebiyet veren ilk hareket ise düşüncede belirir. Ve içgüdüsel bir davranış sergilettirir. Oysa insan duygularını kontrol edebilen bir varlıktır. Beyin herhangi bir alışkanlığında ustalaştıkça, bu alışkanlığı bilincin dışına da yöneltir. Haliyle otomatikleşir her şey. Bu sebepten dolayı bağımlılık fark dahi edilmeyebilir. Ancak bilinçli bir farkındalıkla bunlardan kurtulunabilir. Bu da kendi gerçek ÖZ ‘ünüzü tanımakla mümkün olacaktır. Alışkanlıklar ya da bağımlılıklardan kurtulmanın tek yolu önce bu durumu fark etmekten geçer. Fark ediş ilk basamaktır. Sonrası çok fazla ruhsal çalışma ve pratikle düzelecektir. Günlük hayatta, yaparken hiç farkında olmadığımız otomatikleşmiş olan zihin hallerimize bir bakalım. Bunlara bilinçli bir şekilde yaklaştığımızda, fark ediş gerçekleşecektir. Eylemlerinizi ve güdülerinizi, gözden geçirmekte fayda sağlar. Sağlıklı bir beden ve zihin dengeniz olsun. Dengede kalmaya özen gösterin. Bedeninizi ve kendinizi sevin. Herşey sevgide biter sevmek ise beyinde başlar. Beyninizi farkındalığa alıştırın. Çünkü farkındalığınızın farkına ilk önce beyniz varacaktır. Kalbinizi sevgiye güzelliklere mutluluklara dinginliklere huzura açın. Kalbiniz sizi nereye götürüyorsa oraya gidin. Kalbinizin sesini ve sözünü dinleyin. .!

Zihin eğitimi..


Zihni eğitimek çok önemli bir olaydır.Vahşi atın üstüne binmek gibidir eğitilmeyen zihin.Seni nereye götüreciğini asla bilemezsin.Eğitilmiş zihin ise terbiye edilmiş bir vahşi hayvana benzer.Sana daima itaat eder ve senin an' da kalmanı sağlar..

Zihin Eğitimi ;
Taş ve Çimen

Zihinsel barışı elde etmek için düşünmeyi sonlandırmayı düşünmelisiniz. 
(Meditasyon Eğitimi :1 Gözler açık, sabit bir nokta ve düşünceyi sonlandırma)

Zihinsel barışımı sağlamam lazım diye kontrolsüz ve eğitimsiz bir zihne telkinler bulundurarak bastırmamanız gerekir. 
Örnek;
-Sevgiyi iç dünyamda hissediyorum.
-Tamamen sevgi kaynağına bağlıyım.
-Yaşam bana verilmiş harika bir hediye. Değerini biliyor ve mutlu oluyorum.
-Kendimi seviyor ve kabul ediyorum.
-Nefes almaya ve huzura odaklanıyorum.
-Sezgilerimi takip ediyorum ve kalbim gerçek rehberim oluyor.
-Her zaman doğru seçimler yapıyorum.
-İçimdeki gücü ve enerjiyi yaşıyorum.
-Kendime inanıyor ve güveniyorum.
-Ben eşsiz bir insanım.
-Ben aklım ile parlıyor ve başkalarına yol gösteriyorum.
-Ben önemli bir insanım ve dünya bunun farkında.

Gibi kendi kendinizi bastıracak, zihninize baskı uygulayacak sözcükler asla kullanmayın.

Kişinin zihinsel ve psikolojik sorunlarını çözümleyecek herhangi bir eğitimi almamış, duydukları ve birkaç seminer ile birkaç aylık kimin nereden nasıl öğrendiğini dahi bilmeden kaynağının geldiği yer dahi belli olmayan aldığı eğitimlere göre herhangi bir eğitim proğramınıda oluşturamayıp sadece bunu yapmanızı söyledikleri zaman;

Uygulayıcılar ise;
Sessiz ve sakince oturmanın genellikle zihnin sakinleşmesi anlamına geldiklerini zannederler ve arındırmalarını da bu yollarla yapmaya çalıştıkları için bu zihnin sakinleşmesi anlamına asla gelmez.

Bunu sizler için en basit şekliyle söyle açıklayayım.
Doğada, doğal ortamda büyüyen çimenlerin taşlık bir arazide çıktığını, yetiştiğini düşünün. Bu çimenler sanki üstünde bulunduğu bu taşı yanlarından, aralarından çıkmış gibi, aşmış gibi, örtülmüş gibidirler. Her hangi bir taşı aldığınızda taşın altında kalan kısım kısa az çıkmış veya hiç çıkmıştır. 
Neden taşın altında çimenler çıkmamıştır?

İşin aslı taşlar çimenlerin üzerlerine baskı kurduklarından dolayı çimenler taşın baskısı yüzünden çıkmazlar. 
Ne zaman ki taşı oradan kaldırırsanız çimenler taşın kapladığı alanı kısa bir süre içerisinde (hafta) çimenlerle kaplayacaktır.

İşte bu arındırmalar ve sevgi sözcükleri de sizin zihninizi geçici olarak bastırır.

Eğer taşı alırsanız, çim kısa sürede yeniden büyür. 
Çimler gibi bastırdığınız düşünceler de gerçekten öldü değildirler, onlar hala orada varlardır. 
Bilinçaltının essiz kabiliyeti ile onlar sadece bir süreliğine bastırılmış(lar)tır.

Meditasyon eğitiminizde pratiklerinizi ne kadar az yaparsanız meditasyona geçmek için oturduğunuzda aynı şey olur.

Zihin sakin gözükse de TAŞLAR gerçekten sakin değildir. Dolayısıyla bastırılmış zihinsel sessizlik kesin bir çözüm değildir. 
Gerçek bir zihinsel barışı bulmak için düşüncelerinizi geliştirmelisiniz. 
Yani, çimleri kaplayan taşlar gibi bastırılmış düşünceleri barış yolu ile sonlandırıp bir sonraki evreye geçmek için zihninizde sonlandırılmamış düşünce bulundurmamanız gerekmektedir.

Bu yapmanız geçici bir barış elde etmek için değildir.
Aksine sizlere kalıcı barışın yolunu açacaktır.

Bu çimlerin içerisinde bulunan taşları tek tek alıp çimlerin üzerini özgür bırakıp orayı hiçbir baskı kurabilecek taşlardan arındırıp öylesine bırakmak gibidir.Eğer ki;
Zihninize telkinler bulundurarak kendinizi iyi hissetmeniz aslında zihinsel huzurunuzu bozmaktır.
Çünkü;
Tarladaki çimlerin üzerine taş koymak orada çimlerin geçici olarak büyümesini engelleyecektir ama taşlar yerinden oynadığında?
Çimler tekrar büyüyecektir.

Gerçek zihinsel barışınızı elde etmek için Meditasyon pratiklerinizi daha düzenli ve daha uzun süreler yapmanız size gerçek zihinsel barışı kendi kendinize elde etmenizi sağlayacaktır.

Taşlar: Hem bastırmak için hem de zihinsel sorunlar olarak benzeteme amaçlı verilmiştir

5 Mart 2018 Pazartesi

Ölüm ve gerçekler.

Çocuklara Ölümü Nasıl Anlatabiliriz?

Bu eğitimcinin küçük yaştaki kızı, günün birinde, bir türlü yemek yemez olmuştur. Annesi çocuğa önce yemesi için yalvarmış, sonra zorlamışsa da fayda vermeyince acıkması için beklemiştir. Ancak aradan 2 gün geçtiği halde küçük çocuk, ağzına bir lokma dahi koymamıştır. En nihayet annesi çok ısrar edince, çocukcağız ağlamaya başlar ve dilinden şu sözler dökülür:

—Ne olur anneciğim sen de yeme, çünkü seni çok seviyorum.

Annesi, neden yememesi gerektiğini sorduğunda küçük kız sebebini söyler ve anne hayretler içinde kalır. Meğer küçük kız ile babası arasında birkaç gün evvel şöyle bir konuşma geçmiştir.

—Baba, niçin yemek yiyoruz?

—Büyümek için.

—Büyüyünce ne olacak?

—İhtiyarlıyacağız.

—Peki ihtiyarladıktan sonra ne olacağız?

—Ne olacak, herkes gibi biz de öleceğiz...

O günden sonra çocuk, yemek yememeğe karar vermiştir. Çünkü o, herkesin yemek yediği için öldüğünü zannedip; öyleyse yemek yemem; yemezsem büyümem, büyümeyince de ihtiyarlamam ve dolayısıyla ölmem diye düşünmektedir. Tabii kendisi ölmek istemediği gibi, çok sevdiği annesinin de ölmesini istemiyor. Bu sebeple O'nun da yememesi için, yalvarıp yakarıyor. 

Ve eğitimci bu hâdiseyi naklederek okuyucularına "Demek ki, çocuklara anlaşılması zor olan ölüm ve âhiret gibi mevzuları anlatmamalıyız" diyor.
....

Eğer siz ona "Ölüm yokluk değil!.. Hiçlik değil!... Sönmek değil!... " hakikatını ve kabir kapısının nur âlemine açılan bir kapı olduğunu anlatamazsanız çocuğun, küçücük kalbi paramparça olacaktır.
....

Halbuki ruhu, "Cennet ve ahiret inancının" nuruyla aydınlanan bir çocuğun yüzündeki acı ve keder sisi dağılacak "Gerçi çok sevdiğim oyun arkadaşım veya kardeşim öldü, ama Cennetin bir kuşu oldu; orada bizden daha iyi yaşar. Hem nasıl olsa biz de O'nun yanına gideceğiz. İleride yine onlarla beraber olacağım. Ölüm yok olmak değil ki üzüleyim. Ölüm sadece bir yer, bir oda değişikliğinden ibarettir" düşüncesi şuur ve hislerine yansıyınca, gözyaşları dinecek ve o küçücük kalbi huzur bulacaktır.

Huzur..

Huzur İçin İçinize Bakın

İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş... Hep şikayetçi, hep bıkkınmış... Bir gün melekler, mutluluğu saklamaya karar vermişler. ''Saklayalım, zor bulsunlar. Zor buldukları için belki kıymetini bilirler.'' diyerek başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş. Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi "Everest'in tepesine saklayalım", kimisi "Atlas Okyanusu'nun dibine" demiş. Tac Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, sigara paketi, lale bahçesi... Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş..

Derken, meleklerden biri "İçlerine saklayalım." demiş. "Kimsenin aklına gelmez içine bakmak…"

İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış... Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor. Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk. Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde...

Bu yüzden gözünüz hep içeride olsun. Siz dışını boş verin, içine bakın...