Bu hakîkat : bedenen ve rûhen, derece derece yükselerek nefsine hakim olmaktır.! Vicdân yâni içteki öz, zihin ve bedeni (nefis ve canı) öğretisi verilen disiplinle terbiye ederse kişinin derininde baygın (uyuyan) olan yüksek titreşimler uyanır, ererdi.! (Yâni uyuyan kundalinisini/ ateş yılanını ayağa kaldırırdı.!)Bu öğreti ile üstün bir ahlâka sahip insân, kâinatın soyut ve gizli idâreci gücüyle kendi içinden irtibat kurabilir ve diğer insânları da uyandırabilirdi.!
....
Peygamberlerin gösterdikleri mucizeleri, 7 frekansta (titreşim) ayağa kaldırıp tam yetkinliğe kavuşturdukları “Asâ”ları yâni ‘Kundalini’lerinden çıkan hikmetler ; bilinçle yönlendirdikleri hedeflerde ortaya çıkartıp insânlık için sergiledikleri eserlerdi.! İşin içyüzünde, özünde saklanan en üst derecede ermelerini anlatan sırlarıydı.! Nitekim, Kur’an’da ; en son Resûl Hz.Muhammed Mustafâ s.a.v.’e “Biz sana iki yedi ve azim olan Kur’an’ı verdik” der.!
....
“İki yedi”, kişinin içinde belkemiği denen mağarasındaki “Rûh ve Sekine” denen “Pozitif ve Negatif” ilâhi güc olan iki kutbdur..! “Çift kanal omurilik”te oturmaktadır..! “33 omurdan” oluşan çift kanal toplamında “66” eder ki bu sayısal ebced iliminde tam olarak “ALLAH” lâfzına denk gelir..! ALLAH’ın gücüne simgedir..!
....
7 frekans, “33” şerefeli, “öz”le, “RÛH”la cem olunan insân denen mabeddir, bu mânâda camidir..!
“33” şerefeden ayni anda “salât’ı doğrultarak”, Yâni “OL” deyip olduran “ses”i çıkartmaya çalışmak ve sonunda en üst frekansa çıkarak çıkartmaktır,
....
Ezoterik “Hanif Din İslâm” ekôlünde “Mîrâç” olayı, ‘belkemiğinde saklı özü’, ki Doğu ekôlü buna ‘kundalini’ deyip ; tam olarak ayağa kaldıran kişinin aydınlandığını kabul ederken, İslâm da buna “Mîrâç” kişinin içinde saklı “özüyle birleşme” diyerek tüm ekôlleri özünde örtüştürmektedir.! ‘Barış’ ve ‘teslim olmak’ da denen İslâm, kişinin özü ile birleşmesiyle, ona teslim olmasından başka birşey değildir.!
....
Kişi kendini dışa yâni yanılgılara kapatıp içe, öze açmalı ; tüm nefsani davranışlarını içindeki özü ile kontrol altına alarak içindeki hayvânları susturup hakîkat yoluna bu şekilde bilinçle adım atmalıdır.! İlerleyen safhalarda içinde saklı özü ona zamanı geldiğinde birşeyler vermeye, sessiz sesiyle seslenmeye başlayacaktır.! Kişi ilk “hakîki farkındalığını” bilinçli olarak yaşadığında artık uyanışını yapmış sayılabilir.!
....
“O”, içte saklı gücün uyarılması, ilk defa kıpırdanması ve 1. derecede veya frekansta/titreşimde ayağa kalkması birbirinden çok farklı safhalardır.! Uyarılması, kişiye o zaman kadar gördüklerinde göremediklerini gösterir, kıpırdanması yolun asıl başlangıç kapısıdır ki özü tarafından erme yoluna aday kabûl edilebileceğinin ilk işareti olarak kabûl edilebilir.
....
Sezgileri artar, hisleri kuvvetlenir, küçük vizyonlarla tanışır, geçmiş yaşantılarından ‘kesitler’ görebilir, bunları anlamaya çalışır çünkü rüyaya benzemediklerini yaşarayak müşahede eder (kişiye göre değişir), olaylardan çok önce olacakları bilmeye ve görmeye başlar.!
....
O iç boyutu görmek “Kıyâmet” denilen anı yaşamaktır.! Fizik perdenin kaldırılmasıdır.! ‘Üçüncü gözün açılmasıdır.!’ “Ölmeden evvel ölmek”tir.!
....
Kendimizi içimizde saklı kendi ilâhi özümüzle diriltmeye ve onunla soyut gerçek diri âlemde yâni iç boyutta sohbet etmeye başladığımızda ve en önemlisi de ilk görüntülerle tanıştığımızda ‘asıl uyanış’ımızı yapmış olacağız.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder