Bel ve boyun ağrıları, migren, kireçlenme (osteoartrit) gibi hastalıklarda modern tıp tarafından kabul edilmeyen alternatif tıp yöntemlerinin etkili ve emniyetli olduğu bildirildi.
Üstelik de yoga, tai chi ve akupunktur gibi alternatif tedavilerin ilaçlarda olduğu üzere hiçbir ciddi yan etkisi bulunmuyor.
Kronik ağrıya (12 haftadan uzun süren ağrı) sebep olan hastalıklar tüm dünyada çok yaygındır.
Mesela USA’ da yılda 100 milyon erişkin bu tür ağrılardan mustariptir ve bunların 40 milyonu da şiddetli ağrıdan şikâyet eder.
USA’ da son 50 senede kronik ağrılarda ilaç dışı tedavilerin etkisini inceleyen 150 randomize kontrollü klinik çalışmanın meta-analizi Mayo Clinic Proceedings’ de yayınlandı (1).
Analize göre sırt ağrısı için yoga ve akupunktur etkili ve emniyetli iken akupunktur ve tai chi diz kireçlenmelerine iyi geliyor.
Haftada 2-3 defa 1 saatlik masaj tedavisi de boyun ağrısına karşı tesirli ve güvenilir bulundu.
Migren ve şiddetli bağ ağrıları için de stres yönetimi ve gevşeme teknikleri gibi yöntemlerin etkili ve emniyetli oldukları belirlendi.
Araştırmaya göre, sırt ağrısı olanlar spinal manipülasyon, masaj tedavisi ve osteopatik manipülasyondan, fibromiyalji hastaları ise tai chi ve gevşeme tedavilerinden kısmen fayda görüyorlar.
Alternatif tıbba körü körüne karşı değilim
Dr.Küçükusta, Modern tıp okumuş ve öğretmiş biri olarak ben bu modern tıp dışı tedavi yöntemlerinin tümüne körü körüne karşı değilim.
Her şeyden önce bu yöntemlerin birbirlerinden her bakımdan farklı pek çok türü var ve bunların hepsinin aynı kefeye konulması doğru değil.
Bunların içinde modern tıbbı gerçekten de tamamlayabilecek veya destekleyebilecek uygulamalar olduğundan da hiç şüphem yok.
Meselâ, bunlardan akupunktur, hipnoz, yoga artık modern tıp tarafından kabul gören ve günümüzde bazı gelişmiş ülkelerin tıp fakültelerinde kürsüsü bile olan yöntemler.
Modern tıp ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ prensibine sıkı sıkıya bağlı bir kurumdur. Kendi öğretisinde yer almayan hiçbir tedavi yöntemini tartışmaya bile gerek görmeden kesinlikle reddeder ve bunları uygulayanları veya savunanları da gözünü kırpmadan ‘şarlatan’ ilan eder.
Oysa modern tıbbın elinin kolunun bağlı kaldığı pek çok hastalık olduğu gibi ‘kendi şarlatanlarının’ sayısı hiç de az değildir; belki daha bile fazladır.
Tabii ki modern tıptan etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış bir tedaviyi itirazsız kabul etmesini ve ona onay vermesini beklemiyoruz, ama bunları araştırıp incelemeden reddetmek de bilimsellikle uyuşmuyor.
Toplumların yüzlerce yıldan beri uyguladıkları yöntemlere en azından merak duymak, her şeyden önce bilimselliğin bir gereğidir.
Günümüzde modern tıp uygulamalarının birçoğunun bu geleneksel tedavilerden esinlendiği, faydalandığı da unutulmamalıdır (2).
Son zamanlarda toplumda giderek yaygınlaşan şöyle bir temayül var: Tomografiden endoskopiye, eforlu elektrodan anjiyoya, alerji testlerinden sintigrafiye kadar modern tıbbın tüm teşhis imkânlarından cömertçe faydalanıyor ama sıra tedaviye gelince çareyi otta, çöpte, sapta, püskülde aramaya başlıyor.
Haksız değiller çünkü modern tıp kronik hastalıkların tedavisinde akut hastalıklarda olduğu kadar başarılı değil.
Kronik ağrı sendromlarına karşı kullanılan ilaçların da hem ya hiç faydası yok veya çok sınırlı fayda gösteriyor ve hem de bunların ölüme kadar gidebilen çok ciddi yan etkileri var.
Bu meta-analiz, modern tıp tarafından aşağılanan, “tu kaka” ilan edilen alternatif tıp yöntemlerinin etkin ve emniyetli olabileceğini ortaya koyuyor.
Korkum, alternatif tıp yöntemlerinin gerek hekimler gerek mutatabbibler (tabiblik taslayan, doktor olmadığı halde doktormuş gibi davranan ve tedâviye kalkışan) tarafından suiistimal edilmesidir.
Allah bizi modern tıbbın şarlatanlarından da alternatif tıbbın hokkabazlarında da korusun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder