7 Nisan 2018 Cumartesi

Kainatın mistik yaratılışı --1


Eski bir Hindu Puranası der ki “Her şey, Brahman`ın bir rüyasından ibarettir”

Bu konuda, ünlü Upanishadlardan Brihadaranyaka ise şöyle der:

“Her şey, başlangıçta ayrışmamış bir bütünlüktü….Sonra ayrışmayla isim ve görüntü formları gibi göründü. O, ‘Ben yaratılışın kendisiyim çünkü bütün bu evreni içimden yansıttım” diye düşündü ve her şey oldu….O ayrışmamış potansiyel, kendini bilmek, kendini ifade edebilmek için hiç değişmeden, ilüzyon(maya) sayesinde, her bir görüntü ve form haline geldi böylece, ilüzyon nedeniyle, çok olarak algılandı…..Zaten her şeyi algılayan da yine O`ydu” (Brihadaranyaka Upanishad 1:4:5, 7, 10 – 2:5:19)

Hint sisteminde gerçekliğin de katmanları vardır. Nasıl ki rüyamızda yaptığımız ya da hissettiğimiz bir şey, rüyamızdayken gerçek uyandığımızda değilse, Hinduizm`e göre yaratılış da dünya gözüyle yani Maya / ilüzyon aracılığıyla bakılınca gerçek, ilüzyondan ayrı bakılınca yanılsamadır, aşağıdaki yazım, Maya yani ilüzyon gözünden bakılınca İsvara`nın (Tanrı`nın) durumunu / yaratısını /tezahürünü anlatır. Hinduizm`de bu olaya "Nihai gerçeklik" olarak bakıldığında ise, ortada yaratılış falan yoktur, sadece sonsuz Brahman vardır. Aşağıdaki yazı "rüya"nın dışından değil içinden bakılarak yazılmıştır:

Ortadoğu dinlerinde (Musevilik, Hristiyanlık ve İslam) “yaratılış” kelimesi ile kastedilen, Tanrı’nın belirli bir zamanda kendinden tamamen ayrı olarak yoktan var ettiği maddesel dünya/evrendir. Tanrı bu dinlerde, belli bir zamanda “ol” demiştir ve 6 günde dünyayı, güneşi, göğü ve yeri yaratmıştır. Bu sürece ilişkin başka bir ayrıntı verilmez yalnızca Tanrı’nın “ol” emriyle birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü...vs günlerde yarattığı göksel maddelerden, “yerin ve göğün” yaratılışından bahsedilir. Bu üç dinde de bu konuda ortak nokta, yaratılan bütün bu evrenin Tanrı’dan tamamen ayrı olmasıdır, Tanrı yarattığı şeyleri yönetir kontrol eder ancak yarattıklarıyla kendisinin hiçbir ilgisi yoktur, kendisi yarattığı evrenden tamamen ayrıdır.

Hint anlayışına göre ise Tanrı her yerdedir ve her şeydir, Tanrı evrendir ama evrenle sınırlı da değildir, evrenin çok ötesindedir ayrıca. (Panenteizm) Tanrı her bir atomun içindedir, Hinduizm’deki ünlü deyiş “Evren ilüzyondur” ifadesinin anlamlarından biri de bununla ilgilidir, aslında evrende Tanrı’dan başka hiçbir şey yok ama ilüzyon,/Maya sonucu maddeyi görüyoruz, algılıyoruz örneğin nasıl ki tırnak makası demirden başka bir şey değilse evren de Tanrı’dan başka bir şey değildir, “tırnak makası” kavramı sadece isimdir, zihinde vardır, demirin dönüşümünden ibarettir gerçek olan onun “demirden başka bir şey” olmamasıdır yanıltıcılık isimlerde ve kavramlardadır. Aynı şekilde evren de Tanrı’dan başka bir şey değildir ama aynı demirin “evrimleşerek” tırnak makasına dönüşmesi ve demirden başka bir şeye dönüştüğünün düşünülmesi gibi, Tanrı’dan özde hiçbir farkı olmayan Tanrısal enerjiler de evrimleşerek madde dünyasını oluşturmuştur ve ilüzyon sonucu Tanrı’dan başka bir şey olduğu düşünülmektedir, buna bağlı olarak da bu ilüzyondan etkilenen zihin yanılgıya düşer. Evrendeki hiçbir şey Tanrısız değildir, her şeyde Tanrı vardır, Tanrı olmayan bir şey kısır bir kadının çocuğu gibi bir “hiçlik”ten öteye gidemez. Dolayısıyla Hinduizm’deki “yaratılış” kavramı ortadoğu dinlerindekinden oldukça farklıdır. Aslında bütün bunların ötesinde, olaya "nihai gerçeklik" boyutundan baktığımızda, Tanrı`yı/sonsuz potansiyeli, sonsuz bir hamura benzetebiliriz. Hamurun çekilip içine bastırılmasıyla üzerinde ortaya çıkan sınırsız sayıda şekiller/biçimler şeklin içindeki şekiller...vs dir evren ve bizler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder