TAOCU UYGULAMANIN OLUMLU SONUÇLARI
Kişi yaşamı boyunca doğanın örüntüsüyle uyum içinde sade ve ölçülü bir biçimde Tao’yu takip ederse, eninde sonunda Tao’yu idrak edebilecektir.
“Kurtuluşa ulaştığında, usta tüylü bir elbise giyecek, ışığın üzerinde yol alacak, yıldızların üstünde seyahat edecek veya boşlukta yüzecek. Rüzgar ve ışık onun arabası, dragonlarsa atı olacak. Kemikleri yeşim taşı gibi parlayacak, yüzü göz kamaştıracak biçimde ışıldayacak, başı bir hale ile çevreli ve tüm bedeni güneş ve ay kadar güçlü doğaüstü bir ışık yayıyor olacak. Tüm isteklerini gerçekleştirebilecek ve yer ve gökyüzüne eşit bir ömürde bitmeyen bir gençliği yaşamanın tadını çıkaracak. Ayrıca, yarını bilecek, bir günde bin li kadar yol alabilecek, suya gömülse de ıslanmamayı, ateşte yürüse bile yanmamayı başaracak. Ne canavarlar, ne de silahlar ona dokunamayacak. Doğanın güçlerini ve enerjilerini yönetme erkine sahip olacak.”[8]
Ölümsüzler (hsien) için üç farklı aşama ve seviye söz konusudur. Pao-p'u-tzu’da Ko Hung bu üç seviyeyi açıklar:
Birincisi, “ölü bedenin kurtuluşu” (shih chieh), yaşam süreleri içinde bedenlerini yeterince dönüştürememiş olan ustaların içinde bulunduğu seviyedir. İnsanlar ölüm anında ya bedenlerini tamamen bırakırlar, ya da beden tamamen yok oluncaya ve kefen boşalıncaya dek arınma çalışmalarını sürdürürler. İkinci durumda bedenlerindeki fiziksel Beş Element’i daha süptil enerji boyutlarına dönüştürerek cehennemsel alanlardan korunmuş olurlar.
İkinci seviyedekiler, yani “dünyasal ölümsüzler”, ölümsüz bir beden kazanmayı başarmış ama göklere yükselememiş olanlardır. Bunlar kutsal mağaralarda, uzak adalarda ve cennet misali mekanlarda yerleşirler. Mükemmelliğin üst derecelerine erişememiş olsalar da, büyük güçlerle donanmışlardır.
“Göksel ölümsüzler”in ise metamorfoza uğramış bedenleriyle gün ortasında göğe yükseldikleri söylenir. Bunlara aynı zamanda “uçan ölümsüzler” de denir.
Tüm bunlardan başka, bir de “dünyadaki insanların ustaları” vardır. Bunlar geçiş erkini taşıdıkları halde göklerde kalmak yerine Taocu öğretileri korumak ve yaymak adına defalarca yeryüzüne enkarne olurlar. [9]
ÖZET
Bir şey yapılmaz, ama hiç bir şey yapılmamış kalmaz.
--Lao Tzu
*Wu-Wei: Çabasızlık
İlk bakışta, doğal sadelik kazanmak için bir çok karmaşık uygulamanın tasarlanmış olması çelişkili gelebilir. Zaten doğal sadelik doğuştan edindiğimiz bir kazanım değil midir ki? Buna güzel bir Taocu yanıt, “hem evet, hem hayır” olacaktır.
Taocular yeni doğmuş bebek kadar saf ve arı olan doğal halimizi “İşlenmemiş Kalıp” olarak tanımlarlar. Peki ama kaçımız saflığın bu doğal halini beden hareketlerimizde, enerji akışımızda veya yüreğimizde korumayı başarabildik? Çoğumuzun doğal dediği, aslında doğal değil, salt alışkanlık örgüleridir. Hem çevremizdeki doğal dünyayla, hem de kendi gerçek, saf ve kutsal yanımızla olan ilişkilerimiz açısından doğal olana temasımızı yitirdiğimiz bir gerçek.
Her sanat alanında çabasız ve mükemmel bir beceri seviyesine ulaşmak, yıllar süren disiplinli bir eğitim gerektirir. ‘Çabasızlık’, sadece temel unsurlar kalana dek gereksiz olanları atmayı içeren bir saflaşma sürecidir. Bir zamanlar Picasso hakkında bir film seyretmiştim; 80’li yaşlarındaydı ve muhteşem bir duvar muralını on dakikadan kısa bir sürede bitirmişti! Yaptığı iş öyle kolay görünüyordu ki! Ama bildiğimiz gibi Picasso’nun fazlasız ve eksiksiz böylesi bir denge ve estetik şaheserini çabucak yaratacak derecede bir yetiyi kazanması, onlarca yıllık disiplinli bir çalışmanın ürünüydü.
Eğer resim sanatında ustalaşmak bu kadar uzun sürüyorsa, bir de kendimiz hakkında yetkinleşmek için, bedende, konuşmada ve düşüncede dengelenmemiş alışkanlıklarımızı terketmek, “Kaynağa Dönmek”, yeniden “İşlenmemiş Kalıp” olmak için ne kadar zaman gerektiğini düşünün! Yine de benim eski Tai Ji ustam Shing’in bir seferinde bana söylediği gibi, “Zaman nasıl olsa geçiyor; hiç olmazsa bu arada bir şeyler öğreniyor ol!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder