The Lost Years of Merlin adlı kitaba göre Merlin’in annesi Elen (başka bir kaynakta Aldan diye geçer), Yahudilik, Hıristiyanlık ve Druid anlayışını birleştirerek kendine yeni bir bilgelik oluşturmuştur. Oğlu Merlin’i de buna göre eğitmiştir.
Merlin hakkında değerlendirme yaparken şu tespitler göz önüne alınmalı: “Merlin ne tamamen karanlıktır ne de tamamen ışıktır; o tam olarak bir insan da değildir bir tanrı da; o gerçekten yaşlı da değildir genç de değildir.” Bu tespit Kâse hikâyelerinde, Katharlar’da, gnostiklerde, düalistlerde görülen kaırşım özelliğiyle paralel görünmektedir.
Dünyanın en ünlü gizemleri yapılarından biri olan Stonehenge, ilk olarak Robert de Baron’un ifade ettiği şekliyle Merlin’le özdeşleştirilir.Stonhenge adı “asılı taşlar” anlamına gelmektedir. Ancak Arthur efsanesindeki önemli büyücülerden biri olan Merlin’in bu yapıyla ilişkilendirilmesi, bazı soruları beraberinde getirmektedir. Çünkü bu gizemli yapı, Arthur efsanesinin geçtiği dönemden çok çok önce Britanya’da mevcuttur.
- Atlantisli Osiris Rahibi
Merlin’in Stonehenge’le özdeşleştirilmesi, pek çok ihtimali ve senaryoyu gündeme getirir.
Stonehenge, hakkında yapılan spekülasyonlar itibariyle Mısır Piramitlerine benzer. Örneğin Mısır Piramitlerinin taşlarının büyücüler yoluyla hiç dokunmadan yerlerine konduğu çeşitli kaynaklarda geçen bir iddiadır. Buna benzer şekilde Stonehenge’i oluşturan taşların da Merlin tarafından uzaktan hiç dokunulmadan yerlerine yerleştirildiği, bu gizemli taşlara dair öne sürülen iddialardan biridir. Merlin’in Süleyman zamanındaki bilgeliğe ve Mısır’la özdeşleşmiş yeteneklere sahip olması, onun Kayıp Kıta Atlantis’e dayanan bir köke ve Mısır’da inisiye edilmiş bir Osiris rahibi olduğu sonucuna sebebiyet verebilir. Benim tahminim bu kadar büyük büyü gücüne sahip bir kişinin böyle bir kökene sahip olması, olmamasından çok daha büyük bir ihtimaldir. Ki zaten göründüğü kadarıyla o, Britanya ormanlarında kendini yetiştiren bir şamandan daha ötesidir. Bu konuda çok eminim.
Merlin’in Atlantisli olduğunu sadece büyü yetenekleriyle değil, Keltlerin Avalon Adası’na dair inançlarından da çıkarılabilir. Onlar kendilerinin Avalon’dan geldiklerini belirtirler. Avalon’ın olası yerleri göz önüne alındığında bu adanın Britanya’nın batısında veya güneyinde olduğu anlaşılmaktadır. En fazla kabul edilen konuma göre Atlantis de Britanya’nın güneybatısındadır. Yani Keltler Atlantisli olabilir.
Avalon, Kral Arthur Efsanesi’nde de önemli bir rol oynamaktadır. Arthur yaralandığında sadece ehil kişilere görünen bazen sisle kaplı olarak resmedilen Avalon’a götürülüyordu. Coğrafi benzeşmeden yola çıkarsak, Avalon’un aslında Atlantis olduğu ve oraya sadece ehil kişilerin veya farklı bir anlatımla inisiyelerin gidebildiği sonucuna ulaşılabilir. Arthur ve Merlin’in kendi dönemlerindeki profillerine baktığımızda onların inisiye derecelerinin çok çok yukarıda olduğu anlaşılmaktadır.
Atlantis, Mu kıtasının bir kolonisiydi, Mısır da Atlantis’in kolonisiydi. Atlantis zamanla bağımsızlaştı. M.Ö. 10.000-12.000 dolaylarında büyük bir tufan neticesinde Mu ve Atlantis battı.
Osiris, o dönemde bozulmuş Mu dininde reform yapan bir bilge ve din adamıdır. Mu rahiplerinin bozduğu dini tekrar tek Tanrılı hâle getirmeye çalışmıştır. Yaptığı reformlar nedeniyle dinin yeni şekline “Osiris dini” adı verildi. Bu dini Mısır’a taşıyan Hermes oldu. Hermes’in Mısır’daki adı Thoth’du. İbraniler’in Enoch peygamberinin ve Kur’an’da ismi geçen İdris’in de aslında Thoth-Hermes olduğuna dair güçlü emareler vardır.
Atlantis genelikle ileri medeniyet olarak anlatılmaktadır. Efsaneye göre Atlantis’te günümüzde dahi ulaşılmamış veya yeni yeni ulaşılan teknolojiler vardır. Örneğin elektirk, atom, güneş enerjisi daha o dönemlerde kulanılıyordu ve üzerinde araştırmalar yapılıyordu. Cihangir Gener’in aktardığına göre Atlantis yok olmadan önce rahip sınıfı bozulmuştu. Fakat içlerinde ışık rahipleri ve bilim adamı olan rahipler bozulmamıştı. Bu rahipler zamanla gizlenme ihtiyacı hissettiler. Bilim adamı rahiplere mason deniyordu. Bu masonlar aynı zamanda bugünkü anlamıyla taş ustası ve mimardılar. Gener’in aktardığına göre Mason kelimesi, tanrının eril, dişil yönlerini ve ilahi kelamı ifade eder. M, Mu kıtasını; A, Atlantis’i; Son, ilahi kelamı sembolize eder. Oğul ve güneş olarak kullanılan kelimenin kökeni buraya dayanır. Son aynı zamanda Osiris’i sembolize eder. Mason denilen rahipler, topluma öncülük eden Osiris rahipleridir.
Eldeki ipuçları, efsaneler ve ihtimaller işaret etmektedir ki, Merlin, Atlantisli bir bilim adamı rahip yani masondur, Osiris rahibidir. Mısır’a çok büyük ihtimalle Hermes’le beraber göç etmiştir.
Atlantis ihtimalini doğru kabul edildiğinde Merlin’in şöyle bir serüveni karşımıza çıkar: Mu > Atlantis > Mısır > Filistin > Britanya
Atlantis kıtası batmış olmasına rağmen Merlin yaşadığına göre o, Atlantisliler tarafından kolonileştirilen Mısır’a ya da Aztek ve Maya gibi kolonileştirilen yerlere göç etmiştir. Fakat Süleyman ve Britanya bağlantisinin gösterdiği gibi o, büyük ihtimalle Mısır’a gitmiştir. Direkt olarak Filistin diyarına gitmesini zayıf olarak görüyorum çünkü onun piramitlerde görev aldığını düşünüyorum.
Hermes’in veya diğer adıyla Thoth’un tanrılaştırıldığı düşünüldüğünde bölgede kalıcı izler bıraktığı anlaşılmaktadır. Mısır’da büyücülerin olduğu bilinse de Merlin ismine rastlamayız. Sezgilerim beni yanıltmıyorsa o, piramitlerin inşasında görev aldıktan sonra Filistin’e gitti.
Merlin, piramitlerin inşasında görev aldıkran sonra tekrar inisiye olmuş olabilir. Böylelikle kamil insanlığı tamamlanmış ve İbranilerin deyimiyle “Hiram” veya Türkçe “ermiş insan” olmuştur. Osiris rahiplerinin aynı anda büyücü, rahip, astrolog, simyacı, kahin oldukları düşünüdüldüğünde zorlu sınavlar geçtikten sonra bu yeteneklere ulaştıkları sonucuna ulaşılabilir. Merlin için de piramitler, yeni yeteneklerin kapısını aralamış olabilir veya mevcut yetenekleri için bu piramitler fırsat sunmuş olabilir.
Merlin’in Süleyman’ın emrinde çalışması, onun dinen bozulmadığını gösterir. Bu durum onun neden Mısır’dan ayrıldığını da gösterir. Mısır halkı Hermes-Thoth’u tanrılaştırırken, hâliyle Merlin’in orada kalması mümkün değildi. Burada meçhul olan şeylerden biri onun tam olarak ne zaman Mısır’dan ayrıldığıdır. Merlin sadece Süleyman zamanında değil babası Davud ve öncesinde de gitmiş olabilir. Bu durum Arthur ve Davud benzerliğini de açıklayabilir.
Süleyman Mabedi’ni yapanların Yahudi loncalar olduğu ve onların kökeninin de Mısır olduğunu düşünülürse Merlin de Yahudi loncalar vasıtasıyla Filistin’e gitmiş olabilir. Ama söylediğim gibi o, Süleyman, Davud, Musa, Yakup ve İbrahim’den bile önce Filistin’e gitmiş olabilir. Bu noktada karşımıza çıkan sorulardan biri daha önce de söylediğim gibi onun nasıl bu kadar uzun yaşayabildiğidir. Bu sorunun cevaplarından biri yukarıda ele aldığım gibi onun cin olma ihtimalidir. Belki de insanların içerisinde insan suretinde sızmış bir canlıdır. Veya illa başka bir canlı olması gerekmeksizin ilim sahibi bir insan da olabilir.
Merlin, tanrının canlılara verbileceği ilmi göstermesi açısından son derece önemli bir isimdir.
Merlin’in dinen bozulmamışlığı benim açımdan bir diğer ihtimali ortaya çıkarır: Peygamberlik
- Peygamberlik İhtimali
Merlin’e atfedilen özelliklerden birinin peygamberlik olduğu zaten biliniyor. Merlin, farklı kaynaklarda genel olarak yedi şekilde karşımıza çıkar: Ormanlarda yaşayan yabani adam, mükemmel çocuk, peygamber, şair, danışman, büyücü ve aşık.
Geçmiş atıflara rağmen benim burada bahsetmek istediğim konu onun hak peygamber olabileceğidir. O, ona atfedilen güçlü paganik öğelerin dışında gerçekte insanları tek tanrıya inanmaya davet eden biri olabilir. Tarihte bu tarz örneklere çok rastlarız. Çok tanrılara tapan insanları uyaran uyarıcıların öğretilerinin zamanla onun takipçileri tarafından bozulması sık rastlanan bir olaydır. Buna verilebilecek tipik örneklerden biri olarak İsa söylenebilir. Tek tanrıcılığı, tevhidi yaymak isteyen İsa, insanların aşırı sevgisinden dolayı kendisi de zamanla tanrılaştırıldı. Diğer örnek olarak Buda verilebilir. Onun aslında çok tanrılı durumda olan Brahman dininde tek tanrılığı yaymak için reform yapmaya çalışan biri olabileceği daha önce dile getirilmişti. Merlin de bu tarz birisi olabilir ve zamanla İsa'nın ve Buda’nın takipçileri gibi onun da öğretisi bozulmuş olabilir.
Nahl Suresi 36. ayet, dünya çapındaki belli başlı bazı isimler için çeşitli ihtimalleri gündeme getirmektedir. Ayet şöyle: "Andolsun biz, her millet içinde: "Allah'a kulluk edin, şeytân(a tapmak)dan kaçının" diye bir elçi gönderdik. Onlardan kimine Allâh hidâyet etti, onlardan kimine de sapıklık gerekli oldu. İşte yeryüzünde gezin de bakın, yalanlayanların sonu nasıl olmuş!"
Sadece Buda için değil Oğuz Han, Konfüçyüs, Merlin, Sokrates veya toplumların hafızasında yer etmiş diğer isimler için de pek çok ihtimal önümüzde durmaktadır. Aynı Hz. İsa örneğinde olduğu gibi bir kişi tarafından insanlara getirilen hak din, zamanla onun takipçileri tarafından bozulmuş olabilir.
Merlin genellikle Kelt paganizmiyle özdeşleşmiş bir isimdir. Bu yüzden onun insanları tek bir yaratıcıya çağırması zor bir ihtimal gibi durmaktadır. Fakat yeteri kadar elimizde belge ve doküman olmaması ve genellikle kendisinden çok sonraki hikâyelerde yer alması, topluma öncülük ettiği fikirlerin zamanla değişmesine ve bize yanlış olarak aktarılmasına sebep olmuş olabilir.
Merlin'e atfedilen pagan öğeleri dışındaki özellikler, bilindiği anlamdaki peygamber tipolojisine uygundur. Ayrıca, Ortadoğu haricinde de peygamber çıkabileceğini göstermesi açısından önemli bir sorgulama kaynağıdır.
Peki saydığım bu üç ihtimal de doğru olabilir mi? Bence evet. Merlin, Mu ve Atlantis kökenli bir cin ve peygamber olabilir. Fakat o, bildiğimiz anlamda belirli bir dönemde beirli kesime gönderilmiş değildir. O, farklı toplumlarda farklı kılıklarda farklı bölgelerde görevlenderilmiş olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder