İç Ben' in ortaya çıkmasına izin vermek
Yunus'un da anlatmaya çalıştığı nefs-ruh mücadelesi,
modern psikolojide "iç ben" -"dış ben" şeklinde ortaya konulmuştur.
İnsana dönmek, insanda başka insanlarla,
kainatla ve Tanrı ile birleşen bir iç ben keşfetmek,
ruhun yüceliğine ve ebediliğine yükseltnek fikirleri Sokrat'tan Pascal ve Bergson'a Heidegger, Jaspers, Jung, Rogers, Maslaw ve Fromm'a kadar ruhçu ve varoluşçu birçok batılı filozof ve psikologların temel düşünceleridir.
İnsanın içindeki bitmek bilmeyen arayışın
anlamı sorgulandığında,
Viyana eğitimli bir psikiyatrist H.Kohut,
insanın kişilik gelişiminin
birbirine paralel iki yönden ele alınabilineceğini savundu.
Freud "ben-ego" yönünü araştırmış
ve yapısal teorisini oluşturmuştu.
Bununla birlikte, Winnicott, Jung, Hartınann gibi araştırmacılar insanı, "benlik" (self) açısından anlamaya çalışmışlardı.
Kohut bu alanda çalışmalara devam ederek,
"benlik psikolojisi / self p.sychology''nin temellerini attı.
Kohut'a göre benlik,
temel gerçeklik duygusunu veren;
amaç, anlam, arzu, ihtiras, emel ve idealleri oluşturan
bir yapıya sahiptir.
Kohut, benliğin merkezinde
dinamik bir çekirdek alan olduğunu fark eder
ve burayı çekirdek benlik (nuclear self) diye tanımlar.
Bu çekirdek, iki kutuplu bir süreçtir.
Bir kutbunda temel arzular (basic ambüions),
diğer kutbunda ise temel idealler ve emeller yer alır.
Bu iki kutup arasında bir gerilim söz konusudur
ve insan emellerine ulaşarak bu gerilimi aşmaya çabalar
Jeffers yaşadığı doruk deneyim sonucunda
benliğinde iki boyut olduğunu
keşfetmiştir:
Bunu şöyle ifade etmektedir:
"Her birimizin içinde sevgi, koruma, sezgi, güç, değer bilme, neşe, mutluluk ve minnettarlık gibi ilahi değerlerin kaynağı olan bir yerin bulunduğunu düşünüyorum.
Pek çoğumuz benliğimizin manevi bölümü olan
üst benliğe giden yolu araştırmak
konusunda direniyoruz"
Psikolog Abraham Maslow 1960'lı yıllarda sağlıklı insanları incelemiş ve bunlardan pek çoğunun, korku ve ayrılık duygularının ortadan kaybolduğu bu tür mistik deneyimler;
korkuyla karışık hayranlık ve çok yoğun sevinç anları yaşamış olduklarını saptamıştır.
Söz konusu kişiler,
evrenle bir olma heyecanını yaşadıklarını ifade etmişlerdir.
Maslow, bu tür doruk deneyimleri,
her bireyin istese de yaşayamadığını belirtiyor.
Bu tür tecrübeler bir anda yaşanıveriyorlar..."
Prof. Dr. Öznur Özdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder