Tarihte bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı ünvanını taşıyan,
yaygın olan kanaate göre, Celâleddîn Rûmî, Yunus Emre, Seyyid Muhammed bin Seyyid İbrâhim Ata gibi Anadolu ekolleriyle Anadolu Alevîliği üzerinde şiddetli tesirler meydana getirmiş , soyu Muhammed Hanefi kanalıyla Hz.Ali’ye dayanan AHMET YESEVİ (Ata Yesevi )
Türk halk sufilik geleneğinin kurucusu; Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, insanlara “hikmet”leri aracılığı ile damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan Erenleriyle dünyanın dört bucağına ulaştıran; Türk diliyle yazdığı hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine büyük katkısı olan, “Pîr-i Türkistan”, Büyük Veli, öncü şair...
Manevî eğitimini Yesi’de devrin meşhur mutasavvıfı Arslan Baba’dan almıştır. Daha sonra Buhara’ya giderek Yusuf Hemedani’nin yanında manevi eğitimini tamamlamış ve onun ölümü üzerine 1160’da halife olmuştur. Bir süre sonra da Yesi’ye dönerek, hayatının kalan kısmını insanları irşatla geçirmiştir.
Altmış üç yaşına geldiğinde tekkesinin avlusuna yaptırdığı çilehaneye girmiş ve ömrünü burada tamamlamıştır. Türbesi, Türkistan şehrindedir.
Hacı Bektaşı Veli de Türk Tassavuf düşüncesinin Piri Ahmet Yesevi’nin yetiştirdiği büyük Türk düşünürüdür
(Kendisi Hanefî mezhebinden olan Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş’den daha önce doğmuş daha önce de hakka yürümüş. Ancak, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş’a oğlu Haydar Sultan’la müsaip kardeşliği yapmasını istemiştir. Haydar'ı kurtarması için rum diyarı olan Anadoluya göndermiş ancak Haydar’ın ölümü bu dileğin yerine gelmesini engellemiştir)
Yahya Kemal, Ahmet Yesevi’nin Türk tarihi bakımından önemini; “fiu Ahmet Yesevi kim, bir araştırın, göreceksiniz, bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız.” sözleriyle ifade eder.
Ahmet Yesevi Eserlerini de anlaşılır olmak uğruna Türkçe yazmış.
İlk adı “Yesî” olan Türkistan şehri, dünya Türklüğünün ortak manevi atası olan Ahmed Yesevî’nin şehridir.
Örnekler, Yesevî’nin temsil ettiği İslam’ın, var olan inanç sisteminin tamamen terk edilmesini şart koşmadığını ortaya koymaktadır. Bu yüzden bugün yalnızca Kazakistan’da değil, eski Türkistan toprakları üzerinde yaşayan Türk topluluklarının çoğunda Şaman geleneklerinden izler görülür. Üstelik bu uygulamalar, Ahmed Yesevî’nin izinden gidenlerce Anadolu’ya ve Balkanlar’a da taşınmıştır.
Ahmed Yesevî, öğretisini “Dört Kapı” olarak bilinen şu ilkeler üzerine kurmuştur:
Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat. Dört Kapı İlkesi, Hacı Bektâş Velî’nin öğretisine de temel oluşturur.
Ahmed Yesevi" Fakr-nâmesi"nde ve Hacı Bektaş Veli" Makalat"ındai “ dört kapı-kırk makamı” belirtirler.
Hacı Bektâş Velî, her bir kapıya onar makam ekler ve “Dört Kapı, Kırk Makâm” olarak adlandırılan ilkeler bütününü ortaya koyar.
Yesevilik Tarikatı da ilk Türk tarikatı olma özelliği taşır.Daha sonraları Nakşibendilik için de bir prensip olarak kabul edilir.
Yunus Emre, bir Ahmed Yesevî öğrencisi ve Yesevî izleyicisidir. Şiirlerinin ilham
kaynağı Ahmed Yesevî’dir ve hatta bazı şiirleri Yesevî Hikmetlerinin tekrarlanmış şeklidir.
Sözgelimi Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’indeki;
“Işkıng kıldı şeyda mini
Cümle alem bildi mini
Kaygum sinsin tüni küni
Minge sinok kirek sin...”
mısraları, Yunus Emre Divanı ’nda;
“Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım tünü günü
Bana seni gerek seni”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder