Aşk kontrol edilemez; ısmarlamayla ortaya çıkmaz. Bir kere yok olduğunda da, geri getirmenin yolu yoktur. Ancak rol yapabilirsin, ikiyüzlülük yapabilirsin.
Sadakat tümüyle başka bir şeydir. Senin zihnin tarafından üretilir, seni aşan bir şey değildir. Belli bir kültürün eğitimidir, herhangi bir eğitim gibidir. Rol yapmaya başlarsın ve yavaş yavaş kendi rolüne inanırsın.
Sadakat der ki; daima, hayatta ve ölümde, kendini birine adamalısın, kalbin bunu istese de istemese de. Psikolojik bir köleleştirme yöntemidir.
Aşk özgürlük getirir.
Sadakat kölelik getirir.
Görünüşte benzerler; derinde tam zıttırlar, tamamen zıt. Sadakat rol yapmaktır; onun için eğitildin.
Aşk çılgındır; bütün güzelliği çılgınlığındadır. Nefis kokulu bir meltem gibi gelir, kalbini doldurur, ve birden, çölün olduğu yerde, çiçeklerle dolu bir bahçe belirir. Ama nereden geldiğini bilmezsin ve onu getirmenin mümkün olmadığını da bilmezsin. Kendiliğinden gelir ve varoluş istediği sürece kalır.
Ve tıpkı günün birinde bir yabancı gibi, konuk gibi nasıl geldiyse; başka bir gün de aniden gider. Ona yapışmanın, onu tutmanın yolu yoktur.
Toplum bu türden öngörülmez, güvenilmez deneyimlere dayanamaz. O, garantiler, güvenceler ister; o yüzden sevgiyi hayattan tümüyle çekmiş ve yerine evliliği koymuştur. Evlilik sadakati tanır, kocaya sadakati; çünkü bu, resmi bir şeydir ve elindedir … ama sevgiyle karşılaştırınca hiçbir şeydir; sevgi okyanusunun yanında bir çiğ damlası bile değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder