18 Mart 2018 Pazar

Dünyaya nasıl vatan savunulur (bu topraklar için can verilir) ve savaşılır öğrettiğimiz gündür..Mekanınız cennet olsun hepinizin..


ÇANAKKALE DESTANI

Hilâl şunu nakleder her göğe çıkışında:
Bundan yıllarca evvel İstanbul’un dışında

Üç denizi seyreden bir eski kale vardı;
İçinde pek mübarek bir evliya yatardı.

Yalçın duvarlarını aydınlatırken gurup
Uzaktan bakılınca bu kale bağdaş kurup

Tepelere oturan bir devi andırırdı,
En cesur yüreklerde korku uyandırırdı.

Nur inerken semadan karanlık mazgallara
Yeşil sarıklı bir pir bürünerek allara

Göğsünde bir ay yıldız her gece zikrederdi
Burası mukaddestir, kimse giremez! derdi.

Velinin kudretine inanmayan dört çapkın
Bu kaleye ettiler köleleriyle akın

Sanki bir an içinde çalkalandı bir deniz
İçten gelen bir dua dolaştı dehliz dehliz

Göster bu kâfirlere kudretini Yarabbi!
Birdenbire yıkıldı kale dağ göçer gibi

Dört çapkın kölelerle taşlar altında kaldı.
Karanlıklar boşlukta sallanarak alçaldı!

O gece evliyanın ruhu uçtu Allah’a!
Hiç kimse yaklaşmadı bu kaleye bir daha...

Nâzım Hikmet Ran.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder