13 Mart 2018 Salı

--2

Ama o sizin tanrınız anlamında bir tanrı değildir. O, ‘’Ben seni yarattım ve senin yapacağın şey budur. Eğer senden istediğim gibi davranmazsan, seni yok edeceğim’’ diyen bir teknolojiye sahip olan gelişmiş bir uygarlıktır. O korku ile hizmet etmekti ve bugün hala varlığını sürdürmektedir. O, dini köklerinize bağlı olarak, sizin içinizde yaşar. Tanrı’dan korkmak, bugün kültürel köklerinize bağlı olarak, sizin içinizde varlığını sürdürür. Eğer biz Tanrı’dan korkarsak onu nasıl sevebiliriz? Bazı dinlerde yer alan ve tüm mütevazı insanların o Tanrı’ya (ve o tanrılar bu dünyadan ayrıldıklarında, hala onlarla iletişimde olan rahiplere) hizmet etmek zorunda olduklarını söyleyen anlayış bundan kaynaklanır. Böylece rahipler emirleri verir ve herkes o emirlere itaat ederdi.

O zeki varlıkların hiçbiri, hava koşullarına dayanma, yiyecek yetiştirme gibi ihtiyaçlarında dolayı, kendi adına düşünemedi. Yiyecek ve barınak kaynağı, hava koşullarından korunma, sadece bu tanrıların gücü dahilindeydi ve eğer o tanrılar gitmişlerse, o insanlar aç kalacak ve korunmayacaklardı. Korunmama korkusu, ‘’Tanrı’ya hizmet etme, Tanrı’dan korkma ve Tanrı tarafından korunma’’ dini kavramı içinde de bir dinamiktir. Bu kavram uzaylı bir ırktan gelir.

Ben size bu hayatınızda Tanrı’yı göreceğinizi neden söylüyorum? Çünkü bu zamandan sağ salim çıktığınızda, Aden’de, Afrika’da, Yucatan’da ve Hindiçin’de bedenlerinizi kimin tasarladığını, kimin yarattığını göreceksiniz. Onlar büyüktürler, onlar devlerdir. Etkileyicidirler ve uzay giysileri giyerler. Onlar ışıkta yolculuk yaparlar. Işık yapay bir çevredir. Siz onları görecek ve görünümünüzü kimden aldığınızı bileceksiniz. Bedenlerinizi çok uzun zaman önce yaratmış ve sizin gelişmenize izin vermiş olanlar kudretli genlerdir. Bu sadece bir uzaylı toplumdur, ama o kendini size gösterecek olandır.

Bu arada onların sorunları vardır; sizin de vardır. Şu anda onların sizi (geçmişte, ruhun ve özün geri döneceğini bilerek, birçok bedene yaptıkları gibi) tekrar yok etmelerini önleyen şey, muhteşem bir değişimin meydana gelmiş olmasıdır. Deneyimlerin en kötüleri bir amaca hizmet etmiştir. Bu toplumda siz artık yaratıcınız olarak bu varlıklara tapmıyorsunuz. Çünkü siz, yetersiz ve zayıf bir biçimde de olsa, onlar gibi tanrısal olduğunuz kavramını benimsediniz. Değişmiş olan budur.

Sizin göreceğiniz varlıklarla ilişkinizdeki bu değişim dünya dinlerinden çok farklıdır. O, şimdiki kültürden, inançtan ve yönetimlerden çok farklıdır. Siz dini bir kişi olduğunuzda, sevdiğiniz için değil, işkenceden korktuğunuz için Tanrı’ya hizmet eder ve ondan korkarsınız. Kutsal kitaplardaki tanrıların kaprisli tanrılar olduklarını bilirsiniz. Onlar daha önce sizi ikinci kez düşünmeden yok etmişlerdir. Bunu tekrar yapmakta da hiç zorlanmazlar. Ve sizi orada sadece onlara yararlı olmanız için tutmuşlardır. Siz onlara hizmet ettiğinizde, kendi tanrısallığınızı inkar etmektesinizdir. Ben onların ne kadar uzun boylu olduklarını umursamam. Gemilerinin ne kadar parlak olduğunu umursamam. Bu, homojenleşen ırkların tekamülde ortaya çıktıkları, bir araya geldikleri ve sahte dinlerin doğasını ve kutsal emanetlerini sorguladıkları bir zamandır.

Sizi Niburu çocuklarından farklı kılan işte budur. Siz onlara benziyor olabilirsiniz, ama artık onlara hizmet etmezsiniz. Kutsal Öz’ün ateşi ortaya çıktığında ve mevcudiyetini bilinir kıldığında, içinizdeki Tanrı ortaya çıkmaya başlar. Şimdi siz asil bir türsünüz ve onlar için geçerli olan aynı kurallar, şimdi sizin için de geçerli olmalıdır. Eğer siz ağaçtan ağaca sallanan değersiz insanlar olsaydınız (ki çoğu insan hala bunu yapmaktadır) durum farklı olurdu. Ama siz uyandığınızda bir daha asla köleleştirilemezsiniz. Bir türün içinde Tanrı uyandığında onları artık köleleştiremeyeceğinizi ifade eden bu yasa yadsınamaz. Niburulular sadece, sizin genetiğinizi aldığınız, size genetik benliğinizi bağışlayan varlıklardır. Onlar tanrı değil, bilinçli, tanrısal varlıklar olarak görülmelidirler.

Bu varlıklar geri dönüyorlar. Onların geri dönmeleri gerekiyor ve geri dönmeleri onlara söylenmiştir. Onların yaptıkları şeyin sonuçlarına tanık olmaları ve kendi umursamazlıklarının herkesi yaşamsız bıraktığı yerde, diğer ırkların şefkati bulmalarına izin verdikleri için kısmen takdir görmeleri gerekiyor. Anunnaki’nin çocukları ve Anunnaki’nin tanrısı, başka bir uzaylı ırkın yardımıyla uyanmıştır. Son kez buraya geldiklerinde az sayıda insanı yok olmaktan kurtarmak için sadece kısmen müdahale ettiler ve kitlelerin geri kalanının yok olmasına kesinlikle yardım ettiler. (Nuh Tufanı) Onlar dinin ve onun altındaki istismarların korkunç tarihini meydana getirmiş olanlardır. Bu süreçte büyük yardımsever bir ağabey çevresindeki tatlı ve alçakgönüllü zekadan hoşlanmaya başladı ve sevgi onun bilimsel kalbini etkiledi. O büyük bir kaçışı mümkün kıldı ve bu güne dek o geldiği yerdeki bütün tanrılar ağını değiştirmekte öncü oldu. Öyleyse onlar ölümlü müdür? Evet. Ölümsüz olabilirler mi? Evet. Onların ömürleri ne kadardır? Uzundur. Bu varlıklar altmış yaşında emekli olmazlar. Otuz bin yaşında emekli olabilirler. Onlar da kırılgandırlar. Ve onların ardından insanlarda ortaya çıkan ve büyüyen tanrısallığı önemsemez ve onu ortadan kaldırmaya çalışırlarsa, kendileri yok edilebilirler. Bir grup cahilden (gerçek kimliğini ve tanrısal kökenini bilmeyen kişilerden) kurtulmak başka bir şeydir. Çünkü onların yapmak istedikleri tüm şey, yeterli yiyeceğe, barınağa, hayvana, sekse, temel ihtiyaçlara sahip olmak ve sonra hayatlarının geri kalanını boş, batıl inançlarla doldurmaktır. Onların üremeyi sürdürmelerine izin verilemez, çünkü onlar bilinmeyeni bilinir kılmayan (tanrısal emri yerine getirmeyen) yaratıklardır. Evet, siz böyle varlıkların zamanının zor olduğunu söyleyebilirsiniz. Ama ben de size zorlu sıkıntının, dehanın kaynaklandığı ve tüm kurbanların yok olduğu ateş olduğunu söyleyebilirim. Onlar, kurban bilincindeki kalabalıkları yok etmekte hiç sorun yaşamazlar.

Tufandan sonra beş farklı ırk, dünyaya geldiler. Niburulular bu varlıkların buraya gelmelerini engelleyemediler, çünkü onlar eşit derecede güçlüydüler. Bu varlıklar dünyaya indiler, tufandan sonra hayatta kalanlarla ilgilendiler ve onları koruyup geliştirmekte rol oynadılar. Bu varlıkların bazılar çok daha yardımseverdi. Bazıları kendi uzak dünyalarından değişik bir DNA getirmişlerdi ve onlar da insanları kendi suretinde yaratmak için onların dna’larını değiştirdiler. Siz tüm bunların izini, Niburulular gibi sizin dna’nızı değiştiren ama bunu daha yardımsever bir amaçla yapan ve böylece size katkıda bulunan bir tanrılar grubuna kadar sürebilirsiniz.

Bugün sahip olduğunuz miras, DNA’nızdaki sonsuz değişim yeteneği, bu beş büyük uzaylı ırktan gelir ve hepiniz bu yeteneğe sahipsiniz. Sizin buna inanıp inanmamanız önemli değildir, hepiniz bu yeteneğe sahipsiniz. Dikkate değer olan şey, onlardaki yaratıcı/kaşif unsurunun, sadece hayatta kalacak güce sahip olmanız için değil, yaratıcı olmanız ve bilinmeyeni bilinir kılma tekamülünüzde, çok gelişmeniz için size verilmiş olmasıydı.

Siz bunu kabul etmek zorunda değilsiniz, ama ben size bunları yine de anlatacağım. Çünkü gelecek olaylar karşısında bunları bilmeniz önemlidir. Tanrı’nın sevgisi, her şeyi oluşturmuş olan o mistik zamk, bir uyanışta olağanüstü bir güç olarak gelir. O varlıklara hizmet etmeye hayır dedikten sonra, sevmek ve onu üstlenmek sonsuz bir kuvvettir, sevgili varlıklar. Bu tanrılar grubu otuz beş bin yıl önce buradaydı. Onlar da sizin gibi Tanrı’dırlar. Ve bugün hepsi buradadır. Büyük bir şey olacaktır ve onların hepsi geçmişte başlatmış oldukları şeye göz kulak olmak için buradadır. Onlar gökyüzünün her yanında ve her yerdedirler. Onlar sizi izlerler. Sizin toplumlarınızı izlerler. Her şeyi izlerler. Asla yalnız olduğunuzu düşünmeyin, çünkü değilsiniz.''

Ramtha – Ufolar Ve Realitenin Doğası/Bağlantı Kurmaya Hazırlanmak kitabından alıntıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder