“Hazreti şahın avazı
Turna derler bir kuştadır...
Asası Nil deryasında,
Hırkası bir derviştedir”
Pir Sultan Abdal
Alevi semahları içindeki en çok bilineni Turna semahıdır. Turna semahı Alevilerin İdris Peygamber’e bağlılıklarının ve saygılarının bir ifadesidir. Kimi Alevi kaynakları Alevilikteki turna kuşu sembolizmasının aslında İdris Peygamberi anlattığını kabul ederler. Bundan yola çıkarak da, Pir Sultan Abdal’ın deyişindeki Turna’nın İdris Peygamber olduğu düşünülür. Bu düşünceye göre “Asası Nil deryasında” diyerek Pir Sultan, İdris Peygamber’in mekânının Mısır olduğunu söyler.
“Eski Mısır” dendiğinde bir durmak lazımdır. Gelenek koridorunda, Mısır, Hindistan, Anadolu bağlantısının güçlü olduğu malum. Aynı “bilgi” bu koridorda taşınıp durur, ne kadar heyecan vericidir ki taşıyanlar da hep aynı karakterlerdir. Zaten bizim işimiz de biraz bu karakterler üzerinden (rehberliklerinde) içimize doğru bir kaç adım yaklaşabilmek değil mi?
Peki, İdris Peygamber kim? Eski Mısırlılarca Toth olarak bilinen, Sümerlerin Ningşzidda adını verdikleri, Eski Yunanlıların üç kere yüce Hermes anlamında Hermes Trismegistus dedikleri, Zerdüştlerin Hürmüz dedikleri, Hıristiyanların Enok olarak tanıdıkları Hermes’i, Kur’an-ı Kerim de İdris Paygamber olarak tanır (İdris ile İlyas’ın bir olduğu da söylenir). Hermes eski Mısır’ın büyük ermiş-filozofu bir kişidir ve Antik Mısır Uygarlığına damgasını vurmuş bir mürşit (inisiyatör) olarak bilinir. Mısır’da bulunan milattan önce üç bin yıllarına ait yazmalarda Hermes’in “Tanrılar Dönemi” denilen bir dönemde yaşadığı söylenmektedir. Bu da onun en eski öğreticilerden olduğunu göstermektedir. Ona Hermes adını Yunanlı yazarlar vermiştir. İskenderiyeli Clément ve Asklepios’un eserlerinde ondan Hermes Trimegistes diye söz edilir.
Trimegistes, Üç kez bilge demektir. Fenikelilerin bir efsanesine göre de, Mısırlılar Fenike tanrısı Misor’un başına toplanıp ondan bir soy isterler, o da onlara yazıyı ve alfabeyi bulan tanrı Taaut’u verir. Taaut daha sonra Toth olur. Gördüğünüz gibi bu efsaneye göre hepsinin kökeni Fenike’dir. Bu işlerde kimin kökü nerede sorgulaması yapmak kadar anlamsız ve gereksiz bir şey olmadığının bilinciyle devam edelim. Hermes sözcüğü Ermes, Hermis ve Heramis biçimlerinde de söylendiği gibi Anadolu Türkçesine Ermiş olarak girmiş ve Tanrıya kavuşma halinin bir adı olarak benimsenmiş. Böylece batıni geleneğin önemli bir temel kavramı “ermiş” olmuştur.
Turna derler bir kuştadır...
Asası Nil deryasında,
Hırkası bir derviştedir”
Pir Sultan Abdal
Alevi semahları içindeki en çok bilineni Turna semahıdır. Turna semahı Alevilerin İdris Peygamber’e bağlılıklarının ve saygılarının bir ifadesidir. Kimi Alevi kaynakları Alevilikteki turna kuşu sembolizmasının aslında İdris Peygamberi anlattığını kabul ederler. Bundan yola çıkarak da, Pir Sultan Abdal’ın deyişindeki Turna’nın İdris Peygamber olduğu düşünülür. Bu düşünceye göre “Asası Nil deryasında” diyerek Pir Sultan, İdris Peygamber’in mekânının Mısır olduğunu söyler.
“Eski Mısır” dendiğinde bir durmak lazımdır. Gelenek koridorunda, Mısır, Hindistan, Anadolu bağlantısının güçlü olduğu malum. Aynı “bilgi” bu koridorda taşınıp durur, ne kadar heyecan vericidir ki taşıyanlar da hep aynı karakterlerdir. Zaten bizim işimiz de biraz bu karakterler üzerinden (rehberliklerinde) içimize doğru bir kaç adım yaklaşabilmek değil mi?
Peki, İdris Peygamber kim? Eski Mısırlılarca Toth olarak bilinen, Sümerlerin Ningşzidda adını verdikleri, Eski Yunanlıların üç kere yüce Hermes anlamında Hermes Trismegistus dedikleri, Zerdüştlerin Hürmüz dedikleri, Hıristiyanların Enok olarak tanıdıkları Hermes’i, Kur’an-ı Kerim de İdris Paygamber olarak tanır (İdris ile İlyas’ın bir olduğu da söylenir). Hermes eski Mısır’ın büyük ermiş-filozofu bir kişidir ve Antik Mısır Uygarlığına damgasını vurmuş bir mürşit (inisiyatör) olarak bilinir. Mısır’da bulunan milattan önce üç bin yıllarına ait yazmalarda Hermes’in “Tanrılar Dönemi” denilen bir dönemde yaşadığı söylenmektedir. Bu da onun en eski öğreticilerden olduğunu göstermektedir. Ona Hermes adını Yunanlı yazarlar vermiştir. İskenderiyeli Clément ve Asklepios’un eserlerinde ondan Hermes Trimegistes diye söz edilir.
Trimegistes, Üç kez bilge demektir. Fenikelilerin bir efsanesine göre de, Mısırlılar Fenike tanrısı Misor’un başına toplanıp ondan bir soy isterler, o da onlara yazıyı ve alfabeyi bulan tanrı Taaut’u verir. Taaut daha sonra Toth olur. Gördüğünüz gibi bu efsaneye göre hepsinin kökeni Fenike’dir. Bu işlerde kimin kökü nerede sorgulaması yapmak kadar anlamsız ve gereksiz bir şey olmadığının bilinciyle devam edelim. Hermes sözcüğü Ermes, Hermis ve Heramis biçimlerinde de söylendiği gibi Anadolu Türkçesine Ermiş olarak girmiş ve Tanrıya kavuşma halinin bir adı olarak benimsenmiş. Böylece batıni geleneğin önemli bir temel kavramı “ermiş” olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder