7 Mart 2018 Çarşamba

Buda.

Bir gün Buda bir köyün içinden geçerken, genç bir adam karşısına dikilmiş ve ona hakaret etmeye başlamış.

“İnsanlara eğitim vermeye hakkın yok!” diye haykırmış ona...
“Bilge olduğunu düşünüyorsun ama herkes gibi aptalsın, hayatın yalan” demiş.

Buda, bu sözlerden dolayı hiç incinmemiş ve delikanlıya sakince bir soru yöneltmiş:

“Merak ediyorum. Diyelim ki birine bir hediye aldın, ama o kişi bu hediyeyi kabul etmedi. Bu durumda hediye kime aittir?”

Genç adam bu soru karşısında afallasa da, cevaplamış:

“Bana ait olurdu elbette, hediyeyi alan benim sonuçta.”

Buda bunun üzerine gülümsemiş ve şöyle demiş:

“Evet, doğru. Ve aynısı senin öfken için de geçerli..."
"Eğer bana karşı öfkeliysen, ama ben senin hakaretlerini kabul etmiyorsam, öfken sana geri döner. Mutsuz olan bir tek sen olursun. Tek yaptığın kendini incitmek olur.”

Genç adamın kafası iyiden iyiye karışmıştır. Buda devam eder:

“Kendini incitmek istemiyorsan, öfkenden kurtulmalı ve insanları sevmeye çalışmalısın."

İnsanlardan nefret ettiğinde, mutsuz olan sen olursun. Ama insanları sevdiğinde…” 
Buda gülümser, 

“Herkes mutlu olur…”

İşte böyle. Yine Buda’nın tanımına göre öfke, zehir içip karşındakinin ölmesini beklemekten farksızdır.
O yüzden öfkenize yenik düşmeyin, öfkenize teslim olmayın. Sevgiye şans verin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder