Kendi kafasına göre davranan insan değil,inandığı değerlere başını ortaya koyanlara deli derler.
Onlar için görünüş önemli değil.Savaşırken kullandıkları taktiklerle diğer birliklerden ayrılan deliler, cesaretleri ve gözü pek oluşlarıyla nam salmışlardı. Bu askerlere neden deli denildiği, eski kaynaklarda net bir şekilde belirtilir. Fransız mühendis ve asker Alain Manesson Mallet, bu durumu şöyle açıklar: "Bunlar öylesine cesurdurlar ki bir tarafın hizmetine girdikten sonra, onları vazgeçirebilecek hiçbir ceza korkusu yoktur. Bu nedenlerden dolayı Türkler onlara deli adını vermişlerdir ve bu ad, dillerinde 'gözüpek' anlamına gelir."
Fransız elçisi maiyetinde, 1672 yılında İstanbul'a gelen Antoine Galland yayımlanan günlüklerinde deli adının nereden geldiği konusuna eğilir ve bildiklerini şu şekilde aktarır: "Deli sözü Türk dilinde mecnun manasına gelir, fakat bu adamların mecnun oldukları ve akıllarını kaybettikleri manası çıkarılmamalıdır. Bu, kendilerini tehlikeye atmak hususunda gösterdikleri azim ve inattan, nefislerini tehlikeye hakikaten deli imişçesine bir pervasızlıkla atışlarından dolayıdır."
DELİLER YEMİN EDİP BAŞLIK GİYERLERDİ
Deli Ocağı'na mensup olmanın önemi tarihi vesikalarda vurgulanmıştır. Herkesin gelişigüzel kabul edilmediği bu ocağa dâhil olmak için bazı şartların yerine getirilmesi zorunluydu. Delilere katılmak isteyen kişinin yerine getirmesi gereken iki temel şart vardı. Gösterişli bir fiziki yapıya sahip olmak ve cesaretini, savaşma becerisini kanıtlayabilmek.
Güçlü görünümün yanında silah kullanmadaki ustalıklarını ve cesaretlerini kanıtlamak için düşmanla savaşmaları ve en az 8-10 düşman süvarisini öldürerek zafer kazanmaları gerekliydi. Şartları yerine getiren, eğitimlerini başarıyla tamamlayan deliler, düzenlenen törenle yemin eder, deli başlığını giyerek ocağa resmen dahil olurlardı.
DIŞ GÖRÜNÜŞLERİ DÜŞMANI KORKUTMAK İÇİNDİ
Mallet'e göre deliler iri cüsseli, kuvvetli fizikleriyle gururlu bir görünüşe sahiptiler. Bu ocağa alınacak kişilerin boylu poslu olmasının yanı sıra cesareti de ayrı bir önem arz ederdi. Gravürlerden bildiğimiz kadarıyla düşmana korku vermek için ordunun ön sıralarında yer alan delilerin başlarında kartal tüyleri, üzerlerinde ise yırtıcı hayvan postları vardı. Koltuk altlarında, sırtlarında ve bacaklarında bu hayvanlara ait kanat, kuyruk, pençe gibi unsurlar sarkardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder