25 Mayıs 2018 Cuma

Sümer tabletleri..

Büyükk bilici Galzu..

Devasa adımlarla ilerleyip elindeki mektubu verdi..Anunnakilerin müdahalelerine son vermesini söyleyen ve uyaran kişi kimdi???

Sümer tabletlerinde adı geçen; gizemi, tableti yazanlar tarafından dahi çözülememiş olan ve dünyanın kaderini belirlemekle görevlendirilmiş ak saçlı ve ışıklar saçan bir yaratıktır.

tabletlere göre; dünya, dünya için "yaratılan" ırka kalmalıdır, yani insana. insan ırkını tamamen yok edecek felaketlerden haberdar olan ve hiçbir koruyucu tedbiri almayı düşünmeyen annunakiler'e tanrının bir müdahalesi olarak görünmektedir galzu. öyle ki, elçisi olarak gönderildiğini söylediği yüce anu dahi onu tanımamaktadır. enlil ve enki bu duruma çok şaşırmış, kadere karşı gelmemeleri gerektiğini düşünmüşlerdi. 

tabletlerden dinleyelim;

"..."
"nibiru’da izlenmekteydi göksel işaretler; kaydedilmekteydi dünya’daki titremeler. tam o sıralarda göksel arabalardan birinden indi ak sakallı bir anunnaki, galzu idi adı; "büyük bilici". görkemli adımlarla enlil’e doğru ilerleyip ona, anu’dan gelen mühürlü bir mesaj verdi. kralın ve meclisin tam yetkili elçisi galzu’yum ben, dedi enlil’e. şaşırmıştı enlil onun gelişine; öncesinde anu’dan buna dair bir söz gelmemişti. enlil mührünü inceledi anu’nun; sağlam ve sahiciydi. nibru-ki’de incelendi tabletteki mesaj; şifrelenişi güvenilirdi. "galzu, kral ve meclis adına konuşmakta, onun sözleri benim buyruklarımdır!" böyle diyordu anu’dan gelen mesaj. enki’nin ve ninmah’ın da çağırtılmasını talep etti galzu. onlar gelince galzu, neşeyle gülümsedi ninmah’a."

"..."

"aynı okuldanız, aynı yaştayız seninle, dedi ona. ninmah bunu hatırlayamadı; gelen elçi sanki oğluymuş gibi gençti, kendisi ise kocamış anası gibi. açıklaması çok basit, dedi galzu ona: bizim kışlarımızın uyuklamayla geçen yaşam devreleri sebep olmakta buna! aslında görevimin bir kısmı bu meseleyle ilgili,; boşaltma hazırlığında ise var bir sır. dumuzi’nin nibiru’da kalışından başlayarak nibiru’ya dönen anunnakiler incelendiler. dünya’da en uzun süre kalanlar en kötü biçimde etkilenmiş olanlardı: bedenleri artık nibiru’nun devrelerine uyum göstermiyor. uykuları huzursuz, gözlerinin feri sönüyor, nibiru’nun ağ gücü yürüyüşlerini ağırlaştırıyor. akılları da kötü etkilenmiş; gelen oğullar, arkalarında kalan ana babalarından da yaşlılar! yoldaşlarım, dönenleri çok çabuk yakalıyor ölüm; bu konuda sizi uyarmaya geldim!"

"..."

"dünya’da en uzun süreyle kalmış olan üç önder hiç konuşmadı, sessiz kaldılar. ilk konuşan ninmah idi: bu beklenen bir şeydi, diyordu. bilge olan enki de onun sözlerini destekledi: bu zaten gayet açık, dedi.enlil ise kızgınlığın pençesindeydi: önce dünyalılar giderek bize benzediler, şimdi ise biz giderek dünyalılara benzeyip bu gezegende hapis kaldık ha! tüm bu görev bir kabusa döndü; enki ve dünyalıları sayesinde efendiyken köleye döndük!
galzu merhametle dinledi onun bu patlayışını. üstünde düşünülecek çok şey var gerçekten de, dedi. nibiru’da çok derinden düşünüldü, içe dönülüp derin sorular ortaya atıldı: nibiru’nun kısmeti her ne idiyse, her şeyin yaratıcısı her neyi istediyse bunun olmasına mı izin verilmeliydi? yoksa dünyaya geliş her şeyin yaratıcısının planıydı ve biz de farkında olmayan elçiler miydik?
bu tartışma, yoldaşlarım, sürecek! böyle diyordu galzu onlara. artık nibiru’dan verilen gizli emri açıklayayım: siz üçünüz dünya’da kalacaksınız, nibiru’ya dönerseniz ölürsünüz! göksel arabalara binip dünya çevresinde çember çizip felaketin yatışmasını bekleyeceksiniz. diğer her bir anunnaki’ye buradan ayrılmak veya felaketin yatışmasını beklemek seçeneği sunulacak."

"..."

"sippar’da toplandı tüm anunnakiler ve tufan gününü beklediler. o sırada, beklemenin gerilimi giderek yükselirken, odasında uykuya dalan efendi enki bir rüya görüm gördü. rüya görümde gökler gibi parlayan ışıltılı bir adamın sureti göründü. adam enki’ye yaklaşırken gördü ki enki, bu adam ak saçlı galzu’nun ta kendisi! sağ elinde bir oymacı kalemi tutuyordu. sol elinde ise pürüssüzce parlayan lacivert taşından bir tablet. enki’nin baş ucunda duracak kadar yakına gelince galzu konuşup söyledi: enlil’e yönelttiğin suçlamalar haksızdı çünkü o yalnızca gerçekleri anlattı. enlil’in kararı olarak bilinecek olan kararı o değil kader buyurdu. kısmeti şimdi eline alacaksın, çünkü dünya, dünyalılara miras kalacak.
oğlun ziusudra’yı çağırt, yeminini bozmadan açıkla ona yaklaşan afeti. su heyelanına dayanabilecek, suya batabilecek bir gemi inşa etmesini ona söyle. sana bu tablette gösterdiğime benzer bir tekne; içine binip kendini ve akrabalarını kurtarsın. kullanışlı olan, bitki olsun hayvan olsun her şeyin tohumunu da yanına alsın. her şeyin yaratıcısının isteğidir bu! ve galzu rüya görümde tabletin üstüne yazı kalemiyle bir suret çizip, oyulmuş tableti enki’nin yatağının baş ucuna yerleştirdi. bu suret soluklaşıp yok olunca rüya görüm sona erdi ve sıçrayarak uyandı enki. bir süre yatağında kıpırdamadan yattı; rüya görüm üstünde düşündü hayretle. anlamı neydi ki, ne tür bir alamet içeriyordu? sonra yatağından çıkınca ne görsün, baş ucundaydı tablet!"

"..."

anu olan biteni öğreniyor...

"dünya’da neler olup bittiğini onların ağzından dinledi; barışı ve savaşları öğrendi. enlil’in yeminiyle silinip gidecek olan dünyalıların nasıl tekrar çoğaldıklarını dinledi anu. okyanusların ötesindeki diyarda altın bulunuşunu ve oradaki arabalar yerini açıkladı enlil ona. ardından gördüğü rüyayı ve galzu’dan gelen tableti anlattı enki ona. anu buna çok ama çok şaşırdı:
bu isimde gizli bir elçi tarafımdan hiç gönderilmedi ki dünya’ya! böyle dedi anu üç öndere. enki ve enlil çok şaşırdılar, birbirlerine bakakaldılar. ziusudra ve yaşam tohumları galzu sayesinde kurtarıldı, dedi enki. nibiru’ya döndüğünüz gün öleceksiniz, dedi galzu bizlere. anu buna hiç inanamadı; devrelerin değişimi çok sorun açıyordu ama iksirle iyileştirilebiliyordu!
senin elçin değil idiyse, kimdi galzu, dedi enki ve enlil bir ağızdan. dünyalıların kurtarılmasını kim istedi? dünya’da kalmaya kim zorladı bizi? ninharsag yavaşça başını salladı: her şeyin yaratıcısı adına göründü galzu! dünyalıların yaratılması da mukadder miydi, diye merak ettim şimdi! bir süre sessizce oturdu dördü; her biri yüreğinden geçirdi geçmişte yaşananları."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder