ve bunun esasının Türklerden alındığı söylenir."
(Beşir Ayvazoğlu'nun Türk çiçek kültürünü anlattığı Güller Kitabı'nda
Sa'id adlı bir yazarın cümlesi )
--------------------------
Antik çağlardan bu yana, çiçek sembolizmi dünya kültürlerinin önemli bir parçası olmuştur.
Çiçekler hayatta her önemli olayda bize eşlik eder ;doğum, evlilik, mezuniyet, hastalık ve ölüm.
Çiçek sembolizmi çok eski dinler ile başladı.
Tüm spirituel öğretilerin temel ve ortak noktası var olan herşeyin fiziksel halinin sadece ruhun tezahürü olmasıdır.
Dışarısı her zaman içtekinin yansımasıdır.
Doğanın narin güzelliğinin ve ahengin ifadesi olarak çiçek ise sembollerin gizemli dilinde ruhu ifade eder.
Lotus Çiçeği de Mu'nun çiçek sembolüydü. Gelenek Lotusun dünya üzerinde görülen ilk çiçek olduğunu söyler. Bundan dolayı ana yurdu temsil eden bir simge olarak benimsenmiştir.
Birçok çiçek başlangıçta Venüs, Diana, Jüpiter ve Apollo gibi eski tanrılar ile bağlanmıştı.
Rönesans döneminde, doğa ilahi bir yansıması olarak görülürdü.
Çiçek özleri ölümsüzlük içeceği ile birleştirilir; esans olarak güzel kokularını üstümüzde taşırız; sularını içeriz, cildimizi iyileştiririz. Esansın kelime anlamı 'öz' ve 'sır' anlamına gelir.
Ruhsal ve fiziksel şifa gücü güneşe dolaysız bakabilen çiçeklere bahşedilmiştir.
Güzellik en yüksek bilincin ifadesidir. İyileştiren, güzelleştiren, tüm duyularımıza dokunan çiçeklerde narin bedenlerine, kısacık hayatlarına rağmen en yüksek ruhsal bilincin temsilidir.
Güneşin ışığını en az aldığımız soğuk ve soluk kışların ardından ışığa uyanan doğanın mucizesini sergiler çiçekler.
Açılmış ve güzellik veren tüm çiçekler spirituel aydınlanmayı temsil eder.
Sembol olarak kullanılan bir çiçeğin anlamı onun türüne, güneş gibi bir dairesel yayılım gösterip göstermemesine, rengine, taç yapraklarının sayısına göre değişir.
Örneğin saflığı ve spiritüel gelişimi simgeleyen lotus çiçeğinin taç yaprakları bedendeki çakralarla birleştirilir.
İslam sembolizminin en kutsal çiçeklerinden yedi taç yapraklı gülde cennetin ve yeryüzünün 7 katı ile tamamlanmayı ve ebedi aşk'ın merkezine ulaşmış olmayı temsil eder.
Simyada altın, kırmızı çiçekle, gümüş ise beyaz çiçekle ilişkilendirilir.
Sevincin ve huzurun sembolü bahçeler zamanın başından beri korunmayı ve ruhumuzun tüm güzelliklerini hayata geçirebilmeyi ifade etmiştir.
Ancak korkulardan arınmış bir halde iken en yüce potansiyelimizi hayata geçirebiliriz. Bu anlamda dualitenin olmadığı cennet ebedi huzuru, güzelliği temsil eder. Maddi arzuların olmadığı cennet bahçesi ve dünyadaki güzel bahçeler güzellikleri ile ruhumuzun manevi arzularını doyurur. Yeryüzünün tüm bahçeleri ilahi güçlerle olan ideal bir ilişkiyi dile getirir.
İngilizce cennet anlamına gelen Paradise Farsça bahçe anlamına gelen 'pardasa'dan türemiştir.
--------------------------
Çiçekler tüm dünyada ortak dili konuşur ve bütün çiçeklerin kendine has bir karakteri vardır. Her çiçek türüne , rengine göre farklı anlamlar taşır
Çiçeklerin dili ( floriography), ilk kez 1600'lü yıllarda İstanbul'da oluşturulmaya başlanmıştır. 1716 yılında eşiyle birlikte İstanbul'da yaşayan İngiliz Lady Mary Wortley Montagu tarafından bir araya getirilen bu çiçeklerin anlamları İngiltere'ye götürülmüştür.
Montagu, 1716 yılında Türkiye'de yaşadığı sırada yazdığı bir mektupta,
"Parmaklarınızı oynatmadan, çiçeklerle tartışabilir, azarlayabilir, dostluk, aşk, nezaket mektupları ve hatta haber bile gönderebilirsiniz." demiştir.
Çiçeklerin taşıdıkları anlamlara ilişkin Fransa'ya da sıçrayan merak, kısa sürede 800 çiçeğin anlamının belirlenmesine ve tüm dünyada ortak bir çiçek dili oluşmasına yol açmıştır.
İnsan hayatının bilimsel, dinsel, ezoterik, mistik çalışmaları hayatı cennete çevirmeye üzerine kurulu iken dünya bahçesinde ne sonuçları aldığımızı yaşarken tam olarak neleri ektiğimize, ve bahçemize ne kadar ihtimam gösterdiğimize bakmak gerek.
Güneşin gözüne direk bakarak güzellik, narinlik, takdir ve şifa ifade eden tüm çiçekler kalbimizi sevginin, şefkatin ışığına açmayı sembolize eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder