23 Şubat 2018 Cuma

Ruh ve beyin ilişkisi..-1--

Sinir sisteminin merkezi beyindir. her türlü faaliyet oradan idare edilir. Tıpta bu durum çok iyi bilinmekte, ama beynin canın yardımı olmaksızın sinir sistemini kullanamayacağı bilinmemektedir.

Ruh, iradesi yoluyla, can da duygusal hayatın ifadesi yoluyla tezahür eder. His sadece duyarlılık değil genel bir algılamadır. İradenin cana nakli elektriksel ya da manyetik bir akım gibidir. Aracı rolünü oynamak her zaman cana aittir, mental isteğin yerine getirilip getirilmeyeceği, bunun nasıl yapılacağı onun takdirine bırakılmıştır. Ruh olmasa insan organlarını çalıştıramaz, çünkü can emir almamaktadır. Aynı şekilde cansız bir beden hayat belirtisi gösteremez, çünkü ruhla bedeni bağlayan güç eksiktir. Aslında böyle bir durum söz konusu olamaz, çünkü ruh ve can ayrılmaz bir şekilde birbirlerine bağlıdır.
Buna rağmen can ve ruhun farklı evrim yolları izlemiş olmaları mümkündür. Çok olgun bir ruh varlığının, aynı derecede evrimleşmiş bir canla birlikte olması şart değildir. Çok sık rastlanan bu farklılıklar insanların tek yönlü gelişmesine yol açar, ya aşırı duyarlı ya da duygusuz olurlar, oysa zihni yetenekleri çok gelişmiştir. Gelişimini denetlemek, ruhuyla canını eşit derecede beslemek her insanın görevidir, ama bu çoğu insanın başaramadığı zor bir iştir. Eninde sonunda olgunlaşarak Yaradan’ın istediği gibi dengeli bir kişiliğe, yani ideal forma kavuşacaklardır. Hasta birine yardım etmek isteyen doktor, ruhla can arasındaki bu dengesizliği fark etmek zorundadır.
Hiç şüphesiz, ister dünyada isterse öte alemde olsun bir insanı tüm özellikleriyle tanımak bizim için kolaydır. Burada her ruhun kendi aurası vardır, auradan hangi evrim düzeyine kadar ilerlediği, hangi ruhsal varlıklar grubuna ait olduğu kesinlikle bellidir. Bizler dünya insanlarının auralarını da görebiliriz, dünyada yaşayan bazı kimseler de bu beceriye sahiptir. Burada hiçbir ruh varlığı dünyada olduğu gibi kendini gizleyemez, aurasından hemen tanınır. Ruhsal varlık gruplarına örnek olarak sanatçıları ve bilim adamlarını verebilirim, ama dünyada bilim adamı diye bilinenlerin hepsi bu gruba dahil değildir. Onların pek çoğu, dünyada kendilerinden çok geride olan kişilerin burada önlerine geçtiğini görerek hayretler içinde kalırlar. Hiç şaşmaz bir ölçü bunu belirler, örneğin bilim adamlarının başlarının çevresinde yeşil bir parıltı vardır, dışa doğru bu renk daha açık bir hal alarak azalır. Renk açık yeşil ve parlaksa evrim düzeyi yüksek demektir. Sadece dünya ilmine saplanıp kalmış, gerçeklerden uzak bilim adamları ise çoğu kere başlarının çevresinde gri renkli bir bulut taşırlar.
Bilinmesi gereken önemli bir nokta da, her insanın dünyaya veda edip bu aleme geçerken tüm dert ve sıkıntılarını, tüm yanlış düşüncelerini birlikte getirdiğidir. Bu tür insanların doğruyu bulmaları öte alemdeki tavır ve inançlarına bağlıdır, bu da biraz zaman alır. İlerlemek ya da yardıma ihtiyacı olan ruhlara hizmet etmek ruhsal bir güç gerektirir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder