KUR’AN’A GÖRE RUHUN GEÇTİĞİ AŞAMALAR
Tasavvufî anlayışa göre, İnsanda iki ruh vardır: Birine rûh-i hayvânî, diğerine rûh-i sultânî denir. Ayrıca tasavvufi anlayışa göre ruhun manevi terbiye ve tekâmül esnasında hâl ve mertebeleri yedi kısma ayrılmıştır. Ben bu kademelerin ne anlama geldiğini ruhun bu iki özelliği ışığında açıklamaya çalışacağım.
1-Nefs-i Emmâre
Kulu, Rabbinden uzaklaştırarak kötülükleri işlemeye tahrik eden en süflî durumdaki isyankâr nefstir. “Emmâre” çok emredici demektir. Bu sıfatı haiz olan nefsin yegâne maksadı, hevâ ve heveslerini ölçüsüzce tatminden ibarettir. Şehvetin esîri, şeytanın avenesi olmuş; keyfine, zevkine, günaha düşkün olan nefstir.
•Şekil 1 Ruhun kademeleri
Nefsin düşkünlükleri ve aşırı istekleri demek olan şehvetlere karşı her hangi bir mücadele göstermemek, onun arzularına tâbî olarak şeytanın yoluna uyup gitmek de, nefs-i emmâre seviyesinde bulunan kimselerin ahvâli cümlesindendir.
Bu durum Kur’an’da Yusuf 53 “Muhakkak ki nefs, kötülüğü şiddetle emreder” Diyerek vurgulanmıştır.
Yukarıda alıntıladığım anlatım ruhun tamamen içgüdüleriyle yaşadığını gösterir. Bu kademe öte dünyada 1. Gök katına karşılık gelir. Ruh sıfır bilinçle yola çıkar. Bu noktaya “Âdemin yaratılması” noktası dedim. Şekil 1 ve 2’de gösterim noktaları aynı yerdir. İnsanoğlu beden ve ruh olarak yaratılarak tekâmüle sokulmuştur. Beden olarak insan bedeni yerine hayvan bedenleri kullanılmıştır. Çünkü ruh bilinçsiz olduğu için bedenin yaşamasını sağlayabilecek yeteneklere ulaşamamıştır. Bu dönem, şekillerde hayvan bedeni dediğim dönemdir. Ruh tamamen bedenin içgüdülerine esirdir. İçgüdülerin gereklerini yerine getirerek yaşar. Yani yer, içer, çoğalır. Çevremizde gördüğümüz hayvanların içine şu anda otomatik dönemlerini yaşayan ruhlar üfürülmüştür. Bu ruhlar zaman geçtikçe ufak ufak çevresine etki etmeye başlar. Bu gün bir karganın, köpeğin veya yunus balığının zekâlarını kullandıklarını biliyoruz. Fakat bu durum çok kısıtlıdır.
Bu süreç 4 boyutlu kuantum dünyasında devam eder ve Nuh Tufanıyla sona erer.
•Şekil 2 Ruhun madde bedenlere bağlı olarak tekâmülü
2-Nefs-i Levvâme
Levm etmek, kınamak ve ayıplamak demektir. Nefs-i levvâme; yaptığı kötülüklerden, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmâl ve kusurlardan pişmanlık duyarak vicdanı muazzeb olan ve bu sebeple de kendisini şiddetle kınayan nefstir. Bu mertebede olan kişi, nefs-i emmâredeki fiillerin bazılarından tövbe edip kurtulmuştur. Yâni gafletten bir nebze sıyrılmış ve günah arzusu azalmıştır. Ancak bu hisler yeterince olgunlaşmadığı için dayanamayıp tekrar günahlara düşmekten de kendini kurtaramaz.
Kur’an’da “Kıyâme 2 Yine yo… Kasem ederim o pişman cana (nefsi levvameye)” diyerek bu kademeye dikkat çeker.
Alıntıladığım satırlar tam olarak bizi anlatıyor. Yani ruh artık kendinin ve bilincinin farkındadır ama hayvansal içgüdülerini tam olarak yenemez. Büyük mücadeleler yapar. Gittikçe ilerler ama tam olarak egosunu hükmedemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder