18 Eylül 2017 Pazartesi

Agarta..




Agharta ve Okült Bilgiler

Bogdolar, yani kutsal kişiler, bize birkaç kez, Yeraltı Krallığı'nın gizeminin, Shensi'nin 7 Piramidi'nin açıldığı zaman çözüleceğini söylemişlerdi. Mısır'daki piramitleri duymuştuk ama, ASYA'daki Piramitter ise daha başka bir şeydi. Bu piramitler, Shensi eyaletinin başkenti Sionfu'nun batısında yer alıyordu.

R. C. Anderson

Raymond Bernard, «Tuhaflık ile Karşılaşmalar> (Rencontresavec l'insolite) adlı kitabında sunlan söylemektedir; 

«Dünya'nın Okült Yönetimi'nin varlığını, tradisyonlar, her zaman için doğrulamışlardır. Bu Yönetim'e çağlar boyunca pek çok ad verilmis ve ikamet yeri olarak da bir çok deiğişik mekan gösterilmiştir.
«Ancak, açıkça beyan ediyorum ki, otuz yıl kadar bir zamandır. Artık bu atfetmelerin [yani isim, mekan. vb.] hiçbiri geçerli değildir. Ayrıca, ( Dünya'nın Okült Yönetimi) artık Gobi Çölü'nde bulunmamaktadır. Modern dünyanın şartları her bakımdan gözönünde bulundurulmuştur. Ve yavaş bir gelişme içinde yeni şartlara sürekli. Bir uyarlama yoluyla bu hep böyle olmuştur:»
Raymond Bernard'a göre, Saint-Yves'in, «Hint Misyonu» (Mission de l'Inde) adlı eserinde. Dünya'nın Kralı'nın krallığı olan ve ozamana dek işitilmemiş olan Agartha yeraltı krallığının varlığını açıkladığı dönemden bu yana birçok şey son derece değişmişti:

«( Saint-Yves d'Alveydre, eserini yazdığı zamanki Agartha'nın durumu ile Agartha'nın şu anki yapısı vefaaliyetlerine ilişkin, Agartha'nın üzerindeki perdenin sadece bir köşesini kaldırdı . Aynı şekilde, diğer emin kaynaklardan, bu Dünya'nınyönetimi'nin mekanının bu dönemde Gobi Çölü'nde bulunduğu  öğreniliyordu.»

Son yüzyılın Alman mistiği Anne-Catherine Emmerich, vizyonlarından birinde, Orta Asya'da, Peygamberler Dağı adını verdiği Dünya'nın Kralı’nın erişilmez mekanını görmüştü.
Saint-Yves d'Alveydre'e göre esrarengiz : Agartha Krallığı'nın, Sanskrit dilinde «Tanrı'nın Zihni'n de ruhların dayanağı (desteği)» anlamına gelen Brahatma ya da Brahmatmü adında bir hükümdar vardır. Marlti Saint-Yves d' Alveydre, Dünya'nın Kralı'ndan sahsen bir mektup aldığını da açıklamıştır.
Saint-Yves'e göre, Dünya'nın Kralı'nın iki yardımcısı bulunuyordu: Biri «Evrensel Can temsilcisi», diğeri «Kozmos'un tüm maddi organizasyonunun timsali> idi.

Saint- Yves d'Alveydre'in tanıklığına, Moğolistan'da Ferdinand Ossendowski'nin tanıklığına ve diğer tanıklıklara göre, bu esrarengiz ve Dünya'nın Kralı gerçekliği kesin bir hakikattir.
Ossendowski'ye ve tuhaf serüvenci Trebitsch Lancoln'a göre, Dünya'nın Kralı Tanrısal niteliğe sahip bir insan olup, beşeriyetin mukadderatının eksiksizce yerine gelmesini gözetmekteydi.

Trebitsch-Liricoln, 1937 Ekimi'nde yayımlanan bir broşürde şu açıklamayı yapmaktan çekinmiyordu;
«Tibet'te yaşamakta olan Dünya'nın Kralı,  yakında sizi kokuşmuş Batılılar'a karşı varlığı henüz sizin için meçhul olan kudret  ve kuvvetlerini harekete geçirecektir ve onlara karşı çaresiz olacaksınız.»
Rene Guenon'un, «Dünya'nın Kralı» (LeRoi du Monde ) adlı eserinde [Dünya'nın Kralı ile ilgili ] birçok şeyi daha ayrıntılı bir şekilde gördüğü bir gerçektir. Bolşevik devriminden sonra Sibirya'yı ( orada maden araştırması yapmaktaydı ) terk eden Polonyalı jeolog Ferdinand Ossendowski; çok yüksek mevkiiden bir moğol lamanın ağzından, Saint-Yves d' Alveydre’in açıklamalarını tamamen doğrulamakta olan ifşaatlar elde etti. [F. Ossendowski'nin tasvir ettiği]Dünya'nın Kralı, Ossendowski'nin« Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar» (Betes, Hommes et Dieux) adlı kitabında yazmış olduğu gibi, beşeriyetin okült idaresi ile temas halinde idi.

[Beşeriyet içindeki] çatışmalar, kanlı çarpışmalar manzarası her ne kadar karşıt fikirlerin mevcudiyetinin bir sonucu gibi gözüküyorsa da; tarihin yönleri işi ve oluşumu, metodlu üstün bir planın yansıması mıydı?

Agartha hükümdarı olan ünlü «Dünya'nın Kralı» kavramına gelince, dünyanın gizli mukadderatının efendisi bir mit veya bir doğaüstü varlık olmayıp, tamamiyle et ve kemikten bir şahıs sözkonusudur .
Dünya'nın Kralı'nın bir çok defa Orta Asya'da; Hint'te ve Tayland'da ortaya çıktığını belirten birsürü kesin tanıklık mevcuttur. Dünya'nın Kralı, bu görünmelerde, beyaz bir fil ya da lekesiz biratın üstünde idi ve üzerinde kuzu olan altın elma sembolik motim asası ile halkı takdis ediyordu.

Hatta, bu görünmelerden biri 1938'de, ingiltere kralı VI. George'un Hint imparatoru olarak yapılan taç giyme töreninde, Delhi'de yer alacaktı; Dünyanın Kralı, Hint hükümdarları (racalar ve Mahatacalat) kortejine şahsen katılmış ki bu Hint hükümdarları Britanyalı efendilerine bağlılık yemini etmek için gelmişlerdi - fakat boyun eğme seremonillerinden hiç birine katılmamıştı .

Büyük Fransız bayan seyyah Simone de Villermont Orada bulunuyordu ve olayın tanığı olarak,bunu, 1957'de Paris'te «Natya İnisiyatik Merkezi» adına verilen bir konteransta açıklamıştı.
Kendisinin Kont Saint-Germain olduğunu ileri süren ve adı 1972'de altına dönüşüm hususunda Paris günlüğüne konu olan Richard Chanfrey, ki bu dönüşüm kendi gayretiyle O.R.T.F.'nin (Organisation de Radio et Television Française) kameraları önünde yapılmıştı Agartha'yı (-daha önce Saint-Yves d'Alveydre'in yapmış olduğu gibi-) yerin derinliklerine yerleştiriyordu.

Pascal Seuran'a şu açıklamaları yapmıştır': . «Agartha der.. Saint-Germain, yeraltı dünyasıdır. Zira yer oyuktur.Büyük Efendiler için, Agartha, Hermes'in 22 arkanı  ve kutsal alfabenin 22 harfi arasında mistik sıfır'ı temsil eder. Mistik Sıfır, bulunmazdır, o herşey ya da hiçbir şeydir: Her uyumsal (armonik) ünite onsuz hiçbirşeydir.

((Agartha'nın ilk sahalığı yerin 2400 m. altındadır. [Sahanlığın giriş] açıklığı, insanlardan başka, hayvanların ve aynı zamanda Yer üstündeki çeşitli üslerden gelen aygıtların da geçebileceği büyüklüktedir. Volkanik menşeli doğal kanallar Yer'in kalbine inmektedir.
({Agartha'nın ilk salonu 800 m. uzunluğunda, 420 m. genişliğinde ve 110 m. yüksekliğindedir. Bu, [içi] oyuk bir piramittir.

«Bu salondan, kanallar yeraltı alemine doğru dalıp giderlerse de, Agartha sakinlerinin bir çoğu oralara asla gitmezler. Oralarda yaşayamazlar, zira oradaki atmosfer onlar için yapılmamıştır. Orada müthiş bir sıcaklık hüküm sürer. Yer'in merkezindekilere gelince, onlar, Saint-Germain gibi, Atlantlar'ın doğru yolunu izleyen inisiyelerdir. Çoğu oradan çıkmazlar. Bunu yapabilme yetkisinde olan nadir kişiler ise, yolculuklarını, şartlandırılmış uçan dairelerle yaparlarki, bu uçan daireler onların yolculuk boyunca yersel atmosfere dayanmalarını sağlar.Üs’se ulaştıklarında, dünyaya intibak edebilir ve görünüşte tüm insanlar gibi yaşayabilirler.

Ricnard Chanfrey, muhtelif ve bilhassa Chatres daki) katedrallerin labirent yollarında bulunan olağan üstü sihirli sırrı şöyle açıklıyor:

«Bütün mesaj veren katedrallerde labirent mevcuttur .. Labirent ruhun ve yasamın zikzaklarını temsil eder. Dairesel olarak değil: doğru hat olarak düşünülmelidir..
«Eğer o bir kağıt üzerine açılıp sergilenebilse ve düz çizgiler halinde resmedilerek gösterilebilseydi, tam olarak titreşim dalgasının grafiğini temsil ederdi.
Bu hat, antigravitasyonu ve antitmaddeyi açıklayacaktı.  Kuşkusuz, katedrallerde [bunun] daireden başka bir şekil olması mümkün değildir.

«Labirentin verdiği [anahtar], "ağırlıksızlığın anahtarıdır. Labirent, onu sadece açıldığı zaman verir. Onun nasıl açıldığını inisiyeler -ki onlardan biri de benim haricinde kimse bilmez ve asla, bilmeyecektir de.

Eğer labirent, doğru hat haline konabilseydi,o zaman Altın Çağ olurdu.
G. H. Williamson'a göre, Dünya'nın Kralı tufandan öncekilerin hayatta olan sonuncusu olmalıydı:

( ... )And Dağları'nın bu sitesinde Büyük Efendi yaşamaktadır. O, qezegenimizde devlerin dolaştıkları devirlerde yeryüzünde yaşayan o eski büyük insanlardan hayatta kalmış biridir. 144 kişi onun yönetiminde çalışmaktadır ve onlardan bazıları bir zamanlar bu dünyanın 'büyükleri oldular»
Bu gizemli Agartha Yer'in derinliklerinde oldukça uzaklara yayılmaIıydı.Peki Agartha adı nereden geliyordu. Sanskrit dilinde, agartha sıfatı «ele geçirilemez» ya da «ulaşılmaz» anlamına gelir, fakat agartha kelimesi aynı zamanda, argha «uzun gemi» kelimesinden türetilen (geminin) yeraltı gövdesi» anlamını da vermektedir. Bazı ezoteristler en azından böyle gözüpekçe bir etimoloji verirler.

Agartha'ya çıkan başlıca beş girişin var olduğu şöylenir. Himalayalar'ın Gobi Çölü'nde ki bu  giriş gizli krallığın kendi başkenti Shamballah'a çıkar. Mont Saint-Michel'de;( Bretagna'daki ) Brocelfande Ormanı görünümünde Neant Pertuis'de  Gize Sfenksi'nin ayakları arasında.

Saint-Yves d'Alveydre, geçen yüzyılın sonlarında Agartha'nın varlığını ifşa ettiği «Hint Misyonu»adlı kitabını kaleme aldığı sırada Fransa Cumhurbaşkanı'na, İngiltere, Kraliçesi'ne ve Rus Çarı'na dünya işlerinin okült denetimini konu alan  mektuplar  göndermışti. Belirtmek gerekir ki, Saint-Yyesci'AlVeydre Asya'nın gelecekteki uyanışına dair mükemmelen gerçekleşmiş olan bir kehanet yapmıştı;

«Eğer ingiltere, bu yüzyılın sonunun kesinlikle göreceği bağımsızlık patlamasını önlemek be bunu tatlılıkla gidermek için gereken çareleri akıllılıkla bilgelikle ve ınsanlıkla [yani iyilikle] aramazsa; Rusların, Asya' nın özgürleşmesinin, müthiş yardımcıları olma durumuna ister istemez sürüklenmiş olacakları, görmezlikten gelinemez.»

Ve şu uyarıyı ekliyordu:

«Belecek 50 yılda, Asya'nın, kadim Keltik sentez zihniyetinde yeniden canlandığını göreceksiniz; Tüm ihtiraslarımızdan akıllıca kurtulduğunuzu ve kendinizin sakınarak,yine kendiniz tarafından kurtarılacağını göreceksiniz.Fakat, eğer Nemrut düzenine göre genel yönetim sisteminde direterek, hala kendinizi, karşılıklı olarak parçalamaya devam eder ve kulaklarınızı Hristiyanlık vaitinin ahenkli çağlarına kapatmış olursanız, kulaklarınızı sonyargının, [ sesi] gök gürültüsünü andıran borularına ister, istemez açmak zorunda kalacaksınız. Sizin kendi askeri eğitmenlerinizin kılavuzluğuyla, başta Çin ve İslamiyet olmak üzere Asya  elde silah, Tanrı'nın egemenliği yasasına uyuş kapsamı içinde olarak,orayı bozmanıza engel olacak ve geri püskürtülmüş olacağınız,Hz.Musa'nın ve,' Hz. İsa'nın, sosyal vaitinin altını imzalamak zorunda kalacaksınız;»

Agartha'yı yarım milyara yakın bir nüfusla İskan edilmiş olarak tasvir etmekte tereddüt etmeyen Saint Yves" d'Alveydre, aynı eserde" şunları söylüyordu.

«Agartha nerededir? Bulunduğu muayyen yer neresidir? .Oraya gitmek için hangi yoldan, hangi halkların arasından yürümek gerekir?.Bana ,bu soruyu sormaktan geri kalmayacak, olan diplomatlara ve harp adamlarına,[yani askeri yetkililere], sinarşik  anlaşma yapıılmadıkça veya en azından imzalanmadıkça cevap vermemem daha uygun düşer. Fakat biliyorum ki, tüm Asya içinde,  karşılıklı rekabetlerinde bazı güçler sürtüşmekteler .Her ne kadar umut etmiyorsakda; biliyorum ki, muhtemel bir çarpışma sırasında orduları ya, bizzat bu kutsal bölgeden ya da çok yakınından geçecek. Agartha için olduğu gibi,bu Avrupalı haIklara, dostluk uğruna basladığım ifşaatı sürdürmekten korkmuyorum.
Esrarlı Rahip Jean, Dünya’nın,Kralı'ndan başkası olamazdı ki Ortaçağ"da 'Batı birçok defa' onunla ilişki kurmaya teşebbüs etmişti. Frida, Wion «Meçhul Krallık» (Le Royaume Inconnu) adlı kitabında, Rahip Jean'ı şu şekilde tasvir ediyor:   
          
«Başı en nadide taşlarla parıldamakla olan altından bir taçla süslü olarak, soyluluk ifadesi taşıyan çehresiyle  ve üzerinde erguvan kırmızısı ipek ve nadir kürklerden giysilerle  beyaz bir at üzerinde görkemle giden sağ elinde zümrütten yapılma bir asa tutan, [bir] haçın ve rahiplerin sınıfının önünde giderek ilerleyen, kral majlar’ın soyundan ve kutsal yeri [yani Arz-ı· Mukaddes'i] fetetmelerinde Haçlılar'a yardım etmek için gizemli bir girişten geçerek dünyanın derinliklerinden gelen bir kral.
Bu Kral, rakiptir. O, Hz. Süleyman'dan daha güçlüdür; orduları sayısız ve yenilmezdir, kralılığı sınırsız ve zenginliği dillere destandır.

«Bu [tasvir], varlığı o devrin az zaman öncelerine dek herkes için meçhul kalan, ve henüz yeni açıklanmış olan Rakip J'ean'ı, Avrupada ortaçağın XII. yüzyıl halkının, perisel görünüm etkisi altında gözunde tasarlayışıdır.»

Kesin olarak, doğru olan husus şu ki, Orta çağda Papa III. Alexandre, bir gün Türkistan'dan (Orta Asya) gelen ve esrarengiz bir kişi olan Rahip Jean imzasını taşıyan bir mektup aldı. Mektupta Rahip Jean şöyle tanımlanıyordu: Dünya'nın tüm krallarının fevkinde olan en guçlü kral.
Saint-Yves d'Alveydre, bize, Agartha'da kullanılmakta olan ve, Vattain ya da Vattan alfabesi ile yazılan bir kutsal yazının varlığını açıklamaktadır.Saint Yves  Agartha'daki, tufandan önceki uygarlıkların, tüm eski gizli kitaplarını gruplandıran fantastik kütüphanelerin varlığını da  açıklamaktadır.

«Geçmiş devrelerin kütüphaneleri, kadim Avusturalya kıtasının batmış olduğu denizlerin altına kadar ve tufan öncesi eski Amerika'nın yeraltı yapılarına kadar
uzanmış bulunmaktadırlar »

Dokunulamaz saklama yerlerinde ise, geçmişin tüm keşifleri,ve tüm teknik buluşları kaydedilip iş olduğu gibi, geleceğinkilerin de daha ortaya çıkmadan önce kaydedili olduğu belirtilmektedir.
Öte yandan, Agartha’ya ilişkin tradisyonlarla, lejandların ve büyüleyici mitlerin belirli bir çoğunluda; tüm afetlerden uzak olan hatta zaman akımının yıpratıcı etkisine dahi maruz bulunmayan dünyasal bir merkezi bölgenin, beşeriyetin algı alanına girmeyen dünyasal bir yüce inisiyatik merkezin ve majik etkilemesi olan bir yeraltı aleminin sözünün edilmesine rastlamak tamamiyle manidardır. Bununla birlikte Agartha ile ilgili bu mit ve tradisyonların içinde, aşırı bir sembolizme dayalı salt sembolik ve masalsı olanları da var mıdır?

Bu konuda en ayrıntılı görüş Rene Guenon'a aittir. Rene Guenon Dünya'nın Kralı adlı eserinde,konuya ilişkin olarak şunları yazıyor:,

«( Gerçekten, Amerika’da olduğu gibi Orta asya... "i da da ve belki daha başka yerlerde, kendilerini asırlardan beri ayakta tutabilmiş olan inisiyatik merkezlerin bulunduğu mağara ve yeraltı galerileri mevcuttur.. Fakat bu olgunun dışında, bu konuda tüm anlatılanlarda farkedilmesi pek güç olmayan bir' parça sembolizmde mevcuttur» Ve Guenon, açıklamasına devam ederek, bu türlü mit ve tradisyonların çoğunda, bu inisiyatik, merkezlerin kaldığı yeraltı barınaklarının mevcut olduğu bölgeler belirtilirken, ister istemez, [beşeriyet tarafından, belli bir oranda dejenerasyona uğratılmış veya ortaya çıkarılmış bir sembolizmle karşılaşacağımızı belirtmektedir.

Raymond Bernard ise, «Tuhaflık ile Karşılaşmalar» (Bencontres avec I'insolite) adlı kitabında, (ince  tülden) bir sarık  taşıyan bir Doğulu olarak tasvir ettigi et ve kemikten bir şahıs tarafından ona yapılan ifşaları  an1atmaktadır ki bu şahıs kendisini 'Maha adıyla ve tüm dünya  işlerini denetleyen yüksek Meclisin ( Haut Conseil) lideleri, olarak takdim edder. Bu,esrarengiz Maha, ,Agartha konusunda şunları açıklamaktadır.

«Agarta’yı sadece duymuş olabilirsiniz, fakat bu, isim artık kendisineuygun değildir. Hakiki ve  kesin isim sadece çok az, sayıda kişi tarafından bilinmekte olacaktır, ve ismin açığa vurulmasınada gerek yoktur. Bu isim A ... 'dır, ,Dünyanın okült yönetimi ... Bul ne kadarda uygun olmayan bir ifade. Bununla birlikteYüksek Meclis'i ve onu oluşturan 12'leri ne kadarda iyi belirtmektedir.Tüm devirlerde işlenilmiş olan, hata, Yüksek Meclis'in üyelerinin ebediliğine inanmak olmuştur. Yüksek Meclis ebedidir, fakat onun üyeleri,Siz ve Ben gibi ölümlüdürler. Oniarı diğer insarlardan sadece bilgileri ayırmaktadır, onların bilgileri ve bu dünyanın geleceğini olağan üstü görüş ve kapsayışları ! Bir üye öldüğü zaman, onun yerine geçmesi için seçilmiş olan kişi derhal onun yerini alır ve üç ay esnasında, selefinin bıraktığı 'bilgi' ve 'tecrübe'ye alışır.Yüksek Meclis'in toplanmış. üyeleriyle de ilk defa olarak ilişki kurar. Böylece, sürekli bir intikal vardır»

O halde bu yüksek Meclis nasıldı ve kesin olarak hangi kudretlere sahipti?
«Yüksek Meclis, bu dünyanın, evriminde ulaşacağı en son noktayı bilmektedir. Yüksek Meclis ( bu dünya evrimindeki ) aşamalarıda  bilmektedir. İnisiye halkalarında bulunan kimileri, bu konuda [Yani dünya evrim aşamaları hakkında] bazışeyler bilmektedirler;örneğin; Balık Burcu ya da Kova Burcu çağları gibi. Fakat, bu konuda, Yüksek Meclis'in dışında hiç kimsenin asla bilemeyeceği bilgilerde vardır. Yüksek Meclis'in esas işlevi? "Yüksek Meclis'in esas işlevi, her aşamanın, istenen zarfnda gerçekleştirilmiş olmasıyla ve duruma göre hızlandırma ya da geciktirilmesiyle meşgul olmaktır. Yüksek Meclis,dolğal olarak,olaylara etki etme vasıtalarına sahiptır. "Beşeriyetin hatasından ve beşeriyetin yeni şartlara aykırı düşmeksizin intibak etmekte güçlük çekme kusurundan dolayı [ortaya çıkan) beklenmedik ve mukadder olguları, Yüksek Meclis öteden görür... 
,
«Yüksek Meclis, kendisinden daha yükseğin görünmeyen Muktedirler'in ya da daha iyi bir deyişle daha yüksek bir hiyerarşinin varlıklarının« kollarıdır. Evren öyle bir ünitedirki, her şey ve her varlık onun [zincir]baklalarıdır. Yüksek Meclis'in üyeleri yılda dört defa, sabit dönemlerde, kurul halinde toplanırlar. Bununla birlikte onlardan biri, bütün yıl boyunca, istediği an diğerleriyle temas kurabilir»
Şu halde, et ve kemikten yapılma insanlardan oluşan bu yüksek Meclis, spiralin ard arda gelen devreleri arasından beşeriyetin birlikte evrimi için - tesadüfi engeller, karışıklıklar, çatışmalar hesaba katılmış olarak-  bütünüyle değişmez (kesin) bir planın: dünyamız da mukadder gerçekleştirilmesiyle meşgul olacaklardı.

Maha'nın ifşalarını izlemeye devam ediyoruz: ' «Politika insanların işidir. Politika, tasarılarımıza kimikez hizmet ediyorsa da, her zaman değil. Biz onu tüm dünyada yakından izler ve ondan sonuçlarımızı çıkarırız,hepsi bu. Kuşkusuz, politika her ne kadar dünya evrimini güçleştiriyorsa da, biz politikayla hiçbir ilgisi olmayan vasıtalarla [duruma] müdahale etmekteyiz. Bu 'vasıtalar, her durumda [politika ve benzeri vasıtalardan] daha etkilidirler.

Yüksek Meclis'in üstünde Maha'ya göre tüm bir öte alemsel kozmik hiyerarşi vardı:
«Yüksek Meclis A. ... , kozmik hiyerarşik bütünlük ' [zincirinin] görünür birinci baklası olarak ve tüm uzun sürecin önceden tesbit edilen farklı devreleri boyunca; beşeriyetin organize edilmiş toplum olması için beşeriyetin ahenkli gelişimiyle meşgul olmak misyonuna sahip olarak{zincirin] temel baklasıdır. Bu devrelerin sayısı 12'dir, onlar Zodyak Burçları Tarafından sembole edilirler ve yaklaşık 24.000 yılı kaplarlar. [12 devrelik periyodun bitiminden] sonra kollektif ve ferdi yargı ve 12 devrenin yeni bir devri aşaması için hareket ediş gelir.»

Dünya, er geç mukadder devreleri izlemekte, izleyecek ve izlemek zorundaydı. Maha, Yüksek Meclisin, işlevlerine ilişkin olan açıklamasına şöyle devam ediyor:
«Onlar [yani Yüksek Meclis'in 12 üyesi], halkların meczetme kapasitesi oranında, uygarlığın dinsel,bilimsel, sanatsal' ve felsefi tekamülüne hizmet etmesi gereken [şeyleri] analiz eder, ölçüp biçer, dozunu ayarlayıp ve süzerler.

Yeniden Dünya'mn Kralı konusuna dönüyoruz. Saint-Yves, d'AİveYdre, Cumhurbaşkanına, Agartha’ nın yöneticileriyle ilişki kurmasını önermekte tereddüt etmiyordu:
«[Cumhurbaşkanı görüşmek için] eğer beni çağırmak konusunda karar verirse, ülkenin lideri [olduğu için [her zamanki] prensiplerin dışına çıkarak, .[bu daveti) istisnai bir durum olarak telakkı etmem gerekir ve ona açıklama yapmaktan şeref duyacağımı önceden yayınlıyorum. Koç Burcu Çağı'nın Sinarşik' Üniversitesi’nde öğretilen bilim ve sanatları tehkik etmeyi arzu edecek olan bizim yüksek okullarımızın ödül almış kişileri veya profesörlerinin öğretime alınmasını ( inisiyasyana kabul edilmesini] Agartha'dan talep edebilmek için tutulacak yolu Cumhurbaşkanı’na yalnızken şifahen söyleyeceğim.»

Gobi Çölü’nün sırlarına gelinee, bu konu  (gizemli Gobi Çölü konusu hiç de salt hayal ürünü değildir.Prof. Rameau Saint-Sauveur, Clup Marylen kayıtlarında şu hususa dikkat çekiyordu. Gobi çölü vaktiyle kapalı bir denizken onlar ( Baavi Planetinden gelen uzaylılar] tarafından, Ak Ada ya da daha doğru olarak 'Yabancı Denizin Ak Adası' ismi konulan muhteşem  bir adaya sahipti. Burası, [uzaylıların]önemli bir iniş noktası oldu. Buradan çağımırpa Atis tepesi kalmıştır: Moğolistan'da, Güney Altay dağ kollarında Lob-Nor Gölü'nün 600 km kuzey doğusunda, (45° paralelinin 130 km. üstünde). Orada önemli bir yeraltı [ga1eriler] şebekesi mevcuttur, Çin ve sovyetler birliği bunu biliyorlardı. Kimileri orayı Agharta'nın gizli bir girişi olarak düşündü.»
Kuşkusuz, tufandan önceki uzak medeniyetlerin tüm mirasını bize birdenbire açıklayacak olan çok büyük arkeolojik  keşiflerin eşiğindeyiz.

Bu  açıdan, Amerikalı meşhur medyom Edgar Cayce şunları haber vermişti: Gelecekte, Sfenks'in ayaklarından birine uzak olmayan bir yerde, «küçük piramide yerleştirilmiş ve eski Mısır ile batık kıta Atlantis hakkında çok değerli anıları içeren arşivlerle dolu bir mezarın» keşfi yer alacaktı.
Frida Wion, «Meçhul Krallık» (Le Royaume İncoenu)' adlı eserinde şunları beyan etmekten çekinmiyordu: «Öyle görünüyor ki, [başkan] yardımcılarıyla çevrili ve beşeriyetin seçkin tabakasının, hizmet ettiği, bir insan bedeni içerisinde öğrenecek hiçbir seyi olmayan ve dünya ile dünyanın sakinlerinin evrimini sevk  ve idare etme misyonu olan bir gizemli varlığı farketmeye başlıyoruz. Bununla birlikte, onların arasından ve bizim aramızdan [yani beşeriyetimizin içinden ) bazı doğruluk gözeticileri, bilinçsizleri gelecekteki 'Mabed'e girişlerine hazırlamak için atanmış oldular . Başında ezoterikve inisiyatik merkezler bulunan egzoterik popüler dinler,binlerce yıl boyunca, böylece tesis edilmiş oldular.»

Tradisyonel perspektiflerdeı çevresinde fenomenlerin, alemlerin dönüşünün gerçekleştirildiği değişmez sabit yer  ( sembolizmi ) Agharta’yı somut bir şekilde sembolize etme yollarından biriydi. Bu sabit yer, çevresinde her şeyin devindiği ‘ kımıldamaz ekseni’i, gizemli merkezi sembolize ediyordu.

Saint Yves d’Alveydre’nın açıklamalarını sürdüren Ossendowski’ye göre, Dünya’nın Kralı, Brahitma diye anılıyordu. Yer küremizin ( Yüce Prensipten Kaynaklanan ) Yüksek varlık tabakaları ile temas ettiği merkezi yerde ikamet eden Dünya’nın Kralı’na – Agharta’nın Yönetimi’ne – iki yardımcısı yardım etmekteydi; ( Gelecekteki Olayları Bilen )  Mahitma ile  ( Bu olayların sebeplerini sevk ve idare eden ) Mahinga Yüksek bir inisiyatik merkezin mevcudiyetini varsaymak normal değil midir? Frida Wion şunları yazıyor;

‘’ Bir inisiyatik merkezin konumu değişmez diye bir şey yoktur, politik ve dini gereklere göre, yer değiştirebilir ve hatta bölünebilir… Krallığın lideri olan Dünya Kralı’da Krallığını, kendisinin bulunduğu ve devrin gereksinimlerini en iyi karşılıyor gibi gördüğü yerde kurar. Lejandda bir kutsal coğrafya mevcutsada, bu kutsal coğrafya merkezin sadece yeni yerleşmesiyle değişir; çünkü her yer onun varlığıyla kutsallaşır. O, ( varlığı ile bir zamanlar Mısır’ı şereflendirmişti) Mısır’dan Çin’e, Çin’den İrlanda’ya geçti. İrlanda’dan da Delphes’e geçti. Bugün için nerede bulunuyor? Başka bir gezegen üzerinde midir?

Anlaşıldığına göre, Agarta’nın yöneticisi bir insandır; gene anlaşıldığına göre, yüce bir güce ve atomik enerji makinelerinin kullanımınıda kapsayan görkemli bilimlere sahiptir. Ayrıca, bilindiği kadarıyla, Kendisini, bizlerin büyük Rahmetlerden nasiplenmemize adamıştır ve istediği zaman dünya yüzündeki savaşları sona erdirme gücüne sahiptir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder