17 Eylül 2017 Pazar

Nefsin Arınmasında Aklın Rolü

Kindî, bütün canlılara ve gezegenlere nefis isnâd etmesine rağmen, gök cisimleri, hayvanlar ve bitkilerdeki nefiste akıl gücünden söz etmez.235 Zira aklı sadece yaratılanların en şereflisi olan insana ait bir güç olarak kabul etmiştir. Böylesine şerefli olan insana en değerli güç olarak akıl verildiğine göre onun çok kutsal bir vazifesinin olması gerekmektedir. Bu görev, aklî nefsin bedende ortaya çıkan arzu ve öfke güçlerine üstün gelme gayreti olan arınma sürecinde nefse yol göstermesidir. Şayet Kindî, aklı nefsin güçlerinin yöneticisi olarak görmüştür. Çünkü sürekli dünyevî hevesler peşinde koşan arzu ve öfke gücü insanı ahlâkî olandan uzaklaştırmakta ve onu

234 Kindi, Nefis Üzerine, 248
235 Mahmut Kaya'ya göre göksel varlıkların canlı olduğu fikri Eflatun, Aristo ve Stoacı filozoflardan beri eski dünyanın benimsediği bir görüştür. Bunun sebebi ise onlar maddenin çekim gücünü bilmediklerinden
evrendeki düzenli hareketi nefis ve akıl gücüyle açıklamalarıdır. Kindî'nin gezegenlerde nefis ve aklın
gücünün bulunduğunu savunması bundan dolayıdır. Bu nedenle biz de aklı sadece insani nefse ait bir güç olarak ele alacağız.


bayağı durumlara sürüklemektedir. Akıl ise bunun farkında olduğu için bu güçlere dur

demeli ve kontrolü ele geçirmelidir.

Kindî’ye göre bu dünyada bedene hapsedilmiş bir tutsak niteliğinde olan nefis bir an önce bundan kurtulma ve ebedî mutluluğun olduğu akıl âlemine ulaşma çabasındadır. Nefis bunu ancak akli nefsin öncülüğünde arzu ve öfke gücünü bastırarak, bedenin getirdiği kirlerden arınmakla ve yine ilmin derinliklerine dalarak, varlığın hakikatini araştırmayı karakter haline getirmekle başaracaktır.236 Kindî’nin burada değindi önemli bir nokta vardır. O da insanın ilmi açıdan kendini geliştirmesi ve varlığın hakikatini anlama çabası içinde olmasıdır. Zira insan nefsini arındırarak ahlaki faziletleri kazanma sürecinde kendini ilmi açıdan iyi donatmalıdır. Çünkü insanın ilmi derinliği arttıkça kendi varlığının gayesini daha iyi anlayacak ve geçici hazlardan yüz çevirerek gerçek mutluluğa yönelecektir.

Görüyoruz ki insanı dünya hayatının parıltılı cazibesine kapılarak, dünyevî arzular peşinde koşmaktan, sonrasında ise bir leşe dönüşmekten alıkoyan ve bedenden ayrıldıktan sonra onu en şerefli mertebeye ulaştıran akıldır. Dolayısıyla insan aklını kullandığı ölçüde varlıklar içerisindeki değeri yükselecektir. Aksi halde yeme-içme ve cinsel arzularını tatmin etmekten başka gayesi olmayan hayvanların mertebesine düşecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder