3 : 3 sayısı tek sayıların ilkidir. Bu sayının hükmü mümkünlerin ortaya çıkmasını sağlayan isim olmasıdır. Çünkü Hakk’ın yaratması “ol” sözünden meydana gelir. “Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman ona ol deriz o da olur.” (Nahl, 16/40). “Ol” sözünün Arapçası kun olup 3 harftir. Bu harfler kef , vav ve nun dur. Bu şekilde ilk teklik varlığa yayılmıştır ve varlığın ortaya çıkmasında kendisini göstermiştir. Bu nedenle çoğulun ilki 3 tür ve ilk tek sayıdır. Çünkü her mümkün 1’den var olmamıştır. Her mümkün bir çokluktan meydana gelmiştir. Çokluğun ilki ise 3 tür ve tek sayıdır. Bu nedenle Allah’a ortak koşanın nihai gücü üç olmuş ve “Allah üçün üçüncüsüdür.” demiş ve 3’e ekleme yapmamıştır.
İbn Arabi Hazretlerine göre alem üçlü bir yapı ile vücuda gelmiştir. Dolayısıyla alemdeki icat ve zuhurlar da 3 ile başlar. Bu bakımdan 3 sayısı ilahi yaratmanın (tekvin) sayısıdır. Bunun nedeni, ilahi zatın üzerinde bulunduğu hakikatin zat, sıfat ve isim şeklindeki üçlü yapının beşer mertebeye sirayeti nedeniyledir. Her şeyin zatı ve sıfatı arasında üçlü bir yapı vardır. Bu üçlü yapı zat, sıfat ve râbıt dır. Râbıt zat ile sıfat arasındaki ilişkiyi düzenler ve sıfatın zata ilişmesini mümkün hale getirir. Yani zat onun sayesinde sıfatı kabul eder. Aynı şey ilim, âlim ve ma’lum arasında vardır. Âlim ile malumu birbirine bağlayan râbıt ilimdir. Bütün isim ve sıfatlar bu şekilde bir üçlü yapı içinde bulunurlar.
Nasıl 3 sayısı 2 ve 1 in toplamından elde ediliyorsa, çocuk ta aynı şekilde erkek ve kadının birleşmesinin bir neticesidir. Sayıların sonsuza uzaması gibi insan ırkı da bu şekilde devamlılık kazanmıştır. Bu husus şu ayette açıkça ifade edilmektedir: “Sizi bir nefisten yaratan ondan da eşini yaratan ve onlardan birçok erkek ve kadını yeryüzüne yayan Rabbinizden sakının.” (Nisa, 4/1).
Fususul Hikem’in Muhammed fassında dile getirilen “Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi, bunlar kadın, güzel koku ve namazdır.“(Buhari, es-Sahih) hadisinde 3 sayısının eşyaya tahsis edilmesi, icat ve tekvinin üçlü yapısını gösterir. Sevdirildi kelimesi muhabbetin rabıt özelliğini ve tekvinin aslı olduğunu göstermektedir. Çünkü üç şey – ki bunlar, kadın, güzel koku ve namazdır – arasındaki irtibat muhabbet sayesinde kurulmaktadır. Buna göre ilahi yaratılışın gerekçesi olan muhabbet, Allah ile alem arasındaki irtibatı sağlayan rabıttır.
4 : Bu sayının ilahi hükmü en geniş makama sahip olmasıdır. Bu bakımından peygamberlik makamının altındaki en geniş makam, maneviyatta 4 ile tavsif edilmiştir. Bu makam Sıddıklar makamıdır. Allah Teâlâ, 4 sayısının en geniş makama sahip olması nedeniyle 4 kadınla evliliğe müsaade etmiştir.
4 sayısı bu genişlik dolayısıyla kemal özelliğine sahip olan 10 sayısını içermiştir. Çünkü 1+2+3+4 = 10 dur. Yani 4 ile kemale varılır, yani en geniş makama erişilir. 10 sayısının kemali hakkında aşağıda açıklama verilmiştir.
Sağlık açısından nisan ayının ayrı bir önemi vardır. O da ayların dördüncüsü oluşudur. Doktorlar bedenlerdeki dengeyi tekrar kurmaya ölçüleri ayarlamaya çalışırken insanın Nisan ayındaki yaratılışını korumaya çalışır. Çünkü nisan ayı dinçlik ve gençlik ayıdır. Ayrıca bu ayda meyveler ve çiçekler ortaya çıkarlar. Her şeyin yeniden canlandığı bu ay 4 sayısının en geniş makama sahip olma hükmünü taşımaktadır.
5 : Beş sayısı kendini ve diğer sayıları korur. Namaz sayısının 5 olması bu nedenledir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Namazları muhafaza ediniz.“( Bakara, 2/238). “Namazlar” vakti belirlenmiş, farz kılınmış ve yazılmış 5 vakit namazdır. Eğer denirse ki, vitr namazının beşe ilave olduğu ve namaz sayısını altıdır. Buna karşı şunu ifade edebiliriz. Vitrin, 5 in kendisini koruduğu bir sayıyı eklemiştir ki o da altıdır. Altı ise ilk mükemmel sayıdır.
6 : 6 sayıların en yetkinidir. 6 matematikte mükemmel sayıların ilki olarak tanımlanır. Çünkü 6 nın has bölenlerinin toplamı kendisini verir: 1+2+3 = 6 .
Allah Teâlâ alemi 6 günde yaratmıştır ve tam mükemmel hale getirmiştir. Bu bakımdan 6 sayısının hükmü bir tamamlanmayı veya mükemmel hale gelmeyi gösterir. Bunu insan hayatında görmekteyiz. Sırlar ilminin bize bildirdiğine göre, insanın dünyaya gelmesinden sonraki ilk 6 ayı ve ilk 6 senesi çocuk için çok önemlidir. Bu sürelerde çocuğun bakımında ve yetiştirilmesinde çok dikkatli olunmalıdır. Ondan sonraki süreler 10 ar yıl olarak devam eder.
Hz. Peygamber’in kemalinin bir yönü, daha önce başka hiçbir peygambere verilmemiş olan 6 özelliktir. Bu özellikler :
1) Hz. Muhammed’e (sav) yeryüzü hazinelerinin anahtarları verilmiştir. Alemde ortaya çıkan her rızkı, o rızkın dayandığı ilahi isim, anahtarları elinde tutan Peygamberimizin (sav) emrinden verir.
2) Hz. Peygamber’e (sav) cevamiül-kelim verilmiştir. Bu, sonsuz olan her şeyin bilgisinin Peygamberimize (sav) verilmiş olması demektir.
3) Hz. Peygamber (sav) bütün insanların hepsine gönderilmiştir. Onun ümmeti şeriatı öğretmek üzere gönderildiği herkestir. Bununla beraber ümmetinin bir kısmı iman eder fakat bir kısmı iman etmez. Fakat bu onları ümmet olmaktan çıkarmaz.
4) Bir aylık mesafeden düşmanlarına korku salmakla desteklenmiştir. Onun karşısına çıkan bütün düşmanların kalbinde bu korku vardır. Ancak bu korku aslında, karşı tarafın yanlış bir iş yapmalarını engellemesi bakımından bir rahmettir.
5) Önceki peygamberlere helal kılınmayan ganimetler ona helal kılınmıştır.
6) Allah onun için yeryüzünü temizlemiş, bütün yeryüzünü mescid yapmıştır. Hz. Peygamber (sav) ve ümmeti her nerede namaz vaktine erişirlerse, namazlarını orada eda ederler. Buna göre bütün dünya Allah’ın evi olur. Bu demektir ki bu
Vitir namazının eklenmesiyle namaz sayıları 6 ya çıkmıştır. Bu şekilde namaz, 6 sayısının hükmü altında mükemmel olarak tamamlanmıştır.
Açısı olan şekillerin benzerleri birbirlerine eklendiğinde, elde edilen şekillerden hiçbir boşluk bırakmayan şekil altıgendir. Bu özellik te 6 sayısının mükemmellik hükmünün altındadır.
7 : 7 sayısı ilahi ilimde kemalin zirvesidir. Tasavvuftaki zikirler en az 7 defa tekrarlanır. Bu nedenle Allah unsurlar aleminde eserlerinin varlığındaki hikmeti 12 burçta dolaşan 7 gezegene bağlayarak seyyar gezegenlerin sayısını 7 yapmıştır. Buradan 7 nin varlığa kemali olduğunu anladık. Bugün 7 gezegenden farklı olarak bulunan seyyar gezegenler bu 7 adet feleklerdeki bazı alt feleklere ait olan gezegenlerdir.
Maneviyatta en üst makamda bulunan 7 kişi vardır. Bunlardan 4 ü evtad, 2 si kutup ve 1 i gavsdır. Bu kişiler üzerinden, Allah kainatı idare eder. Bu 7 kişiden her birinin görevi ayrıdır. 2 kutup ve 1 gavsdan oluşan 3 lü grup diğer 4 kişinin üstündedir.
10 : 10 sayısı kemal özelliğine sahiptir. İnsan hayatında 10 ar yıllık devreler farklı özellikleri içerir. Her 10 yılda bir insan farklı bir yapı içine girer.
12 : 12 sayısı burçların sayısıdır. Allah burçlardaki hareketin yetkinliğini 12 ye yerleştirdi. 12 , 1 den 9 a sonra 10 lara sonra 100 lere sonra da 1000 lere kadar olan sayı mertebelerinin sayısıdır. Bu 12 içinde sonsuza kadar olan terkipler meydana gelir. 7 gezegen 12 burç içinde hareket eder.
14 : Kurandaki mukattaa harflerinin sayısı 14 tür. Sure başlarındaki bu harflerin terkibi meleklerin isimleridir. Bu harfleri okumakla bu melekler çağırılmaktadır. Bu melekler okunan suredeki olumsuzluklardan okuyanı korumak için görevlidir. Bu harflerle başlayan surelerin sayısı 28 dir. 28 sayısı 14 ün iki katıdır ve mükemmel sayıların ikincisidir, çünkü 1+2+4+7+14 = 28 dir. Bu bakımdan burada da bir hikmet gizlidir. Ayrıca 28 sayısı gökteki menzillerin sayısıdır.
Kurandaki tilavet secdelerinin sayısı da 14 tür. Kuran hatim edildiğinde bu secdeler yapılmazsa hatim eksik kalır. Ayrıca hicri 14oo yıllarında bulunmamızın İslamiyet açısından önemli olayların vuku bulacağı bir çok alim tarafından keşif bilgileriyle haber verilmiştir.
Bu tam sayıların dışında da ilahi sırlara sahip tam sayılar vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
33 çekilen tespihlerin sayısı olarak kullanılır.
40 sayısı bir olgunluk ve kemalatı gösterir. Peygamberlik 40 yaşında ortaya çıkar. Tarikatlarda 40 gün süren çile eğitimi vardır (erbain).
70 sayısı tövbe adedi olarak ifade edilir. Genelde sınırsız çokluğu ifade eder.
100 sayısı cennet ve cehennemdeki mertebelerin sayısını gösterir.
Yukarıda anlattıklarımız, sayıların kainatın yapısında ne derece büyük bir hüküm sahibi olduklarının ifadeleridir. Evrenin yapısının temelinde, sayıların hüküm sürdüğünün en büyük delili de evrendeki fiziksel olayların açıklamasında kullanılan matematiksel modellerdir. Bu modeller fiziksel olayları kısmen açıklayabilseler de, evrenin yapısının zahiri tarafının matematiksel bir sistem içinde olduğunu bize göstermektedir. İnsanın düşünmesi matematik sayesinde kolaylaşmıştır. Bu bakımdan insandaki hayal gücünün temelinde matematik önemli bir yer tutar. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki, insanın hayal alemindeki matematiksel kavramlar Allah tarafından yaratılıp insanın hayal alemine atılmıştır. Allah tarafından yaratılıp hayal alemine atılan bu kavramlar, sonradan akıl gücüyle insan tarafından algılanmaktadır. Dolayısıyla, insanın yeni bir kavram hakkında bunu ben icat ettim diye övünmesi ne kadar yanlıştır.
Fizik ve matematik bilimleri ile uğraşan insanların en etkinleri, hayal gücünü en iyi değerlendirenlerdir. Çünkü onlar hayal alemlerine atılan olgu ve kavramları en iyi şekilde değerlendirmektedirler. Ancak bunların büyük bir kısmı, hayal alemindeki yeni ortaya çıkan kavramları ve olguları kendi güçleriyle oluşturduklarını zannederler. Fakat bu bir yanılgıdır. Çünkü bir şeyi Allah dilemeden, insan dileyemez:
“Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (İnsan, 76/30).
Eğer bu insanlar, Allah’ın kendi hayal alemlerine yerleştirdiği yeni kavramları idrak ettikleri zaman, bunun Allah’tan olduğunu düşünseler ve buna şükretseler, kendileri için ne kadar hayırlı bir şey olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder