SIRLI DOLU EFSANEVİ KAYIP ŞEHİR EL DORADO BULUNDU
Kadim uygarlıkların diğer bir ayağıda Okyanus ötesi kıtası..Latin Amerika’nın saklı efsanesi efsanevi kayıp altın şehir El Dorado yada öbür adı ile Ciudad De Blanca (Beyaz Şehir) nın keşfedildiğine inanılıyor. ABD’nin Colorado Üniversitesi’ne bağlı bilim adamları kayıp şehrin Honduras’ta olduğunu iddia ediyorlar.
Orta Amerika ülkesi Honduras’ın Mosquitia bölgesinin uzaydan çekilen üç boyutlu haritalarında, 200 adet dev geometriler, antik Maya ve İnka yazıtlarında tarif edilen şekilde bir şehir izine tanık olundu. Tabi ki şehrin kum ve toz fırtınaları ile toprak altında kaldığı belirtildi.
Amazonlar'daki şehrin kalelerinde dev hazinelerin gömülü olduğu efsanesi yüzyıllardır birçok maceracının ve kaşifin hayatını kaybetmesine neden olmuştu. İspanyol denizciler bu hazinelere ulaşmak için yağmur ormanlarının derinliklerine yaptıkları seferlerde, Azteklere ve İnkalara rakip kayıp bir medeniyet bulacaklarına inanmışlardı. Efsane değil gerçek olduğuna inanılıyor. Daha önceleri Amazon'daki zor koşulların böyle bir şehrin kurulmasına izin vermeyeceği söylenmişti.
Bilim insanları El Dorado’nun Kristof Kolomb öncesi Amerika kıtasında sofistike ve gelişmiş zengin bir uygarlık olan Moskia ‘lar tarafından çok önce MS 200 yılında yapıldığını söylüyorlar.
Bulguları değerlendiren Colorado Üniversitesinden Prof Stephen Leisz ; toprağa gömülü olarak bulunan yer şekillerinin doğal değil insan yapısı olduğunu açıkladı.
Houston Ünveristesi bilim adamaları da acilen bir araştırma ekibini bölgeye yolladı.
Guardian gazetesinin haberine göre, 250 kilometre çapında bir alana yayılan çemberler ve diğer geometrik şekiller Kristof Kolomb, Amerika kıtasına ayak basmadan çok önce MS 200 yılında yapıldı. Bu şekiller sokakların ve çeşitli yapıların varlığını gösteriyor.
El Dorado Ciudad De Blanca Efsanesi Nedir?
Hikayenin aslına Juan Rodriguez Freyle’nin 1636 yılı tarihli ’El Carnero’ adındaki günlüğünde rastlanıyor. Freyle’den arkadaşı Don Juan’a yazdığından alıntılar: Anlatılanlara göre dini şölen yeni liderin ilan edilmesiyle başlıyordu. Muiska kralı ya da başrahibi, göreve başlamadan önce bir süre için kadınsız, tuz yemeden, bir mağarada inzivaya çekilirdi. Sonra ilk yaptığı, Guatavita Gölü’ne gidip ilah diye taptıkları iblise hediyeler ve kurbanlar sunmaktı. Gölün etrafındaki şölen esnasında tahtın yeni varisinin derisi yüzülüp, yapışkan çirişle kutsal yağlama sonrası üstüne boydan boya bütün vücudunu kaplayana dek altın tozu dökülürdü. Bunun ardından kral ve çıplak halde dört önde gelen reis çeşitli altın eşyalarla ve mücevherlerle bir sala yerleştirildi. Gölün ortasına yaklaşıldıktan sonra saldakiler tarafından kıyıdakilere sessiz olunması için işaret verilirdi ve yanında getirdikleri hediye olarak göle atılırdı. Sonra kralın kendisi suya atlardı ve üstündeki altın tozu diğer mücevherlerle birlikte dibe gömülürdü. Kıyıya tekrar dönerken şarkıcıların ve dansözlerin bağrışmaları yeniden başlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder