6 Haziran 2018 Çarşamba

Yaşayan soğuk ölüm.

Hayalleri vardı küçüklüğünden bu yana yapmak istediği..İyi bir insan olmak ve bütün canlılara yardım etmek.Dünyayı bilgilendirecekti hepimiz biriz kıymayın bize diye .Ama olmadı çok uğraştı bütün hayatı insan olmak üzereydi.Yılların vermiş olduğu yıpratılmışlığı kaldıramıyordu artık genç vücudu yorgundu.Kaç zamandır doğru düzgün beslenemiyordu.En son bir çöpten artık yemekleri paylaşmıştı sokakta yaşayan dört ayaklı canlarla.Hayallerinden asla taviz vermedi.Bütün kainat onun kardeşiydi.Öyle bakınca çok mutlu oluyordu.Tinerciler tarafından çok dayak yemesine rağmen onları affetmişti.Sakin bir  yerde dinlenip yaralarım iyileşir diye günlerce orda kalırdı.Genç adam banka doğru yürüdü uyumak istiyordu. Bankın boyası atmış, tahtaları çürümeye yüz tutmuştu. Kim bilir kimler oturmuştu bu bankta. Mutlu insanların yüreklere sığmayan sevinçlerine de şahit olmuştu; yaralı, kırık gönüllerin inleyen üzüntülerine de. İnsanlığın mahkum edilerek idam edildiği garip bir zamanda evsizlere ev, sokakta kalmış gariplere yatak olmuştu. (Soğuk)

Yorgundu, bitkindi genç adam. Şimdi ona dünyadaki en güzel şey nedir diye sorsalar oturacak, sırtını dayayacak bir yer olsun da nasıl olursa olsun derdi elbet. Bank’a kendini bir boşluğa bırakır gibi bıraktı. Bank buz gibi hatta ondan daha soğuk geldi üşüyen, yorgun bedenine. Ayakkabılarını bir yastık gibi başının altına koydu. Dizlerini olabildiğince karnına çekti. Kollarını bir kelepçe gibi birbirine bağladı. Yırtık, eski püskü ceketine sımsıkı büründü. Bedeni tıpkı anne karnındaki cenin konumumu almıştı. Anne karnı; güven, sevgi, sıcaklık… Sokaklar; korku dolu, soğuk ve acımasız…

Sonra başını göklere dikti. Gökyüzü cam gibi pürüzsüz ve ışıl ışıldı bu gece. Ay, altın bir tepsi gibiydi ve yeryüzünü, gökyüzüne asılmış kocaman bir lamba gibi aydınlatıyordu. Neredeyse bütün yıldızlar sayılabilirdi. İşte şu parıl parıl parıldayan Zühre yıldızı değil miydi? Güzelliği insanları birbirine düşürecek kadar güzel olan Zühre. İnsanlar sıcak evlerinde, yumuşak ve sıcacık yataklarında en derin uykuların koynunda mışıl mışıl uyurken O, üşüyen bedenine inat sımsıcak hayaller kurdu. Yıldızlı ve soğuk bir gecede gözleri ağırlaştı, bedenini hissetmemeye başladı, göz kapakları kapandı ama bir daha açılmadı. Bir daha güneşi, yıldızları göremeyecekti.

Ertesi gün adı, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde ve televizyonların iç burkan haber bültenlerinde duyulacaktı ve kısa bir cümle ile özetlenecekti hayatı: Kimi kimsesi olmayan, sokaklarda yaşayan genç adam, soğuk bir gecede, bir bankın üzerinde sımsıcak hayaller kurarken uykuya daldı ama bir daha uyanamadı. Sıcak evlerinde, rahat koltuklarında oturan insanlar, “Vah vah, yazık!” diyerek vicdanlarını rahatlatıp bir tuşla başka kanala geçip en sevdiği diziye kaldığı yerden devam edecekti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder