4 Haziran 2018 Pazartesi

Hayvan dediğimiz aslında başka frekansta titreşen dört ayaklı canlar.

Zihin ne kadar sakinse bakış ve görüş açılarıda o kadar durgun olur.Zihin sakinliği çok önemli.Zihin herhangi bir şeye odaklandığında düşünceler duruyor. Zihin aslında yaratmıyor sadece yok ediyor. Doğada yapraklar düşer, ağaç büyür ve ona iyi baktıkça gelişir, yaş alır. Ağaçlar yaşlanmazlar ya da ölmezler. Doğada savaş yok sadece barış var çünkü bitkilerin zihni yok. Gül karanfil olmak için çaba harcamıyor. Kediler havlamak için bir çaba içinde değiller. Bitkilerin bilinci vardır fakat hareket etmezler. Hayvanların bilinci vardır ancak zihinleri var mıdır? Şartlanma ve öğrenme kabiliyetleri olması, hafızalarının mevcudiyeti zihnin olduğuna işaret ediyor. Demek ki zihinleri varsa bile onu kullanmıyorlar. Hayvanlar hareket halinde bu zamana bağlı olduklarına alamettir. Zaman iki hareket arasındaki ölçüm sürecidir. Bu hayvanı fani yapıyor fakat bitkiler için bu söz konusu değil. Doğayı katleden, bitki ve çiçekleri öldüren insanlar.

Hayvanların zihni var ve kullanmıyorlar veya zihinlerini boş tutabiliyorlar. Ta ki insan bir şey öğrettiğini zannederek hayvanı şartlayıp, bilgiyi zihnine koyana kadar devam edebiliyor. Zihin boş olduğunda sezgiler ortaya çıkar. Hayvanların sezgilerinin güçlü olması zihinlerinin boş olduğuna dair bir alamet değil midir?

Ölüm zihinseldir yaşlanmak da. Bunlar zihnin yaratımı olduğundan zihni devre dışı bırakabilmekle ölümsüzlük hali yakalanabilir mi acaba? Hayvanlar zihinlerini kullanmıyorlarsa neden halen ölüyorlar? Onları öldüren insanların zihni midir? Her hayvanın kaç sene yaşayacağına dair tespitler varsa ve insan bundan haberdarsa, yaklaşık yaşam sürecini bildiğinden sarf ettiği sözlerle hayvanın yaşam sürecini de bir şekilde tayin mi ediyor?

Olumsuzluk, çirkinlik ve kötülük zihinden gelir; tam zıtları ise bilinçten… Başlatan bilinçken sonlandıran zihindir. Bilinçşimdide algıla ve sonra bırakır. Ardından devreye zihin girer. Bilinç devre dışı kaldığında zihin işe devam ediyor. Zihningörevi düşünmek veya düşünce üretmektir. Bizler düşünmek istiyor muyuz? Gerçekten zihnimizi meşgul tutmak bize iyi geliyor mu? Yoksa boş kalsa ne olur diye korkular mı var? Zihni boşaltmak bilinçli bir şekilde kolay değilken zihnin olur olmaz şeylerle dolmasına izin vermek de bilinçsizce olabiliyor. Biz kendimiz zihnimize hükmedemezsek zihnimizi kim yönetecek veya yönlendirecek? Başıboş bırakmaya gelmez. Çünkü bu sefer zihin olumsuz düşünce üretmeye devam edecek ve zamanla bunu arttıracaktır.

Algılamak bilinçli mi yapılıyor? Algıda seçicilik diye bir kavram varsa demek ki algıladıklarımı seçmek gibi bir lüksüm var. Bunun farkında olmak ve bunu istediğim şekilde kullanmak potansiyelim de var. Bilinçli olarak kullanmadığım takdirde, farkında olmadan, pek çok şeyi bilinçaltıma kayıt olmasına izin veririm. Bilinçaltım da uyurken rüya formunda bunları bana gösterebilir ve sonra bunları hatırlayan ben bu olumsuzlukları bilinçli bir ortama zihnime geri getirebilirim. Hangi şeyden neden etkilendiğimi fark etmeden bunları kendime yaşatır hale gelirim. ‘Allah Allah bu düşünceler de aklıma nereden geliyor’ diye sormak durumunda olduğu gibi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder