Bu tasavvuf konularında sıkca karşımıza çıkmakta.Veya bir ermişin başka bir zamana gidip ordaki kişi veya kişilere yardım etmesi.İkinciyi, yani yaşamakta olan bir kişinin hayaletiymiş gibi duran "görüntü türünden şeyi" ifade etmek için kullanılan birçok terim vardır. En açıklayıcı olanı, kişinin aynı anda iki farklı yerde birden görülmesi olayını tarif etmek için kullanılan "bilokasyon" terimidir.
İkinci bedenin gerçek kişi yerine algılandığı durumlar da olabilmektedir. Ne var ki onun hareketleri, biraz daha makineleşmiş gibi görünür ve soru sorulduğunda yanıtlamaz. Bu ikinci görüntünün "zuhur etmesi", pek hayra yorulmaz. Pek çok kültürde ikincisi ortaya çıkan pek yakında öleceğinin işareti olarak yorumlanır. İşte bu özellik, bilokasyon olayını bir kişinin ölüm anında ya da yoğun stres altındayken yakınlarına hayalet gibi göründüğü "kriz halinde bedenden sıyrılma" olayı ile bağlantılı kılmaktadır.[1]
Bilokasyon olayları, metapsişik olayların en ilgincidir. Mistiklerde, hastalık hallerinde, psikolojik depresyonlarda ve normal hayat içinde gözlenmiştir.
Bilokasyon (ing. Bilocation), aynı anda iki farklı yerde görünmek, bulunmak demektir. Terim, Latincedeki "bis" (iki kez) ve "localis" (yer, mekan) sözcüklerinden türetilmiştir. Parapsikologlar, "multilokasyon" da dedikleri bilokasyonu yukarıda da değindiğimiz gibi "bir insanın aynı anda iki farklı yerde görülmesi" olarak tanımlar. Spritüalistler ise bilokasyon fenomenini 4 grupta ele almıştır:
Bilokasyon, dört kısma ayrılır:
- Tamlık duygusu: El, kol, ayak, parmak gibi kesilmiş uzuvların his olarak varlıklarını devam ettirmeleridir. Kolu kesilen bir kimse, uzun süre kolunun varlığını hisseder. Bir tür görünmeyen seyyar kol vardır. Yarım fekç olaylarında da bu duruma rastlanır.
- Süjenin şuurlu olarak kendi fanromunu görmesi (otgoskopi) olayı: Uyku, ateşli hastalık, baygınlık ve zehirlenmeleri müteakip bazı kimseler, kendi fantomlarını, dublelerini görürler. Bu duble, şuurlu değildir. Şuurlu olan, bedenli olan kendisidir.
- Şuurlu olan fantomun oluşumu: Bu, "dedublüman" olayıdır. Bedende hayatiyet azalmış, şuur hali ortadan kalkmış, zeka ve etkenlik dubleye geçmiştir.
- Canlı bir kimsenin ya da bedenini terk etmiş varlığın üçüncü şahıslara görünmesi: Burada duble, mekan içinde seyahat etmektedir. Bu olaya "teleportasyon" (uzağa taşınma, nakl-i mekan) da denilir.....
Doppelgänger Terimi
Bilokasyon gibi, "yürüyen ikinci" anlamındaki Almanca bir terim olan "doppelgänger" de, normal insan gibi davranışları olan bir görüntüyü ifade eder. İngiliz ve İrlanda edebiyatında "hayalet" (spectre) diye bilinen de budur ve genellikle türdeşinin yakasını bırakmaz, "kötü kalpli bir ikiz" gibi davranır. Doppelgänger’lerin doğduklarında değiştirildikleri, iyi olanın yerine kötünün geçtiği ve aynı insanın farklı iki yanı şayet birgün karşılaşacak olursa o kişinin öleceği düşünülürmüş.[1]
Tarihçe
Bir insanın iki parçaya ayrılmış gibi göründüğü "iki yerde birden olma" olayı ya da yeteneği, her ne kadar uzun bir geçmişe sahip görünse de, paranormal güçler içinde en seyrek rastlananlardan biridir. Yüzyıllar boyunca sihirbazlık erbabı, gurular, sufiler, evliyalar, papazlar ve azizler tarafından uygulandığı söylenmiştir.
Bilokasyondan söz eden ilk metinler, Ortaçağ edebiyatı içinde karşımıza çıkar. Kimi katolik otoriteler, bu yeteneğe aralarında Saint Ambroise de Milan, Saint Severus de Ravenne, Saint Antoine de Padoue ve Saint Pio de Pietrelcina gibi Hıristiyan aziz, sofist ve papazların sahip olduğuna inanmaktadırlar.
1226’nın Kutsal Perşembe günü St. Antoine de Padoue, Limoges’teki St. Pierre de Queyroix Kilisesi’nde vaaz verirken, bir anda aklına tam o vakitte şehrin öbür ucunda bulunan manastırda olması gerektiğini geliverir. Yavaş hareketlerle kapşonunu başına geçirir, diz çökerek cemaatin önünde birlaç dakika süreyle öylece durur. O sırada manastır şapelinde toplanmış olan rahipler, azizin kürsüye çıkıp vaazını okuyup ortadan kaybolduğuna tanık olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder